Çünkü kriz sonrasında dünya tekrar depara kalkacak. Türkiye, bu deparda yerini önlerde koşan bir ülke olarak almak istiyor'' dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) tarafından, Sheraton Hotel'de, ''Enerji Yatırımlarında Küresel Bir Parametre: Karbon Piyasaları'' konulu konferans düzenlendi.
Bakan Güler, konferansta yaptığı konuşmada, karbon ticaretiyle, Türkiye'de yepyeni bir sahada yeni imkanlar sağlayacak önemli bir çalışmayı başlatmanın mutluluğu içerisinde olduklarını söyledi.
''21. yüzyılda çok çelişkili gelişmeler de yaşıyoruz. Bir yandan kirletiyor, bir yandan düzeltiyoruz'' diyen Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ben buna 'kontrollü çelişki' diyorum. Yani kontrollü bir şekilde bunu sürdürüyoruz. Bir yandan çözümler üretiyoruz, bir yandan da çevreyle ilgili tehdit oluşturan kirleticileri de oluşturuyoruz. O bakımdan, bu kontrollü çelişkili süreci, artık uygulamayla hayatımıza dahil etmeye çalışıyoruz. Bir yandan KYOTO Protokolüne dahil oluyoruz. Bir yandan yenilenebilir enerji yasasını uyguluyoruz. Enerji verimliliğini EN-VER projesiyle tanıtıyoruz. Bunu çok da iyi bir şekil ücra köşelere kadar ulaştırıyoruz. Bir yanda teori, bir yanda pratik.''
10 MİLYAR DOLARLIK POTANSİYEL
Kalkınmanın insana rağmen değil, insan için olduğuna inanan bir hükümet olduklarını ifade eden Güler, dolayısıyla çalışmaları insanlık, bütün canlı ve cansızlar için bir bütün olarak ele aldıklarını anlattı.
Bu bakımdan, çevre, gıda ve enerjinin üçlü bir yapı oluşturduğunu kaydeden Güler, şöyle konuştu:
''Birini bozduğunuzda diğer ikisi de bozuluyor. O bakımdan enerji artık enerjiden çok farklı bir boyutta ele alınması gereken bir faaliyet. Bunu sosyal sorumluluk içerisinde ele alıyoruz. Bu arada karbon ticareti gibi işe bir de ticari bir ilişki dahil edilmiş oluyor. Bu çok önemli bir gelişme. Bütün dünyada bu yoğun bir şekilde uygulamaya kondu, Türkiye'de de bu başladı.
Biz yaklaşık hem enerji verimliliği hem EN-VER projesiyle birlikte bunun ilk başta 500 milyon avro kadar, potansiyel olarak da 10 milyar dolarlık bir potansiyel görüyoruz. Bu aynı zamanda başlı başına bir ticari gelişme. Burada Türkiye başlı başına bir avantaja sahip. Özellikle yenilenebilir enerji potansiyeli ve enerji verimliliği konusunda Türkiye diğer ülkeler yanında çok önemli bir potansiyele sahip. Çünkü rüzgar potansiyelimiz harikulade. Türkiye'de 48 bin megavatlık bir potansiyel var.''
''50 ÜNİVERSİTEDE 50 GRUP PIRIL PIRIL ÇALIŞMALAR YAPIYOR''
Türkiye'nin kurulu gücünün 42 bin megavat, kullandığı kurulu gücün de 32 bin megavat olduğuna dikkati çeken Güler, ''Güneş enerjisinde de harikulade bir zenginliğe sahibiz. Bunların farkına yeni vardık. Burada da 56 bin megavat doğal gaz santralı kuracak bir potansiyel var'' diye konuştu.
Türkiye'nin bu avantajı, çevreyi kirletmeden hem elektrik üretmede hem ısıtmada hem de soğutmada kullanacağını söyleyen Güler, bununla ilgili üniversitelerde yoğun çalışmalar yapıldığını belirtti. Güler, ''Üniversiteleri geçen hafta toplantıya çağırdım. 50 üniversitede 50 grup pırıl pırıl çalışmalar yapıyor. Bunları da hayatımıza dahil edeceğiz'' dedi.
''Boşa akan sularda 1600 proje, 6 Keban barajı yapacak kadar proje başlattık. Şimdi bu çalışmalar yürüyor'' görüşünü ifade eden Bakan Güler, jeotermal kaynaklarda da yoğun bir çalışma yürütüldüğünü, yerin altındaki kaynakları hayata dahil etmeye çalıştıklarını anlattı. Güler, ''Bundan hem enerji üreteceğiz, hem de karbon ticaretinden para kazanacağız'' dedi.
BİYOMAS ENERJİSİ
Türkiye'nin aynı zamanda bir tarım ülkesi olduğunun altını çizen Güler, şöyle konuştu.
