Önce şu bilginin altını kalınca çizelim: Ne sadece akılcı beslenerek, güzel ve keyifli uykular çekerek ne de ruhumuzu huzur limanlarımıza demirleyerek sağlıklı kalmamız ve hastalıklardan korunmamız mümkün olmaz, olamaz.
İŞTE OSMAN MÜFTÜOĞLU'NUN YAZISI
Bu vazgeçilmez üçlü ayrıntıya mutlaka ama mutlaka fiziksel aktiviteyi de eklemek zorundayız. Kısacası benim bu köşede de sık sık tekrarladığım sağlıklı yaşam mottolarımdan biri olan “Ayakta kal, hayatta kal!” yaklaşımını vazgeçilmez bir iyi hayat yoldaşı olarak hayatımızın bir parçası yapmaya mecburuz. Ayrıca şunu da net ve açık olarak bir kenara not etmemiz lazım: Beden yapılanmamız/metabolizmamız da ruh sağlığımız ve uykumuz da bize her gün aktif olmamızı ve mümkünse yine her gün “ilave bir fiziksel aktivite” yapmamızı emrediyor. Genetik mirasımız, biyolojik yapılanmamız, biyomekanik organizasyonumuz ise bu aktivitelerin en iyisi ve etkilisinin “düzenli günlük yürüyüşler” olduğunu söylüyor ve bize “Mutlaka ama mutlaka her gün yürümelisiniz” diyor. Kısacası bizim yürümenin sağlık faydalarını tartışmak yerine yürüyüşlerimizin bize nasıl daha çok sağlık faydası sağlayacağı üzerine kafa patlatmamız gerekiyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...