CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, cumhurbaşkanlığı için nabız yoklayan Başbakan Tayyip Erdoğan'a üst üste yapılan "uzlaşma" çağrılarının kibarca "sen aday olma" anlamı taşıdığını söyledi. Baykal, Erdoğan'a kendisinin aday olmaması durumunda da açık çek vererek, "Bana gelirse memnun olurum, aday ismi isterse de söylerim" dedi. Rektörler Komitesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'un yaptığı "Çankaya için uzlaşma" çıkışlarının ardından, Baykal, SABAH'a Köşk seçimi sürecini değerlendirdi. Cumhurbaşkanı olacak kişi için yapılan tariflere "terbiye" kriterini de ekleyen Baykal, "Cumhurbaşkanı terbiyeli olmalıdır. Ana muhalefete 'cibilliyetsiz' diyen bir cumhurbaşkanı olur mu" diye sordu. Baykal, partisinin genel merkezinde sorularımızı yanıtladı:
BİZ LÜTUF YAPMADIK
"Bazı kesimler Başbakanın Çankaya'ya çıkmasının sorumlusu olarak sizi gösteriyorlar. Siyasetin yolunu Baykal açtı diyorlar" eleştirileriyle ilgili Baykal, "Çünkü Türkiye'deki yetkili organlar, bir partinin genel başkanı olarak seçime katılmasına hak verdiler. Seçime katıldı ve seçimde de yüzde 34 oy aldı. Bir kanun maddesinden dolayı, ebediyen siyasi haklarından yoksun bırakılmasını kabul etmek demokrasi anlayışıyla bağdaşmaz. O hak ondan esirgenmiş olsaydı, bu bir demokrasi krizi haline gelirdi. Biz buna fırsat vermedik. Bu çok doğru bir görevdi. Bunu Tayyip Erdoğan'a bir lütuf diye yapmadık" dedi. Cumhurbaşkanının uzlaşmayla seçilmesini toplumun büyük bir bölümünun istediğini belirten Baykal, şöyle devam etti: "Bu ne demektir biliyor musunuz? 'Erdoğan seçilmesin' demektir. Kendisi, 'bu uzlaşma nereden çıktı, uzlaşma lafının büyüsünü kullanıyorlar' diyor. Anlamıyor, ben tercüme edivereyim: Başbakana 'bu sen olma' demenin çok kibar ifadesidir. Nazik ve yumuşak bir ifadesidir."
YÖK'E TAM DESTEK
YÖK Rektörler Komitesi'nin açıklamasına da tam destek veren Baykal, "YÖK 'Şaibesiz olsun, tarafsız olsun, anayasayı sahiplensin' diyor. Yanlış bunun neresinde? Türkiye'nin en saygın insanların oy birliği ile söylediklerine kulak vermek lazımdır" dedi. "Rektörler bunu söyleme gereğini niye duyuyorlar?" diye soran Baykal, şöyle konuştu: "Demirel, Özal seçilirken 'Anayasaya inanıyor mu inanmıyor mu?' diye kimse niye sormadı. Şimdi soruyorlar, çünkü senin bu konuda, anayasanın temellerine inanmadığınla ilgili bir kanaat var. 'Şaibesi olmayacak' diyorlar. Haksız mı kardeşim? 70 milyona 'Cumhurbaşkanı şaibeli olsun mu olmasın mı' diye sorsan, ne söyler onlar. 'Şaibeli olmasın' derler. 'Benim şaibem yok.' O belli değil. Senin hakkında müfettişlerin raporu var, hesap uzmanlarının raporu var. Danıştay'ın senin hakkında 'evet bu ciddi bir konudur yargılansın' diye hükmü var. Ve orada iktidar değişikliği nedeniyle yargı sürecinin kesilmesi var. Yani 'evet sen yargılandın ve aklandın' diyecek bir kişi var mı? Bunu birisi söyleyebiliyor mu?"
Sabah