Kurduğu Cumhuriyetin bireyleri, CHP’ye sahip çıkmadı.
CHP adına düşünen aydınlar, halkı kendilerinden uzaklaştıran nedenleri irdelemek, CHP’yi halka yaklaştırmak yerine, diyalog geliştirmedikleri halka öfke duymayı tercih ettiler.
Halk, kendisini anlamak yerine, değişmez bir motto dayatan CHP’nin doğrularına bile sırt çevirerek tepki verdi.
CHP lehine en uygun konjonktür zamanlarında bile, gözünü kapattı, kulağına mil çekti, ağzına mühür vurdu.
“Göbek kaşıyanlar” olarak kodladıkları, “Bidon kafalı” diyecek kadar aşağıladıkları kesimleri, CHP’den aday yapacak kadar çaresiz kaldılar.
CHP’yi bu paradoksal çıkmaza sokan ateşleyici negatif güçlerin başını, CHP’li yazar ve aydınlar çekti.
Son örneği Pınar Kür…
Bir TV programında, “Başörtüsü gericilik. Playboy dergisine soyunanla, başörtülü kadının farkı yok!” gibi, neresinden baksanız ucube sözleri, gözlerinin içi gülerek söyledi.
Ne bu şimdi?
İnsan haklarını delik deşik etmenin neresi aydınlık?
Halkı aşağılayarak, yükseleceğini düşünen bir zihin yapısı, iteklediği kesimlerden nasıl saygı bekler?
Bir rahibeye duyulan saygı, başörtülü kızlardan neden esirgenir acaba?
Bu ağır patolojik durumu, şöhret örtebilir mi?
Başkalarının mahrem alanlarına tecavüz etmekten alınan lezzeti, şeref duygunuzun hangi kompartımanına sığdırıyorsunuz?
Aydın haysiyeti, haysiyetsiz sözleri söyleme lüksüne sahip olabilir mi?
Pınar Kür’ün, sönmeye yüz tutmuş şöhretini, başörtüsü üzerinden yeniden alevlendirme çabasına, sol entelektüellerin söyleyecek tek bir sözü yok mu?
Sanırım yok.
Milletin var ama!
Ne komiksin dünya!
Mısır’da darbe yapan cunta, 528 İhvan üyesine idam kararı verdi.
Türkiye dışında, ne Avrupa, ne de İslam dünyasından, tok bir itiraz gelmedi.
Twitter ve Youtube için harekete geçen dinamiklerin neredeyse hiç biri, 528 kişinin hayatı için insani bir duruş göstermedi.
İdeolog olmak için, insanlıktan çıkma şartı var sanki.
Oysa insan olmak için, vicdan yeterli.
Omuzunda rütbe olan insanlar darbe yapıyor, Avrupa, “Bu bir darbedir.” diyemiyor.
528 kişi idama mahkûm oluyor, İslam dünyası, “Bu bir cinayettir.” diye ayağa kalkamıyor.
Evrensel ahlak kurallarından vazgeçtim.
Asgari ahlak kuralları da çöpe atıldıysa, yıkılsın gitsin bu dünya.
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…