Kendi kıtasında asla savaşmayan bir Amerika var.
İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde kendisini “Süper Güç” ilan eden, sözde “hür dünyanın öncüsü” ABD…
Dünyadaki tüm sorunları üstlenip, “barışın da sadece kendi elinde olduğunu” dünyaya dikte eden…
Güya “Barış götürüyorum” derken, terörizmi tetikleyen “Süper Güç” Amerika.
İstilacı, yağmacı ve yalancı!
Birtakım uydurmasyon ideolojilerin tohumlarını, işgal ettiği ülkelerin topraklarına serptikten sonra…
Vaktiyle kendi oluşturduğu artık kök salmış problemlerle sanki “ciddi savaş veriyormuş gibi” yaparak kendisini “kahraman” ilan eden ABD…
“Her şeyin sahibi” Amerika!
PUTİN, ABD İÇİN NEDEN “TEHDİT?”
Bir defa, Rusya “Süper Güç” olmak için en büyük aday…
Rusya’nın birçok politikası, Amerika’nınkine benziyor.
İstilacı ve yayılmacı!
Rusya’nın da nükleer silahları var…
Üstelik ABD’den biraz daha fazla!
Amerika, ne yapmaya çalıştı bugüne kadar?
ABD, Rusya’yı bugüne kadar hep domine etmeye çalıştı.
PUTİN, NE DEMİŞTİ?
Rusya’nın NATO’ya girip girmeme meselesi, zamanında “milyon defa” masaya yatırıldı.
Putin, bu konuda ünlü yönetmen Oliver Stone’a verdiği röportajda (2015) aynen şöyle diyordu:
“Bir ülkenin NATO üyesi olduktan sonra Amerika’nın baskılarına dayanması çok zor…
Aniden bu ülkelere silah yerleştirebilirler.
Yani, yeni askeri üsler ve yeni silahlı saldırı sistemleri…
Bizim de buna karşı önlemlerimizi almamız gerekiyor.
Füze sistemlerimizi bizi tehdit eden kurumlara çevirmeliyiz…”
RUSYA, NATO’NUN GENİŞLEMESİNE NEDEN TEPKİLİ?
Putin, bu soruya verdiği cevapta da “ABD ile hiç bir zaman müttefik olmadıklarını” gayet net bir şekilde anlatıyor:
“NATO’da kararların nasıl alındığı hususu, bizi çok kaygılandırıyor…
Orada nasıl karar aldıklarını biliyorum.”
KIRILMA ANI
Rusya lideri; Bill Clinton döneminde ABD ile Washington’daki temaslarında NATO’ya üyelikleri konusundaki kararlılığını (olumsuz kanaatini) netleştirmiş görünüyor.
Film yönetmeni Oliver Stone’a, Bill Clinton ile yaptığı o görüşmeden şöyle bahsediyor:
“Ona, Rusya’nın NATO’ya katılmasını düşünebiliriz, demiştim…
Clinton da ‘Neden olmasın’ demişti.
Ama baktım Amerikan heyeti çok gergindi.”
Putin’e göre: “Rusya’nın NATO’ya katılma ihtimalinden oldukça endişelenen ABD’nin kaygısının altında” şu var:
--Rusya’nın NATO’ya dâhil olması halinde oy hakları olacak…
--ABD’ye hiç bir zaman boyun eğmeye niyeti olmayan Rusya’nın; manipülasyonlara asla göz yummayacağını, izin vermeyeceğini çok iyi biliyorlar.
KISSADAN HİSSE
Haliyle, bu kadar net konuşan bir adam, ABD’nin işine gelmiyor.
PUTİN’DE KENDİSİNİ GÖRÜYOR
Amerika’nın Rusya’ya karşı korkusu buram buram yayılıyor…
Putin’in Ukrayna’ya askeri müdahalesini “Barbarlık” olarak nitelendiriyorlar.
