Sözü yazarı Soner Yalçın bugünkü yazısında “Belediye” kavramı tarihsel kökeninden koparılıp yüzeyselliğe götürüldü. Belediyelerin, merkezi iktidarın aparatı haline gelmesi halkın aleyhine mi, lehine mi olur?" sorusunu sordu.
İŞTE SONER YALÇIN'IN YAZISI
Hadi ismini yazmayayım, cehaletini yüzüne vurmayayım. Ki, benzeri düşünen çok insan var. Diyorlar ki:
-Belediye dediğin çöp toplama işidir!
“Belediye” kavramı tarihsel kökeninden koparılıp yüzeyselliğe götürüldü.
Konuyu şöyle açayım:
Dikkatinizi çekmiş midir; Avrupa’da belediye binaları özenle yapılmıştır, mimari olarak cephe tasarımı süslüdür, bina içleri çok şıktır. Keza:
Osmanlı’nın Beyoğlu’ndaki ilk belediye binası da özenle yapılmıştır. (Ki, Paris belediyesi şehrin altıncı caddesinde olduğu için İstanbul’daki belediyeye de “Altıncı Daire” adı verilmiştir! Her iki belediyenin şehrin en gözde semtinde olması tesadüf değildir.)
Hadi Osmanlı’yı anlayabiliyoruz; 19’uncu yüzyıldan itibaren Avrupa hayranlığı-taklitçiliği yoğundu ve bu sebeple bina İtalyan asıllı mimar Giovanni Battista Barborini’ye özenle yaptırıldı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...