''Türkiye'de bütün tarım atıkları büyük ölçüde çürümeye bırakılıyor. Ben Karadenizliyim, Karadeniz'de 750 bin ton fındık üretilir, 750 bin ton da bunun kapsülü var. Kabuğunu saymıyorum. Bu da durduğu yerde çürür. Görürsünüz zaten gaz çıkar. O gazın aynı zamanda bir kısmı metandır, bir kısmı diğer kimyasallar, uçucu-yanıcı gazlardır. Bunlar ziyan oluyor, bunlar aynı zamanda karbondioksit kaynağı. Yani olayı hep kömür santrallarından çıkan dumanlar olarak bakmamalıyız. Durup dururken çürüyen, yaprağından, orman ürünlerinden, mısır, pamuk atıklarından, bunların çoğu maalesef enerjiye dönüşmeden kirletici olarak gidiyor.
Burada Biyomas'a özellikle dikkatinizi çekiyorum. Bunu biyoetanol mu yaparsınız, biyodizel mi yaparsınız, doğrudan doğruya gaz mı üretirsiniz, metan gazı mı, elektrik mi üretirsiniz? Bunlarla ilgili bütün hazırlıkları yaptık. 10 yıl alım garantisi verdik. İlgili yönetmelikleri çıkardık, mevzuat hazır. Sizin çalışmalarınızı bekliyor.''
''Sadece Karadeniz'de fındık atıklarıdan, kapsülünden 5 ayrı santral kurulabilir'' diyen Güler, ''Böylece hem çevre sorunu, atık sorunu çözülmüş olur, ondan çok önemli faydalar üretir, hem de karbon ticareti yaparsınız. Yani böyle dört ayak üstüne düşmek herkese nasip olmaz. Ülkemizin böyle bir avantajı var. Hem bir sorunu çözüyor, hem de bundan fayda sağlıyorsunuz. Bu noktada bakanlık olarak güzel çalışmalar yapıyoruz'' diye konuştu.
''BÜYÜK RESMİ İYİ GÖRMEMİZ LAZIM''
Yenilenebilir enerjiyle ilgili yasayı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çıkardıklarını, şimdi bu yasa üzerinde değişiklik için çalıştıklarını ifade eden Güler, şunları kaydetti:
''Orada yeni fiyatlar üzerinde çalışmalarımız var, daha cazip bir hale getirmek istiyoruz. Bu kriz döneminde Türkiye, enerjide atılımını hiç kesintiye uğratmadan katlaya katlaya götürmek zorunda. Çünkü kriz sonrasında dünya tekrar depara kalkacak. Bu deparda Türkiye önlerde koşan bir ülke olarak yer almak istiyor. Bu da lafla olmaz, çalışmayla olur. Onun için gece gündüz bu çalışmaları sürdürüyoruz.''
Hidrojen enerjisinde de yoğun çalışmalar yaptıklarını dile getiren Güler, burada bir takım mevcut sektörlerin bu çalışmaya karşı reaksiyonel tutuculuğunu sürdüreceğini söyledi.
''Hidrojen enerjisinin ortaya çıkması dünyada belkide yeni bir çağın başlangıcı olacak'' diyen Güler, ''Sizden beklediğimiz şey, olayı sadece ticari bir meta olarak görmemeniz. Büyük resmi iyi görmemiz lazım. Büyük resimde Türkiye büyük bir rol alacak ve alıyor'' şeklinde konuştu.
EÜD BAŞKANI KARADUMAN
Elektrik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Önder Karaduman da küresel ısınma ve iklim değişikliğinin son dönemde enerji politikaların belirlenmesinde etkili olduğunu söyledi.
Dünyada karbondioksit salınımının üçte ikisinin, Türkiye'de ise yüzde 65'inin enerji sektörü tarafından ortaya çıkarıldığını belirten Karaduman, dünya genelinde karbondioksit salınımının 2030'a kadar yüzde 50 oranında artmasının beklendiğine dikkati çekti.
Karaduman, söz konusu artışın küresel iklimde 6 derecelik bir ısınmaya yol açacağının belirtildiğini ifade ederek, ''Bunun dünyayı bir felakete sürükleyeceği bir gerçek'' dedi.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önüne geçebilmek için enerji verimliliğinin artırılması, yenilenebilir enerji yatırımları ile karbon tutma ve depolama teknolojilerinin geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Karaduman, kömürden enerji üretimi ve nükleer teknolojinin de bu noktada önem taşıdığını kaydetti.
Türkiye'de bu amaca yönelik önemli adımlar atıldığını, Yenilenebilir Enerji Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle bu alandaki yatırımların arttığını anlatan Karaduman, yasadaki alım fiyatlarının bu süreçte piyasanın altında kaldığını söyledi. Karaduman, kanunda değişiklik çalışmalarının sürdüğünü ifade ederek, burada yeni alım fiyatlarının yükseltilmesine ilişkin çalışmaları desteklediklerini belirtti.
Küresel finans krizinin bir çok sektörü olduğu gibi enerji sektörünü de etkilediğine işaret eden Karaduman, bu süreçte yenilenebilir enerji yatırımlarının sekteye uğramaması ve artırımı için teşvik edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Sabah
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...