Fazla kiloyla mücadele eden insanların genellikle kronik ağrıları olması sebebiyle, yediklerimiz ile ağrı hissi arasından bir ilişki olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçekti. Ancak yeni yapılan bir araştırma ile yiyecekler ve ağrı arasındaki ilişkiye dair yeni ipuçları bulundu.
Bir kişi acı çektiğinde beyindeki motivasyon ve zevkten sorumlu devrelerin etkilendiğini öne süren yeni araştırma ile bu durumun neden meydana geldiğine dair bir açıklama bulunmuş olabilir. PLOS ONE'da yayınlanan çalışmanın baş yazarı olan Paul Geha’ya göre elde edilen yeni bulgular, kronik ağrıyı birinin yeme davranışındaki değişiklikle ilişkilendiren yeni fizyolojik mekanizmaları ortaya çıkarabilir ve bu değişiklik, obezitenin gelişmesine yol açan şey olabilir.
Kronik ağrılı hastalarda obezite, hareket eksikliğinden kaynaklanmıyor olabilir
Yediğimiz şeylerden zevk almak, beynimizin yediklerimize nasıl tepki verdiğine bağlı olarak gelişir. Bundan yola çıkarak beynin şeker ve yağa verdiği tepkiyi inceleyen Del Monte Nörobilim Enstitüsü'ndeki araştırmacılar da jelatinli bir tatlı ve puding kullanarak yiyeceklerin şekerini, yağını ve dokusunu değiştirdiler. Bunun sonucunda şekerli yiyeceği yiyen hastaların hiçbirinin yeme davranışı değişikliği yaşamadığını fark eden araştırmacılar, yağlı yiyeceği yiyen hastalarda ise davranış değişikliklerinin meydana geldiğini gözlemlediler.
Akut bel ağrısı olan ve daha sonra iyileşenler, büyük olasılıkla pudingi yemekten zevk alamayarak sindirim sistemlerinden beyinlerine bozulmuş tokluk sinyalleri gönderirken, araştırmacılar aynı durumun ağrıları bir yıldır devam eden akut bel ağrısı olanlarda meydana gelmediğini fark etti. Buna karşılık kronik bel ağrısından muzdarip hastalar, dondurma ve kurabiye gibi yağ ve karbonhidrat oranı yüksek gıdaların zamanla onlar için sorunlu hale geldiğini bildirdi ve bu hastaların beyin taramalarının bozulmuş tokluk sinyalleri gösterdiği gözlemlendi.
Yiyecek sevmedeki bu değişikliğin kalori alımı üzerinde bir etkisi olmadığının altını çizen Geha, "Bu bulgular, kronik ağrılı hastalarda obezitenin hareket eksikliğinden kaynaklanmayabileceğini, ancak belki de yemek yeme biçimlerini değiştirdiğini gösteriyor." şeklinde kaydetti.
Beynin karar vermekle görevli bölgesi, ağrıları kronikleşen kişilerde daha küçük
Bütün bunlara ek olarak araştırmaya katılan kişilerin beyin taramaları, karar vermede önemli bir rolü olan beynin küçük bir bölgesi olan nükleus akkumbens'in, yeme davranışında uzun vadeli bir değişiklik yaşama riskinin kimlerde daha çok olabileceğine dair ipuçları sunabileceğini ortaya koydu.
Başlangıçta yeme davranışlarında değişiklik yaşayan ancak ağrıları kronik bir hal almayan hastalarda beynin bu bölgesinin yapısının normal olduğunu gözlemleyen araştırmacılar; yeme davranışı normal olmasına rağmen ağrıları kronikleşen hastaların nükleus akkumbens’inin daha ‘küçük’ olduğunu tespit etti .
Fakat ilginç bir şekilde nükleus akkumbens'in sadece kronik sırt ağrısı hastalarında ve akut bir sırt ağrısı nöbetinden sonra kronikleşen hastalarda zevk derecelendirmelerini tahmin etmesi, araştırmacıların kronik ağrı hastalarının motive olmuş davranışlarında bu bölgenin kritik önem arz ettiğini düşünmesine neden oldu. Geha tarafından yapılan daha eski bir araştırmada ise daha küçük bir nükleus akkumbens’in, bir kişinin kronik ağrı geliştirme riskinin daha yüksek olup olmadığını gösterebileceğini keşfedilmişti.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...