Günümüzde bir bakan iki bakan derken dört bakanın bir araya gelerek kafa patlattıkları ve son olarak da topu Sayın Cumhurbaşkanımızın kucağına koydukları EV SAPİBİ-KİRACI mevzuunda akan sulan durulur mu?
Orasını bilemem.
Ama geldiğimiz noktadan sonra bu işler nereye gider, sert dalgalanır hangi duvarlara vurur bilemem.
Bildiklerimi ise söylemem, yazamam, konuşamam.  
Artık günümüz üç maymunu oynamak günü değil dört maymunu oynamama günü.
O zaman izninizle bu sıkıntılı dönemeçte topu çevirmeye başlayalım.
………………
Günümüzün moda ifadesi ile konut anam babam bizim ev dediğimiz bir çatılı iki göz odalı dünyalık için birkaç güzel sözü paylaşalım. 
“Ev, kalbin olduğu yerdir.”
“Elim dar olacağına evim dar olsun”
“Evin dışı tabiata, içi insana göredir.”
“İnsanı insan yapan, evdir.”
“Evin kıymeti, ancak akşam olunca anlaşılır”
“Ev, içine kralın bile giremeyeceği bir kaledir.”
“Misafir gelmeyen evler, yıkılsa daha iyi.”
“Yuva, insanın zindanı değil, sarayı olmalıdır”
“Ev huzuru olmayan dünya cehennemindedir”
“Ev insanın zindanı değil, sarayı olmalıdır.”
“Ev, vardığın yer değil, her yer kararırken ışığı bulduğun yerdir.”
………………..
İster dünyalık kafanızı sokabileceğiniz bir yer olsun isterseniz bir değil onlarca olup günümüzde en temiz ticaret yapıp para kazanabileceğiniz bir gereç olsun.
Türkiye 80 li yıllardan sonra yeniden hayat pahalılığı, enflasyon denilen canavarla tanışırken belli bir kuşak o eski günlerdi acı hatıraları ile anmanın yeni kuşak ise anlatılsa da yaşanmadan anlaşılamayacak bir korkunç gerçekle yüz yüze.
İnsanlar karpuz kavun, peynir süt et, çocuk bezi deterjan hesabı yaparken ev ve ev sahibi olma gerçeği ile karşılaştığı zaman işin ne kadar ürkütücü olduğunu daha iyi anlayabiliyor.
Domates salatalıktan patates soğana önlenemeyen hayat pahalılığı dolayısıyla elle tutulur göz görülür her şeye bulaşıyor.
Bir ev yapımı için çimentosundan küreğine rakamlar geçen yıla göre üç beş hatta on beş katlanırken ortak payda da karşımıza uçuk fiyatlar çıkıveriyor.
……………
Parası olan için hiçbir şey değişmiyor.
Hatta parası olan kesim için dükkan daire ofis rakamları ne kadar çok artarsa sonunda kazanılacak para o kadar büyüyor.
Rahmetli Özal döneminde oluşan orta gelir günümüzde dibe inerken alt ve üst kesim insanımız arasındaki ev sahibi olma mücadelesi bir anda ev sahibi-kiracı sorunu olarak yeni bir sorun oyuncağımıza dönüşmüş durumda.
Adı ne olursa olsun.
Kiminle nerede olursa olsun.
Sonuçta Dünyanın her yerinde her zaman geçerli olan kural parası olan sermaye denilen güç hep haklı ve kazanır.
Ancak İstanbul’da bir kiracının bu büyük zaferlerde yeni açtığı deliği sizlerle paylaşmak isterim.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Anadolu’dan bir iş adamı İstanbul’dan 4 milyon 600 bin TL ye bir ev almak için ev sahibi ile anlaşır.
Ancak iş adamının ev sahibinden bir isteği vardır.
Aldığım evin içinde kıracı filan olmayacak.  
Evini satmak için sabırsızlanan ev sahibi durumu kiracısına iletir.
Kiracının çıkması mümkün değildir.
Çünkü elinde tapu gibi sözleşmesi vardır.
Evini bir an önce satmak isteyen ev sahibi kiracısı için olmadık taklaları atar, araya aracılar sokar ama kiracı çıkmam da çıkmam der. 
Kiracı haklıdır.
Üstelik de son derece akıllıdır.
Ev sahibinin bu ısrarcı tutumu karşısında kiracı 100 bin TL verin çıkayım der.
Ev sahibinin aklı bu işe yatar ama 100 bin TL yi de vermek ister.
Bir anda kiracı alacaklı ev sahibi karşı tarafa geçmiş olur.
Bu pek duyulmadık pazarlığın sonucun da ne mi olur?
Kiracı 50 bin TL yi peşin olarak alın ve evi boşaltma kararı alır.
Bakın ne güzel işte.
Akıllı kiracı ev sahibinden günümüzde 50 bin TL gibi bir rakamı kazanmış olur.
Demek ki akıl, akıldan üstün dedikleri budur. 
Ve büyük sermaye güçsüz elinize rağmen böyle delinir.
……………
Neyse gelelim biz günümüze
4 Bakanın devreye girdiği ve son kararı da Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklayacağı konutta ki kriz sizce çözülür mü?
Kızmayın ama asgari ücretten memur ve emekliye yapılacak zamlara rağmen bu sorun bundan sonra da giderek büyüyecek diye tahmin ediyorum.
İnşallah yanılırız diyelim.
Ve haftaya buluşmak ümidi ile hoşça kalın.