2021 yılının son günlerinde yine ülke olarak ekonomisinden kendine özgü siyasi kafası ile dünyanın hiçbir yerinde yaşanamayacak olaylara şahitlik ediyoruz.
Covid ile birlikte hepimiz için Dünya tarihine giren günlere şahitlik ediyoruz.
Geride bırakmak üzere olduğumuz yılı bırakıp önce can ve canan dediğimiz olayda şu millet olarak mideden bağlı olduğumuz cep cepken meselesi ile bu hafta ki yazımıza başlayalım.
Bizlerin değil ülkeyi yönetenlerin bakanlarına kadar herkesin yüksek sesle kameralara söylediği cümle;
“FİYATLAR FÜZE GİBİ ÇIKIYOR,
PARAŞÜTLE İNİYOR”
……….
Evet son olarak açıklanan rakamlarda temel gıda ürünlerinde üretici ile raf fiyatları arasındaki fark yüzde 200'ü aşmıştı.
Türkiye’de yıllık resmi enflasyon kasım ayında yüzde 20’yi aşarken gıda fiyatlarındaki artış dar gelirli vatandaşları ise direk mideden etkiliyordu.
Türkiye gıda fiyatlarındaki artışı izlemek için 'erken uyarı sistemi' kurarken sebze ve meyvelerde üretici ile market fiyatları arasındaki belirgin fark hala tam gaz devam ediyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin resmi verilerine göre birçok gıda maddesinde üretici ile marketlerdeki fiyat farkı yüzde 200’i aştı; çok sayıda üründe de fiyat farkı yüzde 100 ila 200 civarında seyrediyor.
………..
Yine farklı bir bakış açısından son 1 yılda bazı temel gıda ürünlerinin fiyat artış oranı ise şöyle açıklanıyordu;
Tavuk eti %64
Ayçiçek yağı %60,8
Margarin %53,8
Yumurta %49,3
Mısırözü yağı %47,3
Mercimek %41,8
Zeytinyağı %39,4
Süt & Yoğurt %35
Nohut %34,4
Balık %34
Bal %27
Ekmek %26,4
Dana eti %23
Makarna %22
Un &Pirinç %21
(TÜİK verilerine göre)
………………
Cumhurbaşkanın konuya direk müdahil olması yani bu korkunç enflasyon rakamlarının kurda ki artışa bağlanması ile yeni Türk ekonomi modeli ile kur artışı durdurulmanın ardından beklenmeyen bir şekilde bir noktaya çekildi.
Şimdi hedef kuru bu rakamlarda tutabilmek.
Hiç değilse bahara kadar.
Bunun içinde önce insanımızın, sanayicimizin, üreticimizin TL ye olan güvenini kazanmak.
……..
Peki kur yükselişi ile birlikte artan temel gıda maddeleri hala niye düşmüyor?.
Oysa Cumhurbaşkanı her fırsatta hatta bir günde iki defa bir şeye dikkat çekiyordu.
Dolar yükselirken anında etiketlere yansıtan firmalara seslenerek indirimlerin yapılmaması durumunda gerekli işlemlerin yapılacağını açıklayan Recep Tayyip Erdoğan;
“Dolardaki artış sırasında fiyatları hangi hızla ve hangi oranla yükseltiyorlarsa aynı şekilde şimdi de geri indirmelerini özellikle bekliyoruz.
Günde birkaç defa fiyat listesi düzenleyenlerin, etiket değiştirenlerin, kusura bakmasınlar, millet adına takipçisi olacağımı hatırlatmak istiyorum.”
…………….
Ben mutfak işinden hiç anlamam.
Ömrümde eve ne şeker aldım ne de un.
Çok nadir zaruriyet halinde birkaç defa ekmek almışımdır.
Ama Reisin bu net açıklamalarının Pazar günü itibari ile hiçbir şekilde etkili olmadığını bizim evin Reisinden öğrendim.
Çünkü Pazar günü market alış verişinde bir kolu yumurtanın 35 TL den 44 TL ye yükseldiğini öğreniyordum.
Size bir şey söyleyeyim mi?
Sanayici halinden memnun.
Üretici uçuyor.
Ama sabit gelirli, emekli, işçi, öğrenci hala meliyor.
Eğer undan şekere, peynir zeytinden yumurtaya ete süte etiketler düşmez ise ve bu hep hor görünen ve siyasetin ana malzemesi olan kesimin içi rahatlatılmaz ise bu dert bitmez.
Evet bende inanıyorum.
Dahası açık açık söylüyorum.
2022 baharından itibaren Türkiye’de başta ekonomide yeni Türk modeli tutacak.
O zaman bu ülke uçacak.
Haaaa tutmaz diyenlere “ o zaman hep birlikte batacağız”
Ama gelin şu etiket işini biraz ciddi tutun.
Göstermelik kontroller sadece şov amaçlıdır.
Bir dönem patates soğan baskınları nasıl tutmadı ise geçen hafta yapılan market etiket kontrolleri de böyle fos çıkar.
Vatandaş ekmeğine katığa bakar.
O da şimdilik hiç ümit verici değil.