CNN Türk'te yayınlanan Hakan Çelik ile Hafta Sonu programına AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Nihat Zeybekci konuk oldu. Zeybekci'nin açıklamaları şu şekilde:
* İzmir'de siyasetin tabi tarzı diğer şehirlere nazaran biraz farklı. Çok nezaketli hoş görülü, çok sempatik bir tarzla. 'Sessizce, çisil çisil bereketli yağmurlar gibi yürüyeceğiz' dedik. Bütün İzmir'i yürüdüm. Çok enteresandır; her yerde bir olumsuzlukla karşılaşırsınız. İzmir'de bir kere bile böyle bir şey yaşamadım.* İlk başlarda "Merhaba" diyerek yürüyorduk. Arkadaşlarımızın hesapladıkları 700 km civarında yol yürümüşüm. Daha sonra "Otur ne olur bir çayımızı iç" oldu. İzmir'i dinledik, onlar bizi dinledi. 3-4 gün önce Karşıyaka'da çarşı caddemiz var. Bir kilometre yoktur belki, 4.5 — 5 saatte geçemedim orayı. İzmirli için mahallenin çocuğuyum. Ege kültürünün insanıyım.
* Bizim ilk yola çıkarkenki sloganımız oydu. "Gönüller yapmaya geldik" Bizim o sloganımızdan sonra partimizin de genel sloganı 'gönül belediyeciliği' oldu. İzmir'i almaya değil kendimizi vermeye geldik. Ben şunu taahhüt ediyorum, ayrımcılık yaptığınızda insanların karşısına çıkamazsınız. Belediyelerde kesinlikle ayrımcılık olmayacak. Az oy verdi, çok oy verdi… Allah da şahit olsun, milletimiz de şahit olsun, asla ayrıma gitmeyeceğiz.
* Biz Kürt kardeşlerimizle, Boşnağıyla, Arnavutuyla, Yörüğüyle hep beraber bir şey yakaladık. Falancanın kalesi gibi bir noktada olmadıklarını görüyoruz. Blok oy olmayacak. Biz orada HDP'ye giden oy kadar, doğu ve güneydoğudan gelen vatandaşlarımızdan oy alacağız.
* Hayvanların bile mutasyona uğradığı bir yer… Her yağmurda sel baskınları, kanalizasyon baskınları. Çünkü teknik bir problem var. Yağmur suları kanalizasyona verildiği için… Karaburun, Çeşme, Alaçatı… Orada kanalizasyon yok. Direkt denize veriliyor. Çeşme'de Karaburun'da Mordoğan'da. Bunları dile getiriyorum. Bırakın orayı İzmir'in merkezinde göbeğinde doğrudan denize verilen kanalizasyonlar var. İzmir'de bir koku meselesi var ya. Toprağı ve denizi bir kere kirletirsiniz. Geri kazanması zordur. Bir kere kirletmeyi bırakmak lazım. Bunları ortaya çıkardığınızda dile getirdiğimizde şu andaki mevcut yerel yönetimlerin omuz silktiğini görüyorsunuz. "Bu sorunu ortadan kaldırmasak da İzmir bizi seçiyor." Bunların gözünde normal hale gelmiş.
* Katı atığı, İzmir'de sıfır atık projesiyle ve yüzde 100 sızdırmaz ortamlarda, içinde oluşturulan gazın elektriğe dönüştüğü projeyi iki yıl içinde bitireceğiz. Dikili'de Çiğli'de Foça'da Karaburun'da Urla'da hatta Balçova'da ve Çeşme, Alaçatı, Seferihisar'dan başlayacağız. En fazla iki yıl içinde. Sonra metropole geleceğiz. Bu devasa büyük bir ihmal. Bazen boğazıma gelip de bir yumru tıkanıyor İzmir'in problemleriyle ilgili… Nasıl böyle bir şey ihmal edilebilir? Nasıl şehrin bütün yağmur suyu kanalizasyona verilir? Yağmur suyunu kanalizasyona verdiğinizde diyorsunuz ki, zaten taşacak, körfeze gidecek. Diyorsunuz ki "Umurumda bile değil" Bu beş yıl içinde, şehrin içme suyu, kanalizasyon ile ilgili çözüm süresini 5 yıl veriyoruz.