“Masum çocukların, yaşlıların öldürülmesini, hastanelere füzeler ile saldırılmasını hoş karşılayamayız” diyorlar.
İnsan, “başkasında kendisini gördüğünde daha rahat eleştirip, vicdanını böylelikle rahatlatabilen” bir varlık…
Biden da, Putin’in politikalarında kendisini izliyor olabilir!
AYAKTA UYUYOR
“Putin’in Ukrayna’ya saldırısının on yıllarca sürebileceğinden” endişelenen Joe Biden…
“Bu savaşta uyanık olmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Bunu diyen, Biden…
Geçenlerde, nükleer enerjili USS Delaware denizaltısı için katıldığı törende…
-Asker selamı verirken, uyukladı!
DEMOKRASİ DERSİ VERENE BAKIN HELE!
Hedeflerinin Rus halkı olmadığını söyledi ve aynen şöyle dedi: “Tanrı aşkına, bu adam iktidarda kalmamalı!”
ABD Başkanı Biden, her daim demokrasiden dem vururken…
-Rusya’daki seçmenlerin iradesini hiçe sayan bu sözleri, nasıl sarf edebiliyor?
-Gerçekten, anlamak mümkün değil!
UYKUCU CO!
Bu Joe Biden “her zaman uyanık olmaktan söz ediyor” ya…
Eski Başkan Trump, 2020 seçim kampanyası sırasında Joe Biden için “Sleepy Joe” yani “Uykucu Co” demişti ve Biden’a “doping tedavisi” görmesi tavsiyesinde bulunmuştu.
O günlerden bugünleri gören 2024’ün iddialı başkan adayı Trump, “yeniden başkan olmak için” hayli hevesli...
Hepimizin bildiği bu “tekerrür” isteği, ilginç bir şekilde -gitgide- Amerikan halkında da yerleşiyor.
Mart ayında yapılan bir ankete göz atalım…
-ABD genelinden 1990 seçmene soruyorlar:
“Efendim, bir sonraki başkanımız kim olsun?”
Fazla seçenekleri bulunmayan yaklaşık iki bin Amerikan vatandaşı, bakıyorlar ki:
“Biden, tepeden tırnağa bir hayal kırıklığı!”
Şu an için başka bir aday da bulamayınca, Yüzde 47’lik bir oranla “Donald Trump” diyorlar.
Anlaşılan…
Amerikan halkının yüreği Trump’ta kalmış…
Ne olacaktı, ya!
Beyaz Saray’da hemen her ağzını açtığında “çam üzerine çam deviren” bir ABD Başkanı oturuyor.
SERİYE BAĞLADI
İhtiyar Başkan Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’ten “First Lady” diye bahsetmişti, örneğin…
Tabi, Kamala’ya, Biden tarafından verilen ilk unvan değildi, bu…
Daha önce de hatırlarsanız kendi başkanlığını unutup Kamala’ya “Başkan” diye hitap etmişti.
Hem de tam dört kez!
-Hangi birini sayalım…
“First Lady” Jill Biden’ı da “Obama’nın Yardımcısı yapmıştı!”
Eski Başkan Obama’nın Yardımcısı kendisi idi, oysa…
Daha evvel, konuşurken defalarca sözlerini unuttu, yani saçmaladı.
Zaten, Biden hala daha 2020 yılında yaşıyor:
-Geçtiğimiz Ocak ayında verdiği bir brifingde “2020’de umutlanmak için çok neden var” demişti!
LAF-Ü GÜZAF (BOŞ SÖZ)
Joe Biden, başkanlık koltuğuna oturduğunda “ABD geri dönüyor, diplomasi geri dönüyor” diyordu.
Ne oldu? ABD’nin karizmasında çizilmedik yer kalmadı!
“Süper Güç” ABD’nin; çelişkiler yumağında debelenen, ayakta durmaktan aciz, bunama sorunu gittikçe ilerleyen bir başkanı var.