Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Doğan, sedef nedeniyle tedavi planlanan hastalara, hangi tedavi seviyesinde olursa olsun psikolojik destek verilmesi gerektiğini belirterek, bunun, hastaların gereksinim duyduğu ilaç dozunun azalmasına veya hastaların daha hızlı iyileşmesine önemli katkı sağladığını belirtti.
Sedef hastalığının tutulum şiddetine göre fiziksel kısıtlılıklara yol açmasının yanı sıra kişide "damgalanma", "reddedilme", "çekiciliğin azalması korkusu", "işe girişlerde, terfilerde sorun yaşama çekinceleri" gibi birçok soruna neden olduğunu kaydeden Doğan, önceden sadece deri hastalığı olarak nitelendirilen sedefin, artık sistemik bir hastalık olarak kabul edildiğine ve tedavisinde psikolojik desteğin büyük önem taşıdığına işaret etti.
Sedef nedeniyle tedavi planlanan hastalara, hangi tedavi seviyesinde olursa olsun psikolojik destek verilmesi gerektiğinin altını çizen Doğan,"Bu destek, hastaların gereksinim duyduğu ilaç dozunun azalmasına ya da hastaların daha hızlı iyileşmesine önemli katkı sağlıyor. Depresyon ve anksiyete, sedef hastalarının çoğuna eşlik eden sorunlardır ve bunların en büyük nedenlerinden biri de kaşıntıdır. Bu tür psikolojik sorunların tedavisi aynı zamanda dermatolojik tedavi sonuçlarını da pozitif olarak etkiliyor. Hastaların psikolojik olarak da iyi durumda olmalarını sağlamak, sedef hastalığı tedavisinin olmazsa olmazlarından biridir. Sedef hastaları, genellikle, çeşitli nedenlerle bir psikiyatriste gitmek istemiyor. Bu durumda hastalara ilk desteği, gerek psikoterapik yaklaşım gerekse ilaç tedavileri ile biz dermatologlar vermekteyiz. Hastalığın tedavisinin en iyi şekilde devam etmesi açısından, gerekli durumlarda bir psikiyatrist tarafından muayene ve tedavi olmaları konusunda hastayı ikna ederek yönlendirmek de çok önemlidir."diye konuştu.
Prof. Dr. Bilal Doğan, birçok eğitim veya üniversite hastanesinde sedef hastalığının tedavisi ve takibiyle özel ilgilenen bölümler bulunduğunu ve buralarda hastaların kayıtlarının düzenli tutulduğunu hatırlattı.
Sedef hastalığının yönetiminde en önemli konuyu, "hastanın güvenini kazanmak" şeklinde açıklayan Doğan, "Hasta doktoruna güvendiğinde, dermatoloğu tarafından planlanan tedavi ve takiplere gönüllü olarak sadık kalıyor. Bir tedavinin etkili olup olmadığı hakkında karar verebilmek için de ilacın belli bir süre kullanılması gerekmektedir. İlacın bu süreden önce bırakılmaması gerekliliği konusunda hastanın bilgilendirilmesi oldukça önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Yaz aylarında güneşin etkisiyle artabilecek kaşıntı hissinin azaltılması için kaybedilen suyun yerine konulması gerektiğine dikkati çeken Doğan, hastalar için "su tüketimini artırmaları", "nemlendirici kullanmaları", "deride kızarıklık oluşturmayacak şekilde, dermatolog önerisi doğrultusunda, belirli sürelerle güneşlenmeleri" önerilerini sıraladı.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...