Başarılı gazeteci ve televizyoncu Latif Şimşek, bugünkü yazısında "İsrail zulmünün, devlet terörünün yanında duran siyasetçiler, vicdan sahibi milletler tarafından cezalandırılacak ve tarihin çöplüğüne atılacak. Bir gün “Dünyanın beşten büyük” olduğunu da herkes anlayacak". Dedi.
İŞTE LATİF ŞİMŞEK'İN YAZISI
Selamün aleyküm.
Akit Tv ve Yeni Akit Gazetesi’nin Ankara temsilcilikleri teklif edildiğinde, hiç düşünmedim.
Akit Medya, Cumhurbaşkanımızın; “Diklenmeden dik durmak” ifadesinin ete kemiğe bürünmüş haliydi benim için.
Her yeni görevde olduğu gibi 39 yıllık meslek hayatım film şeridi gibi geçti önümden.
Yirmi iki yıl Türkiye Gazetesi, TGRT ve İHA’dan sonra gazetecilik ve televizyonculuk serüvenini; Ses Tv, Beyaz Tv ve Tv 100 ailelerinde sürdürdüm.
“Diklenmeden dik durmayı” şiar edinmesine rağmen, diklenmenin kaçınılmaz olduğu anlarda, “diklenmekten” geri durmayan herkes gibi bedel de ödedim.
“Göründüğüm gibi” değil, “olduğum” gibi göründüm.
Henüz 10 yaşında MTTB’de (Milli Türk Talebe Birliği) abilerime çay servisi yaparken bana öğretilen mütevazılığı hiç elden bırakmadım. Ama haklı olduğuma inandığım zamanlarda da hiç geri adım atmadım.
Yeni Akit Gazetesi ve Akit Tv, “olduğu gibi” görünen yapısıyla, aslında “olması gereken”in ne olduğunu da örnekleyen bir medya grubu. “Yaşadığı gibi inanan” değil, “inandığı gibi yaşayan”ların arasında olmaktan mutluyum.
Geride bıraktığımız bir hafta içinde, Akit Medya ailesini daha yakından tanıdım.
Başta Nuri Karahasanoğlu, Ali İhsan Karahasanoğlu Beyler olmak üzere Serdar Uslu, Muharrem Coşkun, Şafak Bozkurt, Murat Alan, Okan Çetindağ ve diğer tüm Akit Medya ailesine bana gösterdikleri teveccüh için şükranlarımı sunuyorum. Daha güzel günler için omuz omuza mücadeleyi sürdürmeyi temenni ediyorum. Akit Medya’nın bugünlere gelmesinde, çok emeği, çabası ve çilesi olduğunu bildiğim, merhum Mustafa Karahasanoğlu abimize de rahmet diliyorum.
Bu ilk yazıda, FİLİSTİN davasını anmadan geçmek olmaz.
Filistin’e ilk kez 1997’de Başbakan Mesut Yılmaz’la gittim. Ramallah’ta tecrit altına alınmış merhum Yaser Arafat’ı da ziyaret ettik. Arafat’ın Türkiye’den büyük beklentileri vardı. Ama Türkiye, o dönemde bu beklentileri karşılayacak güçte değildi.
Aradan geçen 25 yılda, Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye meşakkatli ve uzun yollar yürüdü. Cumhurbaşkanımız, bir yandan yollarına serpilen mayınları temizlerken, öte yandan, yüksek sesle Filistin Davası’na sahip çıkan ilk lider oldu. Davos’taki “One Minute” çıkışı, Erdoğan’ı Müslüman dünyasının doğal lideri haline getirdi.
Erdoğan şimdi de, İsrail’e rest çeken tavrıyla, her konuşmasında İsrail’in devlet terörü uyguladığını dile getiren söylemiyle, ABD’nin ve Avrupa’nın Filistin katliamlarına desteğine başkaldıran duruşuyla dünyaya “Güçlü Türkiye” mesajı veriyor. Filistin’i yalnız bırakan Arap dünyası biraz kımıldasa, eminim ki Cumhurbaşkanımızın tavrı daha da keskinleşecek.
Gözden kaçırılmaması gereken başka bir konu da; ilk kez bir devlet adamı olarak, Erdoğan’ın, İsrail’in ‘Arz-ı Mevut (Vaat edilmiş topraklar) projesini dile getirmesi. Bu mesaj, en başta Mısır, Ürdün ve Suriye’yedir.
Babalarının kucağında her gün mezara taşınan yüzlerce Filistinli çocuk hangimizin rüyalarına girmiyor?
Dünya milletleri Filistin için tek vücut olurken, devletleri ne yazık ki İsrail’in değirmenine su taşıyor. Bir gün taşıdıkları o sularda boğulacaklar!
Dünya milletleri bundan sonra siyasetçileri ikiye ayıracak; Filistin halkına sahip çıkanlar ve çıkmayanlar. İsrail zulmünün, devlet terörünün yanında duran siyasetçiler, vicdan sahibi milletler tarafından cezalandırılacak ve tarihin çöplüğüne atılacak. Bir gün “Dünyanın beşten büyük” olduğunu da herkes anlayacak.
Selam ve saygılarımla…
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...