TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Merkez Bankası’nın 3 ay arka arkaya faiz indirimine giderek, gecelik faizleri yüzde 16.75’ten yüzde 13 seviyesine çektiğini anımsatarak, gerçekleştirilen radikal faiz indirimleri dolayısı ile Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ı kutladı.
Büyükekşi, "Bu yalnızca kriz konjonktüründen ve kriz döneminden kaynaklanmıyor, burada bir anlayış farkı var. Merkez Bankası’nın eski yönetimi ile yeni yönetimi arasındaki büyük anlayış farkın görmezden gelemeyiz" dedi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ocak ayı ihracat rakamlarını, İskenderun’da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Büyükekşi toplantıda yaptığı konuşmada, söz konusu bakış açısı farkının sebebinin Durmuş Yılmaz ve ekibinin tavrını büyüme ve ihracattan yana koymaları olduğunu söyledi. Büyükekşi, faizlerin indirilmeye başlamasını ihracatçılar olarak son derece önemli bulduklarını ve devamının da gelmesini beklediklerini ifade etti. Büyükekşi, "Bu çerçevede biz de ihracatçılar olarak bundan sonraki süreçte Merkez Bankamızla maksimum işbirliği yapmanın yol ve yöntemlerini arayacağız. Yüksek faiz lobisi karşısında tavrımız bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman Merkez Bankamızın faiz indirimlerini desteklemek doğrultusunda olacak. Bu amaçla Merkez bankamızla en kısa sürede ortak bir çalıştay yapmayı ve ihracatçılarımızla Merkez Bankası’nı bir araya getirmeyi planlıyoruz" dedi.
-KRİZ SARMALININ ORTASINDAYIZ-
Büyükekşi, ABD’de başlayan krizin etkilerinin tüm dünyada hissedildiğini belirterek, "Peki biz global krizin neresindeyiz? Herkes bunu soruyor. Biz global krizi başı ve sonu olan bir süreç olarak değil bir tür sarmal olarak görüyoruz. Bu sarmalım tam ortasındayız. Sarmalın ortasında olmak krize neden olan faktörlerin tamamının tüm çıplaklığı ile ortaya çıktığı aşama demek" dedi. Büyükekşi, dünyanın krize neden olan etkenleri gördüğünü, büyük ölçüde tanımladığını ve şimdi önlemlerini almaya çalıştığını dile getirdi.
Büyükekşi, küresel krizin sadece bir ekonomi krizi olmadığını, aynı zamanda bir değerler sistemi krizi olduğunu vurgulayarak, "IMF dünya için beklediği 2009 büyümesini yüzde 0.5’e indirdi. IMF 2009 yılında gelişmiş ülkelerin yüzde 0.5 büyüyeceğini öngörüyordu, bu rakamı yüzde 2 küçülme olarak revize etti. IMF 2009 yılında ABD ekonomisinin yüzde 1.6 Euro bölgesinin ise yüzde yüzde 2 küçüleceğini öngörüyor. Bu rakamlar ihracatının yarısından fazlasını gelişmiş ülkelere yapan Türkiye için kuşkusuz iyi haberleri yansıtmıyor" diye konuştu.
Büyükekşi, 2009 yılının kayıp yıl olacağı şeklindeki yorumların çoğalmaya başladığını kaydederek, şunları belirtti:
"2009 artık bir kayıp yıl olarak görülüyor ve dünya ekonomilerinin ancak 2010 yılının başlarından itibaren toparlanmaya başlayacağı öngörülüyor. Dünyada bu olumsuz hava sürerken artık bazı politikalarda ısrar etmenin anlamsızlığı net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bunun en büyük sebebi dünyada krize neden olan spekülatif atağın bizde yüksek faiz biçiminde cereyan etmesi ve bunun faturasının son sekiz yıldır Türkiye’nin ihracatçısı tarafından günü gününe ödenmiş olmasıdır. Türkiye’nin ihracatçısı bu faturayı ödemiştir, Türkiye’nin üreticisi bu faturayı ödemiştir, Türkiye’nin yatırımcısı bu faturayı ödemiştir. Daha az üreterek ödemiştir, istihdam üretemeyerek ödemiştir, karsız bir şekilde ihracat yaparak ödemiştir, öz kaynaklarını tüketerek ödemiştir, ayakta kalmak için borç imkanlarını sonuna kadar zorlayarak ödemiştir."
-PİYASADA BÜYÜK BİR GÜVEN SIKINTISI YAŞANIYOR-
Büyükekşi, piyasada büyük bir güven sıkıntısı yaşandığını, bankaların reel sektöre güvenmediğini ve reel sektörün yeni kredi bulma konusunda büyük sıkıntılar yaşadığını kaydederek, bu noktada güven bunalımını aşmak amacıyla 1 milyar dolar sermayeli bir kredi garanti fonun kurulması ve bu fonun 5 milyar dolara kadar kefalete imkan vermesi şeklinde bir önerileri bulunduğunu belirtti.
-TİM’DEN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A DAVOS DESTEĞİ-
Büyükekşi, "Yanı başımızda süren ve savunma gerekçesi ile meşrulaştırılan ağır saldırıların yarattığı mağduriyete tanık oluyor ve dolaylı bir duygusal bir travma yaşıyoruz. Bu koşullar altında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Filistin meselesinin bir kangrene dönüşmesine yol açan birisi tarafından sözlü taciz edilmeye "hayır’ demesinden daha doğal bir şey olamaz. Bu çerçevede başbakanımızı yürekten destekliyoruz" dedi.
Büyükekşi, AB üyelik hedefi doğrultusunda siyasi ve ekonomik reformlara hız veren, demokrasi ve insan hakları alanında somut ilerlemeler sağlayan, uyum sürecine dört elle sarılan bir Türkiye’nin, üyelik yolundaki engelleri bir bir aşacağını ve 2010’lu yıllarda AB üyeleri arasında hak ettiği yeri alacağını söyledi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...