Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde kuduz bir köpek tarafından ısırılan ve tedavisi, Ankara'da, Hacettepe Üniversitesi'nde devam eden küçük çocuğun son durumuyla ilgili açıklamada bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Bülent Cengiz, "Çocuğumuz 21 Ekim'den beri yoğun bakım ünitesinde takip ediliyor, solunum cihazına bağlı. Sıvı tedavisiyle destekleniyor, kan basıncındaki yükselme ve düşüşler engellenmeye çalışılıyor. Uyutularak ağrı kesici veriliyor. Beynin etkilendiğine dair önemli bulgular var, durumu çok kritik" diye konuştu
'ÇOCUKLARDAN BİRİ TABURCU OLDU'
Hastaların ekim ayı içinde hastaneye sevk edildiğini anımsatan Cengiz, "Çocuklarımızdan biri dün taburcu edildi. Kuduz hastalığına ait bir bulgu çıkmadı, temas sonrası aşıyla koruma sürecini tamamlamak üzereyiz, bir aşısı kaldı" bilgisini paylaştı.
'DURUMU ÇOK KRİTİK'
10 yaşındaki diğer çocuğun ise ısırıldığının geç fark edildiğini ve hastaneye geldiğinde ısırılma yerinde yanma, karıncalanma, karın ağrısı, su korkusu gibi kuduz hastalığı bulgularının başladığını vurgulayan Cengiz, "Çocuğumuz 21 Ekim'den beri yoğun bakım ünitesinde takip ediliyor, solunum cihazına bağlı. Sıvı tedavisiyle destekleniyor, kan basıncındaki yükselme ve düşüşler engellenmeye çalışılıyor. Uyutularak ağrı kesici veriliyor. Beynin etkilendiğine dair önemli bulgular var, durumu çok kritik" diye konuştu.
'YAŞAMASI MUCİZE'
Prof. Dr. Cengiz, dünya literatüründe şu ana kadar kuduz olup yaşayan 15-17 arasında vaka bulunduğuna ve bu kişilerin bir kısmında aşı olurken kuduz geliştiğine dikkati çekerek, "Bu nedenle kuduz, gelişen kişilerde yaşamaları için mucizelere gereksinim duyulan bir hastalık, ne yazık ki" ifadesini kullandı.
'KUDUZ, SİNİRLERE ULAŞMADAN DURDURULMALI'
Kuduzun erken müdahale edildiğinde önlenebilir bir hastalık olduğunun altını çizen Cengiz, şöyle konuştu:
Kuduz hastalığı, ısırılmadan hemen sonra başlamıyor, kuluçka dediğimiz bir süre var. Virüs önce ısırılma yerindeki kas dokusunun içinden sinir uçlarına giriyor ve oradan günde 1-2 santim kadar ilerleyerek beyne, omuriliğe ulaşıyor. Beyine ulaşmasıyla birlikte tekrar vücuttaki tüm sinirlere iletiliyor ve dokuları, organları etkiliyor, felç durumu gelişebiliyor. Bu nedenle hastalık sinirler içinde yayılmadan, virüs orada çoğalmaya başlamadan sürecini durdurabilirsek hastalığı önleyebiliyoruz.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...