Türkiye Yörük/Türkmen Dernekleri Gönül Seferberliği Yürütme Kurulu adına açıklamalarda bulunan Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Duman, "Prof. Dr. Ahmet Uysal “Balkan göçmenleri Türk değildir, Türkleştirilmiştir” diyerek titrine yakışmayan sözler sarf etti.
Prof. Dr. Ahmet Uysal’ın bahsettiğin coğrafyanın yani Balkanların önemli bir
kısmını Yörük/Türkmen derneklerinden bir kısım arkadaşımızla gezme fırsatımız
oldu. Oralarda Müslüman’a Müslüman demezler Türk derler, abdest alıp
namaz kılan birini gördüler mi bu Türk derler. Müslüman’a Türk, Türk’e
Müslüman derler. Her iki kavram o topraklarda etle tırnak gibidir." ifadelerine yer verdi.
Abdullah Duman'ın açıklamasının tamamı şu şekilde:
16 Eylül 2020 tarihli Haber Türk Tv’deki Teke Tek isimli programın konuğu olan
İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve ORSAM (Ortadoğu Araştırmaları
Merkezi) başkanlığı yapan Prof. Dr. Ahmet Uysal “Balkan göçmenleri Türk
değildir, Türkleştirilmiştir” diyerek titrine yakışmayan sözler sarf etti.
Prof. Dr. Ahmet Uysal’ın bahsettiğin coğrafyanın yani Balkanların önemli bir
kısmını Yörük/Türkmen derneklerinden bir kısım arkadaşımızla gezme fırsatımız
oldu. Oralarda Müslüman’a Müslüman demezler Türk derler, abdest alıp
namaz kılan birini gördüler mi bu Türk derler. Müslüman’a Türk, Türk’e
Müslüman derler. Her iki kavram o topraklarda etle tırnak gibidir.
ORSAM (Ortadoğu Araştırmaları
Merkezi) başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal
GİRDİĞİ TOPRAKLARI FETHEDER
Sayın hoca, birde Macarlar var, aslen Türk’türler, önceleri Türk’üz demezlerdi.
Neden biliyor musun? Çünkü onlar meseleye dinsel bakıyorlardı da ondan, ama
şimdi milli kimlikleri açısından bakıyorlar ve göğüslerini gere gere Türk’üz diyorlar.
Bak hoca sana bir hamaset yapalım, daha iyi anlayacaksın “bizim atalarımız
Türkistan bozkırlarında aldığı abdestin namazını Viyana önlerinde kıldı”.
Balkanlarda beş vakit Ezan-ı Muhammedi okunur neden bilir misin?
Bak anlatalım, kısa adıyla Osmanlı Devleti yani bizim devletimizin ordusu bir
ülkeye girer, girdiği toprakları fetheder, fethettiği toprakların halkının ne kimliğine,
ne dinine nede kültürüne dokunmazlardı.
Fakat başka bir şey yapardı. Konargöçer Türk obalarını fethettiği topraklara
gönderir, bu obaların arkasındanda Yesevi dergâhında yetişmiş Anadolu
erenlerinden olan Türk dervişlerini gönderirlerdi.
Anlayacağın Konargöçer Yörük/Türkmen obaları yurt tuttuğu yerleri vatan yapar,
dervişlerimizde oraları aydınlatırdı.
Profesörlük unvanı verilirken bu bilgiler sana verilmemiş.
Sadece 1821 ile 1922 yılları arasında Balkanlar ve Kafkaslarda sürgün edilen
Müslüman/Türk sayısı İngiliz arşivlerine göre 5. 000.000 (beş milyon),
Yerleşim yerlerine baskınlar yapılarak kadın kız, yaşlı genç katledilen yine İngiliz
arşivlerine göre Müslüman/Türk nüfusu da 5.500.000 (beş milyon beşyüz bindir).
1922 yılından sonra Türkiye’ye zoraki göç ettirilen Müslüman/Türk sayısı
yukarıdaki rakamlara dâhil değildir.
“Bunlar Türkçe’yi bile sonradan öğrenmiştir” diyorsun ya, Balkanlara bir git
Türkçe’nin zenginliğini oralarda gör.
Bak hoca, Balkan Türk’leri Anadolu’ya sığınmacı olarak gelmediler, kendi
vatanlarına döndüler. Eğer Türkiye onların vatanı olmasaydı, geldikleri
topraklarda ya şehit, ya da gazi olurlardı. Korumaya çalıştığınız Suriye’li
sığınmacılar gibi olmazlardı, bundan emin olun.
Ayrıca, Suriye’de bizim soydaşlarımız aslanlar gibi vatanlarını savunuyor,
muhtemelen senin soydaşların da Türkiye’ye sığınıyor.
Anlayacağın hoca, Türk, vatanını terk etmez, ölümüne savunur. Türk’ü
kimliksizleştirmeye çalışmaya ne senin, ne de ağababalarının özgül ağırlığı
yetmez. Seni önce Balkan Türk’leri ve sonra bütün Türk Milleti adına kınıyoruz.
Ayrıca, İstanbul Üniversitesinde son günlerde uyuyan hücreler uyanmaya
başladılar.
Son zamanlarda sanki hepsi bir yerden idare ediliyormuş izlenimi yaratan bu
hareketlerden bir tanesi de, İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Ölmez
isimli kişidir. Bu da PKK seviciliğini kamufle etmek için diğer dilleri saymış, araya
Kürtçeyi de sıkıştırarak ana dilde eğitimi istemiştir. Bu hocaya da hatırlatmak
gerekir ki, cennet mekân Sultan Abdülhamit Han anayasa hazırlıkları yaparken,
devleti bölme, parçalama düşüncesinde olan, ancak o zaman siyasi olarak güçlü
bir figür olan Mithat Paşa'nın ana dilde eğitim gibi çabasını duyunca, Mithat Paşa'yı
huzuruna çağırıp, “Türkçe kırmızı çizgimizdir, eğer bu çizgi çiğnenecek olursa
anayasa da olmaz” dediğini hatırlatmak isteriz. Sizi kınamıyoruz uyarıyoruz,
haddinizi bilin.
Türkiye’de ayrılıkçı politikalarla mide bulandıran hadsizlere sesleniyoruz,
Yunanistan’da sayın cumhurbaşkanımıza hakaret eden hadsizlerden bir farkınız
olsun. Türkiye’nin egemenlik haklarına topyekûn saldırıda bulunan ABD; AB
ülkeleri, Arap ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri vs. ülkelerden bir farkınız olsun.
Türkiye’nin iç cephesinde bir gedik açma düşüncesinden vazgeçin.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...