E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Zahide Guliyeva

DÜNYALARINI VERİN ÇOCUKLARA
22 Kasım 2024 Cuma

Kazakistanlı bir arkadaşım var,  arkadaş demek çok sıradan bir tanım olur.  Manevi kardeşim,  kızkardeşim demem zannederim daha doğru olacak.

İstanbul’da yaşadığı sırada sık sık evine konuk oluyordum  ve hayatlarına da tabii…
Onun üç çocuğu olduğu sırada,  benim hiç çocuğum yoktu.  Öyle ki anneliği ondan öğrendim desem az söylemiş olurum. 
Sürekli etrafında,  bacaklarına sarılan çocuklarına sevgiyle davranan arkadaşım anneliği tarif ediyordu;
Annelik nasıl bir şey İndira?
“Çok yoruluyorsun ama çok mutlusun”
Öyle çok düşünmüştüm ki bu duyguyu,  nasıldı acaba çok yorulmak ama çok mutlu olmak ?
Bu soru sarmışken ruhumu…
Başka bir gün evlerine gittiğimde,  üç yaşındaki kızı , oyuncakları boylu boyunca dizmiş oynuyordu.  Öyle ki banyodan başlıyor sıra,  salonun ortasına kadar .
Geçiyorlar ama asla basmıyorlar.
Bir şeyler taşıyorlar ama asla çarpmıyorlar.
Engelliyor ama asla kaldır şunları diye bağırmıyorlar.
Bunu da kazıdım ruhuma…
Başka bir gün hep beraber mantı yaptık. Hamuru benden daha iyi şekillendirdiler diyebilirim. 
Bir gün de çay ile suyu, bisküvi ve  bir sürü karmakarışık yiyeceği , içeceği karıştırarak bana çay yapmaz mı küçük hanım, ikram etti güzel çayını,  yok canım içmeyeyim diyemedim çünkü baktım ki anacığı  gayet içiyor.   Neden içiyorsun?   “Çünkü içersem zehirlemez ama içmezsem zehirlenir. ‘’
Başka bir gün ise  beni yeniden şaşırttılar.
Arkadaşım namaz kılıyor biz ise yakalamaç oynuyoruz.  Küçük kız birden mıh gibi durdu!  
 Sizce neden? 
Annesi namaz kılarken önünden geçmiyor.
Yaş üç…

Kendi alanına saygı görüyor,  başkalarının alanına saygı gösteriyor. 

Onla bana rastladıkları için kendilerini çok şanslı sayıyorlar oysa ki benim  hayatta ki en aziz hocam o oldu.
Anneliği öğretti bana. Minnettarım ! minnettarım !  minnettarım!
Şimdilerde   ise  instagram var.  Herkes seviyor çocuğunu kameralar önünde,  her çocuğun kendi alanı , odası var.  Her çocuk mutfakta şef. 
Oysa öyle mi gerçekten?

Kameralar kapanınca öyle mi mesela?  Ya da ön hazırlığında verilen direktifler,  hata yaparsa yiyeceği zılgıtlar  ve video yüklenir yüklenmez sessizliğe terk edilmeler yok mu mesela? 
Bu kişisel alana saygı mıdır ya da kişiliklerine?
Zannediyoruz ki yaşadığımız evler sadece biz büyüklerin oysa yeni doğan bebeğin de evi orası.
Sizin  pembe pembe döşediğiniz odayı beğenmeyip,  koynunuzda uyumak isteyecek kadar kararlı mesela. 

Başkalarına show olsun diye yemek yaptırdığınız çocuğunuz o yemeği ağzına koymayacak kadar hakim aslında sevdiği tadın  ne olduğuna.
Kısacası aslında öylesine gösterilen sevgiden de haberdarlar öylesine verilen saygıdan da.
Farkındalar dostlar neler yaptığımızın farkındalar.
Yo yoo!

Oyuncakları oradan oraya saçabilirler değil dediğim  ama koymuşsa bir kenara kaldırmayın oradan.
Ya da saçma sapan bir perde istiyorsa size göre,  karışmayın dünyasına,  hayaller onun sonuçta. 
Televizyonda bir şey izlerken kumandayı  aniden elinden alıp,  kovmayın odasına,  izin alın mesela.
Sofraya gel derken,   mecbur bırakmak yerine  beraber hareket etmeyi öğretin.
Kıyafet seçerken,  üşümeyeceği ve terlemeyeceği şekilde seçimlerine müdahale etmeyin.
Bazen onun istediği yemekleri  beraberce  pişirin.  Dökerse temizlesin ama azar işitmesin.
Ödevlerini yapmazsa  psikoloğun yolunu tutmayın ya da kulaklarından çivilemeyin.  Psikoloğu da siz olun ayrıca..

Mobilya alırken onların da fikrini alın,  aldığınız mobilyaları eskitmelerine bozulmayın.
Ona saygı gösterin   ve saygının sevgi kadar önemli olduğunu seve seve öğretin.
Kendisini yerlere ata ata istediği şeylerde aman terbiye edeyim diye inat etmeyin ya da hangisini istiyorsan istediğin kadar alabilirsin diye yanlış sınırlar çizmeyin.
Arkadaşlarını tanıyın ve sizi tanımalarına fırsat verin. Bazen sabahlara dek sohbet edin. 
Dünyalarına dahil olun,  hayallerine , oyunlarına  ama illa ruh dünyalarına.
Sırdaşları olun ama yüz göz olmamayı bilin.
Onlar bizim küçük dostlarımız armağanlarımız,
Hani belki de şu her şey geçici dünyada geriye bırakacağımız en büyük eserlerimiz.
Kitaplarımız,  romanlarımız,  şiirlerimiz , çocuklarımız.
Çocuklar diyorum aziz dostlar !
Dünyayı alacak elimizden  
Ölümsüz ağaclar dikecekler.

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 1191 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YORUMLAR
 Onay bekleyen 13 yorum var.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
japonya
ygs sonuçları
Southampton
TV8
Ahmet Kaya
Ersun Yanal
Faruk Bal
Sacramento King
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı