Her fırsatta Türkiye'nin zararına olan her oluşumda başrol olan Yunan hükümeti şimdi de Sakız Adası'nda silahlanmaya giderek Lozan'ı bir kez daha ihlal etmiş oldu.
Türk cephesi bu hamleye jet hızıyla çıkardığı Navtex ile yanıt vererek bu hukuksuzluğu tüm dünyaya ilan etmiş oldu.
Yunan Hükümeti’nin Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında deniz üssü ve hiçbir istihkâm kuramayacağını, Yunan, savaş uçakları ve öteki hava araçlarının Anadolu kıyısındaki topraklar üzerinde uçması yasaklayacağını, söz konusu Adalarda Yunan, Silâhlı Kuvvetleri, silâh altına alınıp yerinde eğitilebilecek olan normal askersel birlikle ve, tüm Yunanistan topraklarındaki jandarma ve polis sayısı ile orantılı olacak, bir jandarma ve polis örgütü ile sınırlı kalacağı konusunda mutabık kalınmasına rağmen Yunan cephesinin bu son hamlesinin bu kuralları, dolayısıyla Lozan’ı ihlal ettiği duyuruldu.
Ulu önder Atatürk’ün “Türkiye'nin tapu senedi” olarak gösterdiği Lozan için “Bu antlaşma, Türk Milleti'ne karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir!” dediği hatırlanınca bu zaferin Yunanistan tarafında hala sindirilemediğinin belgesi olarak bu ihlaller gösterilebilir.
DOĞU AKDENİZ’DE SULAR İYİCE ISINDI
Yunanistan’ın bu sınır tanımaz şımarık tavrı artık Türkiye tarafının sabrını iyice taşırdı. Tüm oturalım, konuşalım tekliflerini bir bahane ile geri çeviren Yunan cephesine en haklı yanıtı, “Yunanistan kendine güveniyorsa masaya otursun. Haklı olduğunu herkesin önünde söylesin. Bizim de söyleyeceklerimiz var" ifadeleriyle vermişti.
Tüm görüşme teklifine kapıları kapatan Yunanistan, destekçisi Fransa ile birlikte silahlanmaya da hız verdi. Bu hamle uzman isimlerce olası hamlelerin sıcak çatışmalarla sonuçlanacağını yüksek sesle düşünmesine sebep oldu.
BU NOKTAYA NASIL GELDİK?
İsrail, Mısır ve Suriye politikalarıyla Akdeniz’de dost kaybeden Türkiye, bu ülkelere Avrupa’nın sahip çıkmasıyla yalnız kaldı.
Bu başarısız politikalar neticesinde Uluslararası platformlarda Yunanistan tarafı Akdeniz ülkeleriyle ılımlı politika izleyerek Rum Kesimi’nin her hakkını savundu.
Türkiye ise bu konuda çok geç kalmıştı.
Türkiye’nin bu yanlış politikaları AB’nin de dikkatinden kaçmadı.
Kıbrıs sorununda tüm AB ülkeleri Kıbrıs sorununda Kıbrıs Rum Kesimi safında yer alırken, Türkiye yine tek başına bu sorunla her zaman olduğu gibi kaderine terk edilerek mücadele etmek zorunda kaldı. Doğu Akdeniz’de sismik araştırmalar sonucu patlak veren krizin Miçotakis'in görüşmeye hazırız demesiyle çözülmeye yakın olduğu aşikar. Ancak şımarık Yunanistan’ın başka bir krizle karşımıza dikileceğini de unutmamak lazım.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |