E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Bahçeli'den 'Çakıcı' açıklaması 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı için Erdoğan'dan bir talepte bulunmadığını söylerken cumhurbaşkanının affetme yetkisini hatırlattı ve "Bende olsa şimdiye kullanmıştım" dedi.

24.05.2018 - 12:23
Bahçeli den  Çakıcı  açıklaması


MHP’yi izleyen gazetecilere dün akşam iftarda bir araya gelen Bahçeli, organize suç örgütü lideri Çakıcı ile ilgili şunları söyledi:

Ben hastaneyi ziyaret ettim. Uzun yıllardır cezaevinde bulunan bir arkadaşımız hastalandığı için Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’ne alınmış. Duyar duymaz ziyaretine gittim. Değişik cezaevlerinde ağır şartlarda mahkumiyet hayatı olan bir şahsiyet. Hastalığını ciddiye almak ve gerekli tedbirleri geliştirmek lazım. Orada doktor arkadaşlardan aldığım bilgiye göre elden gelen gayret gösteriliyor ama hastalığın ciddi olduğu ifade ediliyor. Dikkate almak lazım. Selahattin Demirtaş kadar suçlu değil. Beş tane siyasi parti kuyruk oldu, dışarı çıkarmak için gayret gösteriyorlar. Yani onlar tartışılmıyor da Alaaddin Bey niye tartışılıyor? Biz Alaaddin Bey ile beraber kader kurbanlarını da gündeme getiriyoruz. Alaaddin Beyin bir yönüyle vatan millet için verdiği mücadeleler var. Bilen bilir. Devleti yönetenler de bilir başkaları da bilir. Şimdi devlete ihanet edenleri adaylık için cezaevinden alacaksın, rahatsızlığı nedeniyle önemli sıkıntılar çekmeye başlamış bir şahsı cezaevinde mahkum tutacaksın… Bunu hiç dikkate almadan mafya diyeceksin. Nerede diğer mafyalar? Bu konular üzerinde samimi ve dürüst olmak lazım.

'ERDOĞAN'DAN TALEPTE BULUNMADIM'

Cumhurbaşkanından bugüne kadar ben herhangi bir talepte bulunmadım. Yetkisini kullanma iradesi kendisindedir. Bu yetkiyi hatırlatmaya da gerek yok. Ama cezaevinde ağır şartlarda bulunan ve uzun yıllar cezaevinde zulüm görmüş veya çile çekmiş bir kişiyi dikkate alacak bir insani yaklaşımın da olması lazım. Biz kimseye ‘Şunu şöyle yapın’ demeyiz. Cumhurbaşkanın yetkisi var. Yetki bende olsa şimdiye kullanmıştım. Bunu da söylüyorum. Tespih hediye ettim. Tespih cezaevinde iyi çekilir (gülüyor). Benim ülküdaşım o.

HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU: DİKKATLİ OLUN NE OLACAĞI BELLİ OLMAZ

2000 yılının Aralık, 2001 yılının Ocak ayında ‘F tipi cezaevine gitmeyiz’ gerekçesine dayalı bir cezaevi ayaklanması oldu. Ve çok sayıda insan hayatını kaybetti. Bazı konularda biz de bunlardan ders çıkararak erken uyarı yapıyoruz. ‘Dikkatli olun, yarın ne olacağı belli olmaz’ diyoruz. Hayata Dönüş Operasyonu… Çok korkunç rakamlar var bunların içinde. Az insan hayatını kaybetmedi. Böyle bir ortam içinde nelerin olup bittiğini görmek lazım. Bu ve buna benzer konular üzerinde düşündüğünüz zaman bir uyarıda bulunmak vatani bir görevdir. Kabul edilir, edilmez.

'BİRİLERİNİN TAHRİKİYLE OLAYLAR BAŞLARSA?'

İngiltere’ye giderken Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bizim gündemimizde yok’ dedi. Olabilir. AKP’nin gündeminde böyle bir konu olmayabilir ama ben ayrı bir tüzel kişiliğim. Bir siyasi kimlik taşıyan parti olarak ülkenin sorunlarını dikkate alarak, bazı konuları düşünmek ve kamuoyu ile paylaşmak benim görevimdir. Bununla ilgili olarak çok değişik rakamlar var. 265 bin tutuklu var. Bunların içinde 38 bini terör, diğerleri beş altı suç unsurunda yoğunlaşmış kitleler. Biz tedbir alın diyoruz. Bu insanlar yarın birilerinin tahriki ile birtakım olaylara sebebiyet verirlerse, birçok olay da birbirlerini tamamlayarak, zincirleme gelişirse Türkiye ne hale gelir? Türkiye’nin batmasını isteyen insanlar bu yangından bu felaketten memnun kalır. Türkiye’de istikrar olsun, evlatlarımız paramparça olmasın düşüncesinde olan insanlar da bu tedbirlerin alınmasını ister. Bu tedbirleri almak hangi yönde olacaksa onu yapsınlar ama biz bir konuda dikkat çekiyoruz. Bayrampaşa Cezaevi’nin fotoğraflarını bulun. Orada yangınlar, kendi kendini yakanlar hep örgüt diliyle konuşmanın sonucunda olan şeyler. Şimdi de aynı şeyler olsa ne olur. Affedilmesi mümkün olmayanların dışındakiler düşünülebilir mi? Eğer düşünülürse bazı adımlar atmak lazım. Efendim atmazsanız? O zaman birileri bir adım attığında Türkiye onunla meşgul olur. Ne yapacaksınız: Bir tedbir alacaksınız. Ya düzenleyeceksin…

'ULUCANLAR'DA BAŞLAYAN OLAY, 20 CEZAEVİNE YAYILDI'

 İçeriden gelen bilgiler çerçevesinde söylüyorum, yakınları ziyaret ediyor. Diyorlar ki, ‘Sayın Genel Başkanım sıkışıklıktan üç kişi bir yatakta yatıyor, sekiz saat. İkinci sekiz saatte bir başka üç kişi, üçüncü sekiz saatte bir başka üç kişi.’ Böyle bir cezaevi hayatında bir tanesi battaniye yaksa, bir tanesi ranzayı kırsa bir diğeri iki gardiyanı tutsa… Orada bizim elimizdeki telefonlardan daha iyi iletişim var. Cezaevinde telefon kullanıyorlar mı bilmiyorum ama iletişim ağı açısından cezaevlerinde eski güvercinler uçuyormuş gibi. Birden uçar! Bayrampaşa’da Ankara Ulucanlar’da başlayan bir olay 20 cezaevine birden yayıldı. Bunu incelemek lazım. Biz bunlardan uyararak yola çıkıyoruz. Meclis de kapandı ama başka bir çare bulmak lazım.

Cumhuriyet'ten Selda Güneysu'nun aktardığına göre Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) bağımsızlığıyla ilgili olarak da şunları söyledi:

Merkez Bankası’nın (MB) görevi var. Faizleri kontrol altına alıp fiyat istikrarını sağlamakla görevli. İkinci bir görevi yok Merkez Bankası’nın. Ama MB bağımsız mı olacak, olmayacak mı bunlar tartışılıyor. Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamakla görevli. Sağlamadığı taktirde diğer unsurların hepsi bütün sektörler itibariyle sallanır. Bunun bağımsızlığı olur mu? Türkiye’de fiyat istikrarını sağlamayacaksın ama adı bağımsız olacak. Böyle şey olmaz. MB bağımsız bir kurum olarak çalışır, öncelikli tedbirlerini alır ve Türkiye’de fiyat istikrarını sağlayarak enflasyonun tırmanışını önler, istikrarlı bir yapı ortaya koyarsa bu onun görevidir. Buna da siyasiler kendi çıkarları için aşırı derece müdahalede ederlerse yazık ederler.

Bahçeli'nin açıklamalarının devamı şöyle:

Siyasi yönden düşünülmüş olan kaos ve krizleri kuvvetlendirecek olan tek bir unsur vardır o da ekonomik kriz ve kaostur. Yani siyaseti karmakarışık hale getirmişseniz, ekonomiyi çok sağlıklı tuttuğunuz taktirde o siyasi amaçlarda netice alamazsınız. Ekonomik yönden de bir darboğaza ülkeyi sokmak gayreti içerisinde olursunuz. Merkez Bankası’nın bu akşam (dün) aldığı kararları tam anlamıyla yorumlayacak durumda değiliz. Yalnız yaşadıklarımız var. 2000 yılında birtakım olaylar yavaş yavaş gelişti… 21 Nisan’da bu ülke neden bir ekonomik krize girdi? Bu ekonomik kriz çok süratle nasıl tırmandı? Faizler nasıl birden yükseldi. Gecelik faiz 4 bin ile 7 bin arasında oynadı. Ama arkasından siyasi hedeflerin ne şekilde hayata geçirildiği de hep beraber görüldü. Bazı yorumcular var: Bir tarafta Türkiye’de yüzde 7 kalkınmayı görüyor ve kabul ediyor ama diğer taraftan ‘Ekonomi felaketin içerisine girdi’ diyor. Yüzde 70 yüzde, 80 yüksek faizlerle hayatını devam ettiren bir Türkiye ekonomisinin yüzde 13 ile yüzde 7 ile batacağı iddia ediliyor… Bunların hepsiyle de bir güvensizlik, istikrarsız yaratılmak isteniyor.

'TÜRKİYE'Yİ ÇÖKÜNTÜDEN KURTARMAMIZ LAZIM'

2000, 2001’li yıllarda bu durumları yaşarken ısrarla söylenen bir şey vardı. Efendim ‘Bunu piyasa satın almaz.’ Erdal Sağlam isimli bir köşe yazarı vardı, çok sık kullanırdı. Piyasa dediğin İstanbul’da yüz büyük işletme veya holding. Hepsinin Menkul Kıymetler Borsası’ndaki hisse senedi hareketliliği çok cuzi. Bunu satın alsa ne olur, almasa ne olur? Şimdi yine böyle bir küresel olgu Türkiye’de ekonomik yönden de sıkıntı yaratmayı amaçlamış görünüyor bana göre. Türkiye’de madem ki siyasi yönden bir istikrara ihtiyaç var, temel hak ve özgürlüklerin yeniden güçlendirilmesini istiyorsunuz o zaman ekonomik krizi büyük bir oranda aşabilecek birlikteliği sağlayıp Türkiye’yi bu yönüyle bir çöküntüden kurtarmamız lazım. Bu çok önemlidir.

2001 HATIRLATMASI

Türkiye’de ekonomik kriz sadece iktidarı, iktidara destek verenleri, bazı STK’ları boğacak, diğerleri yaşayacak! Böyle şey olur mu? Çöküntü çöküntüdür. Çöküntünün altında kalan da çok zor durumlara düşer. Yurtdışına jurnallerseniz; birtakım çevreler hala Türkiye üzerinde oyunlar oynar bozgunculuk yapmaya çalışır. Türkiye’ye gelecek olan birtakım sermaye hareketlerini durdurup, geciktirmek gibi oyunlarla bir siyaseti neticelendireceklerini zannediyorlarsa o kimseye yar olmuyor. 2001 yılındaki siyasi olayları o zaman hükümette olmamız sebebiyle yaşadık.

ECEVİT HATIRLATMASI: ANAYASA ÇOK BÜYÜK DEĞİL, ATSA NE OLUR ATMASA NE OLUR?

Zaten o bir yerden başlar. Durup dururken Bülent Ecevit gibi çok değerli bir siyasi şahsiyeti Türkiye’de ne hale getirdiler, 2001 yılında. Bunu anlamak lazım. 136 milletvekili ile temsil edilen Ecevit’i desteklemek güçlendirmek gerekirken 62- 60 oranında bölüp, üç de bağımsız bırakmanın anlamı var mıydı? Nerede bunu yapanlar? Bütün bunların hepsini birlikte düşündüğümüz zaman sonuç alabiliriz. Birbirlerine Anayasa attıkları için denildi. Anayasayı kim kime, ne kadar atarsa atsın kriz yaşanmadı da ille 2001 yılında atılan bir Anayasa yüzünden mi yaşandı? Çok büyük değil küçük bir Anayasa. Atsa ne olur atmasa ne olur. Fırtınalar koptu. Bunları yaşadık, biliyoruz. Dikkat etmek lazım. Bir şekliyle mevcut iktidarı, onun genel başkanı ve cumhurbaşkanı olan Sayın Tayyip Erdoğan’a husumeti geliştirme noktasında bir çaba var. Bu çabanın değişik unsurları falan da olabilir ama netice itibariyle gele gele ekonomik duruma geldiler. Bu akşam özellikle kamuoyu araştırmacılarını yorumlarını dinleyin artık. “Ekonomi dibe battı, şöyle oldu böyle oldu”… Ama batarsak hep beraber batarız. Siyaseti hemen ikame ediyorsunuz, 87 parti kurma noktasına kadar geliyorsunuz da, ekonomi çöktükten sonra ona ne yapacağız. Dükkanlar yavaş yavaş bazı yerlerde kapanıyor. Bunlar işarettir. Bu işareti fark etmek lazım.

YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Misafir 25 Mayıs 2018 Cuma 00:53

Alâettin Çakıcı'yı kollaması BAHÇELİnin sonunu getirecek, çünkü onu affetme yetkisi olana Çakıcı ASLA boyun eğmedi, boyun eğmeyecek. Hattâ Çakıcı'nın "O"na yazdığı mektupları okursanız, ne kadar mert ve sert olduğunu görürsünüz, Karşısındaki "biri" o mektuplardaki ifadeleri asla unutmaz, onu affetmez.

Yorumu oyla      18      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Cumhurbaşkanlığından 'bedelli askerlik' açıklaması
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, şu an gündemlerinde bedelli askerlik ...
TRT, ikinci kez İnce'ye 'yakalandı'
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, dün ...
Dışişleri'nden Yunanistan'a iltica tepkisi
Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'da Danıştay Mahkemesi'nin 15 Temmuz 2016 ...
 
Erdoğan’ın yeni planı: Küçük kabine
Türkiye 24 Haziran’da gerçekleştirilecek 27’inci dönem milletvekili seçimleri ...
CHP'de 'yumruklu kavga' iddiası
CHP'de iki genel başkan yardımcısı Bülent Tezcan ve Tuncay Özkan arasında ...
Adana'da merkezli 13 ilde FETÖ operasyonu
Adana merkezli 13 ilde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na ...
 
AB'den Türkiye'ye 2 milyar euro
Avrupa Birliği (AB) mülteci anlaşması kapsamında Türkiye'ye üç milyar ...
MHP'li Aycan: Erdoğan, ekonomiye müdahale etmese iyi olur
MHP Genel Başkan Yardımcısı Sefer Aycan, "Sayın Cumhurbaşkanını eleştirmek ...
TSK'da 'FETÖ' operasyonu
İzmir merkezli 4 ilde FETÖ'nün TSK'daki kripto yapılanmasına yönelik operasyonda, ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
şampiyonlar Ligi
Torku Konyaspor
AB
DEAŞ
Kızılyıldız
İstihdam
Brezilya
telefon
Katar