* İzmir'de en büyük problemlerinden bir tanesi su fiyatlarıyla ilgili. İçme suyu ile ki içme suyuyla ilgili sıkıntımız var. Su fiyatları açısından en pahalı şehriyiz. Büyükşehirin kararı bu. Bizim Göldes Barajı yapılmış, hatlar şehre kadar getirilmiş. Bu zamanında şehrin su problemlerini çözmek için DSİ tarafından yapılan bir su hattıdır. Fakat büyükşehir hala şebekeye bağlayamamış durumda. Biz dünyanın en pahalı suyunu içiyoruz. Mars'tan su getirseniz bu kadara mal olur. 40 liralık bir fatura su tüketimi. Ama faturanın toplamı 400 lira. Orada ne var? Katı atık toplama bertaraf bedeli… 12 lira olan şey, ton bedeli 40-50 liraya çıkıyor. Tokyo'da 14.90 kuruş; dünyanın en pahalı şehri. Bu sorunu bitireceğiz. Yüzde 50 suya indirim getireceğiz. Öğrenci biletleri genelde yetişkinin yüzde 50'sidir. İzmir'de yüzde 70'e yakınıdır. Bunu da yüzde 50'ye indireceğiz.
* Turizmden Antalya'dan daha fazla kazanabiliriz. Antalya'da sadece deniz turizmi var. Ama İzmir'de deniz, kültür turizmi, spor turizmi, sağlık turizmi. Bizim 5 sene sonundaki hedefimiz İzmir'deki 4-5 yıldızlı otel kapasitesini üç katına çıkartmak. Antalya'nın 22'de 1'iyiz. Bunları yaptığınızda gerek sanayide, gerek turizm planlarını belirleyip bunu turizm yatırımcılarının önüne koyup 'gel' demek…
* Siz Karaburun'da, Çeşme'de, Seferihisar'daki altyapı sorunları ortada dururken orada bir turizm yatırımcısının gelmesini bekleyemezsiniz. Dünyanın en pahalı markalarından birisine ürün yapıyorsanız, o marka sizi öyle bir denetler ki, rakipleri onun işçi hakları, tabiat, çevre, koruma hassasiyetleri dışında üretildiğini bulursa dünya haritasından siler o markayı.
* İşi bilmek lazım. Biz o şehrin katı atık problemini belediye bütçesinden para harcamadan yapacağız. Otoparklarla ilgili, kent merkezindeki değerli yerlerde, camilerin, okulların, kamu kurumlarının altları… Yer altına gireceğiz. Ulaşımla ilgili köprülü kavşakları biz yapacağız, yeşil alanları biz yapacağız. Çevre yolu ve tüm raylı sistemleri de alıp hükümete götüreceğiz. Yeter ki götürüp İzmir'in problemlerini taşımak lazım. Bugüne kadar belki bana bazı şeyleri birileri söyleyebilir ama bu adam çalışmıyor, verdiği sözün arkasında durmadı diyemez. Verdiğimiz sözler tutmayacağımız olmayacaktır.
* Biz coğrafya olarak Ege, zaten Anadolu'nun en riskli deprem bölgesi. Maalesef şöyle bir şeyimiz var: kimseyi şikayet etmiyorum, siyaset yaparken de şu beceriksizdir, yapmadı yapamadı o beni ilgilendirmiyor. Seçileni hoş gördük seçenden ötürü. Diyelim ki benim halkım seçti, beş yıllık ruhsat verdi. O ruhsat süresinde benim ona saygı göstermek vazifemdir. İzmir'de bizim deprem faylarımız hatlarımızla ilgili imar planlarına bunlar işlenmiş durumda değil. Çok ciddi risk altında olan yerlerimiz var. Mühendislik bunu çözüyor zaten. İlla fay hattı olmak zorunda değil, alüvyon hattı var. Orada toprak tabaka oluşmuş ama altı balçık. Altında çok sıkıntılı bir şey var.
* Maalesef şöyle söyleyeyim, bunu bilenler bilir. Belediyecilik, şehir plancıları ve mimarlar bunu bilirler. İzmir'in imar yönetmeliği yok. Belki Türkiye'de böyle bir şehir kalmadı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...