CHP Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Oda TV'den Nurzen Amuran'ın sorularını yanıtladı.
Amuran'ın yönelttiği "Ülkemizin karapara trafiğinin bir durağı ve uyuşturucu ticaretinin önemli merkezlerden biri olarak anılmaması için alınacak idari ve yasal önlemler neler olmalı? Temiz siyasetin gerçekleşmesi için önerdiğiniz Siyasi Ahlak yasasına neden mesafeli bakılmakta?" sorusuna yanıt veren Kuşoğlu, " Sanıyorum bu dönemde 11 kez vergi affı çıkarılmıştır.
-Bu dönemde 6 kez servet affı çıkarılarak kaynağı sorulmadan haksız kazançların vergisiz olarak sisteme girmesi sağlanmıştır.
-Siyasi Etik Yasasının çıkarılmaması da siyasilerin kuralsız bir biçimde yolsuzluk alanına dalmasını kolaylaştıran bir unsurdur.
Tüm bunlara Düzenleyici ve Denetleyici Kurulların yani BDDK, SPK gibi kurulların etkin ve bağımsız çalıştırılmaması da, Merkez Bankası gibi bir kuruma yapılan anormal müdahaleler de eklenebilir." yanıtını verdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ankara Milletvekili Kuşoğlu. Yaşanan son olaylar ışığında kara para aklamalarının sarsılan ekonomimize getirdiği travmaları halkımızın geleceğini de ilgilendiren Temiz siyaset ve temiz toplum ihtiyacının gereğini Nurzen Amuran'a anlattı.
İşte o röportajdan öne çıkan satırlar:
Sayın Kuşoğlu, uzun yıllar Maliye Bakanlığında Başhesap uzmanı olarak görev yaptınız. Hem bürokrasi deneyiminiz hem de siyaset birikiminiz var. Hepsinden öte devlet terbiyesiyle yetiştiniz ve yaşadınız. Sizin uzmanlık alanınız olduğu için soruyorum, genelde mafya ne zaman ve nasıl ortaya çıkar, tarihsel bir analiz yapar mısınız?
Bülent Kuşoğlu - Tarihçilere göre devletlerin ortaya çıkışlarının sebebi insan kümelerini diğer insanların şerrinden korumaktır. Koruma, başka topraklarda yaşayan insanlara karşı olabildiği gibi aynı topraklarda yaşayan insanlara karşı da yapılabilmekteydi. Bu durum kurallar getirdi ve zaman içerisinde hukuku doğurdu. Can, mal emniyeti sonrası sosyal, kültürel ve psikolojik ihtiyaçlara kadar uzandı.
Bugün süreç içerisinde gelinen noktada sınırların ve korunan kişilerin içeride veya dışarıda olduğu çok fark etmiyor. İnsanların hakları var ve devletler öncelikle bu hakları bir hukuk dahilinde korumakla yükümlüler. Hatta devletler sadece kendi vatandaşlarına karşı koruma yükümlülüğünde değiller, uluslararası kurallara göre tüm insanlara karşı yükümlüler.
Devletlerin mutlak adaleti sağladıklarını iddia edemeyiz. Hatta devletler adaletsizlik ve zulüm kaynağı dahi olabilmişlerdir. Ancak, devletler devlet içerisinde başka bir devlet ve farklı kuralları asla kabul etmezler. Bu durum devletlerin varlığını sona erdirir.
Devletlerin en fazla uğraştıkları ancak varlıklarına bir türlü son veremedikleri mikro örgütler ise çeteler ve mafyalardır. Mafyalar yani çağdaş organize suç örgütleri devletlerin üzerinde bir kene gibi yapışık yaşamaya çalışan örgütlerdir. Biri temizlenirken maalesef bir diğeri bünyeye yapışabilir. Sürekli temizlik ve mücadele esastır.
Amuran- Bu son mafya çatışması neyi ortaya çıkardı? Geçen haftalarda Washinton Post gazetesi şunları yazmıştı: “Organize suç örgütü liderinin iddiaları, hükümetin, Türkiye’nin geçmiş dönemlerini karakterize eden türden yeraltı bağlantılarından kurtulduğuna dair söylemlerin altını oydu.” dedi. Siz ne düşünüyorsunuz? Siyaset ve adalet ilk aşamada neden konuşmadı. Hemen devreye girmedi?
Kuşoğlu - Son yaşadığımız olayda gördüğümüz kadarıyla Erdoğan devlet anlayışı/pratiği organize suç örgütleriyle mücadele etmemiş, devlet aygıtını onlarla birlikte yönetmeye kalkmış, onlarla birlikte devlet soyulmuş, hukuk ihlal edilmiş, vatandaşların can ve malına göz dikilmiştir. Kısaca devlet mafyalaşmıştır.
Siyaset ve adalet ilk aşamada neden konuşmadı diye sordunuz ama gördüğüm kadarıyla hala konuşmadılar, hala görevlerini yapmıyorlar. Çünkü, yargıyı yönlendirebilen siyaset kurumu, yani iktidar bizzat suçlunun kendisidir.
Dolayısıyla nasıl konuşsun?
Amuran - Susurluk skandalında yargı siyaset ve millet işbirliğiyle olayın üzerine gidilmişti. Bugün diyalog ortamı bile sağlanamadı. Sizce, Susurluk’la bugün yaşananlar arasında en önemli fark nedir?
Kuşoğlu - Susurluk Skandalı gerçekleşeli 25 yıl olmuş. Dediğiniz gibi toplum o zaman çok büyük bir tepki vermişti. “Aydınlık için bir dakika karanlık” eylemleri tüm Türkiye çapında yapılmış, yargı ve siyaset hemen tepki vermiş gereğini yapmıştı. Belki sonuna kadar gidilemedi ama bu toplumun suçu değildi.
Şimdi neden farklı?
Üstelik anlatılanlar Susurluk’un kat kat fazlası iken…
Çünkü, şimdi sivil toplum, medya, yargı, Üniversite ve TBMM kontrol altında. Toplum Erdoğan iktidarında ahlaki ve moral değerlerini önemli ölçüde yitirdi.
Milli ve manevi değerler edebiyatı yapan bir iktidar zamanında, toplumun milli ve manevi değerlerinin hatta din ve inancının ağır hasar görmüş olması, sosyolojik bir araştırma konusu olmalıdır.
Amuran - Eskiden uyuşturucu trafiği büyük mafya gruplarının elinde iken bugün daha çok terör örgütlerinin denetiminde olduğu biliniyor. Mafya terör örgütleri arasında işbirliği var. Dünyanın sorunu olduğu gibi karar para trafiği bizim de sorunumuz. Bugün ülkemizde kara para nasıl aklanıyor ve ekonomimize verdiği zararlar neler? Önce genel bir bilgi alalım sizden.
Kuşoğlu - BM raporları dünyada her yıl ortalama olarak 1.5 trilyon ABD Doları kara paranın aklandığını söylüyor. 1.5 trilyon doların büyüklüğünü algılayabiliyor musunuz? Bizim yıllık devlet bütçemizin 150 milyar dolar olduğunu düşünürsek belki bir fikir verebilir. Bu anormal meblağın önemli bir kısmı uyuşturucudan dolayı ortaya çıkıyor.
Uyuşturucu trafiğinde ve kara para aklanmasında dediğiniz gibi mafya da, terör örgütleri de işin içinde. Hatta bankalar dahi bu karlı işe önemli ölçüde bulaşıyor. Dahası devletler demek belki yanlış ama devlet adamları veya devlet görevlileri de işin içinde. Çünkü çok büyük kazançlar söz konusu. En büyük kazancı elde eden ülke ise ABD.
Terör örgütleri böyle kolay gelirleri olmazsa devamlarını sağlayamazlar. Mesela PKK’nın en önemli gelir kaynağının uyuşturucu olduğu ve yıllardır ayakta durmasını uyuşturucu gelirlerine borçlu olduğu hep söylenir. Ancak bir türlü de bu gelir kaynağı maalesef kurutulamaz.
Türkiye’de kara paranın nasıl aklandığına gelince; en basiti daha geçen yıl sonunda 6. defa çıkan servet affına bakın lütfen. Türkiye’ye getirilen veya bir işletmeye sokulan tüm servet unsurlarının vergilenmeyeceğini ve kaynağının sorulmayacağını kanunda açık olarak belirtiliyor. Başka bir yöntem olup-olmadığını sorgulamaya gerek var mı?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |