İlk olarak 2021'de İnsan Hakları Gözlem Evi (HRW) bu yönde adım atmış, Filistin ve İsrailli bölgesel sivil toplum kuruluşlarını takip ederek, İsrail'in Filistinlilere ve İsrailli Araplara yönelik uygulamaları hakkında "apartheid" terimini kullanma kararı almıştı.
Bu açıklamadan neredeyse bir yıl sonra bu sefer Af Örgütü yayınladığı kapsamlı raporunda "Güney Afrika'daki yaşananlarla bir karşılaştırmadan kaçınarak" neden bu terimi kullandığını açıkladı.
Af Örgütü, "İsrail'de ya da Batı Şeria'nın geri kalanında, Doğu Kudüs'te ya da Gazze'de, nerede yaşarlarsa yaşasınlar Filistinliler sistematik olarak haklarından mahkum bırakılıyor ve ırksal bir alt sınıf olarak kabul ediliyor" açıklamasında bulunan örgüt, "İsrail'in bu topraklardaki ayrımcılığa, mülksüzleştirmeye ve dışlamaya yönelik bu acımasız politikaları net bir şekilde apartheid kokuyor. Ayrıca Filistinliler İsrail tarafından demografik bir tehdit olarak da görülüyor" açıklamasında bulundu.
Şu anda 6,8 milyon Yahudi ve bir o kadar da Arap İsrail'de, Kudüs'te, Batı Şeria'da ve Gazze Şeridi'nde yaşıyor.
Resmi verilere göre İsrail Hamas'ın 2007'de göreve gelmesinden beri bölgeyi "abluka" altında tutuyor. Af Örgütü'nün genel sekreteri Agnes Callamard, AFP'ye verdiği demeçte, "İsrail'in Arap vatandaşları Gazze'dekilerle aynı apartheid deneyimine sahip olmayacak, ancak bu, apartheid rejiminin olmadığı anlamına gelmiyor" dedi.
"Sistemin insanlıktan çıkarılması karşısında şok oldum" diyen Callamard geçen hafta Kudüs'e gelmiş ve İsrail ve Batı Şeria'da temaslarda bulunmuştu. Ekim ayında başvuru yapılmasına rağmen Af Örgütü lideri, İsrailli yetkililerle ise görüşemedi.
İSRAİL'DEN AÇIKLAMA
Raporun yayınlanma tarihi ambargolu olmasına rağmen geçen pazartesi İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, raporu "yalanların geri dönüşümünden oluşan anti-semitik" bir metin olarak değerlendirdi.
"Amnesty herkesin saygı duyduğu değerli bir örgüttü" diyen Lapid, "Bugün ise tam tersi oldu" açıklamasında bulundu ve STK'yı "ırkçı bir örgüt" olmakla itham etti.
"Israil mükemmel değil. Ama eleştirilere açık, uluslararası hukuka bağlı bir demokrasi" diyen Dışişleri bakanı, 'İsrail bir Yahudi devleti olmasaydı Af Örgütü kendisini hedef almaya cesaret edemezdi' demeyi sevmiyorum ama başka bir açıklama da bulamıyorum" dedi.
Antisemitzm suçlamalarına sert şekilde tepki gösteren Af Örgütü Genel Sekreteri Callamard ise "İsrail devletinin uygulamalarına yapılan bir eleştiri, antisemitizm değildir" dedi ve ekledi: "Biz 2021 ve 2022'de İsrail'de apartheid olduğunu söylüyoruz. Apartheid sisteminin 1948'de ortaya çıktığını ileri sürmüyoruz" açıklamasında bulundu.
BMGK'YA ÇAĞRI
Af Örgütü raporunda ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) İsrail'in silah satışlarına "ambargo" uygulamasını istedi.
Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Hamas ile 2021'de savaşan İsrail ve "apartheid suçlarına en fazla bulaşan" İsrailli yetkililere karşı "yaptırımlar" getirilmesini talep etti.
Amnesty ayrıca geçen sene "insanlık suçu" konusunda soruşturma başlatan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden (CPI) bu soruşturmanın kapsamının "apartheid suçlarına" genişletilmesini istedi.
İsrail ise mahkemeye karşı Batılı ülkelerin desteğini arkasına alabilmek için yoğun bir diplomasi kampanyası yürütüyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...