Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ergenekon kumpaslarının Türkiye'ye çok ağır bedeller ödettiğini, binlerce kişinin mağdur edildiğini, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) çok ağır yara aldığını, o süreçte 60 bini aşkın vatandaşın dinlendiğini, devletin kozmik odasına girildiğini, 600 kişinin tutuklandığını, 8 kişinin hayatını kaybettiğini belirten Altay, aradan geçen 12 yıldan sonra böyle bir örgüt olmadığının yargı kararıyla tespit edildiğini söyledi.
'ERDOĞAN ÖZÜR DİLEMELİDİR'
Ergenekon soruşturması ve davalarının, FETÖ'nün yargı yoluyla Türkiye Cumhuriyeti'ni tahrip etmeye yönelik bir eylemi olduğunun ortaya çıktığının altını çizen Altay, mağdur olanlara devletin tazminat ödemesi gerektiğini vurguladı. Altay, "FETÖ'nün darbe girişimine karşı sokağa çıkarak hayatını kaybedenler şehit sayıldığı gibi kumpas davalarında hayatını kaybedenlere de şehitlik unvanı verilmesi gerekiyor. 15 Temmuz'da darbe girişimde bulunanlarla kumpas davalarını yürütenler aynı örgüt. Bu davalarda hayatını kaybeden insanlarımızın şehit sayılması milletçe yapacağımız son görevdir" diye konuştu.
Altay, 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı sokağa çıkarak hayatını kaybeden vatandaşların da kumpas davalarında hayatını kaybedenlerin de Türkiye Cumhuriyeti'ni savundukları için mağdur edildiğini, bu nedenle her iki olay arasında benzerlikler bulunduğunu anlattı.
"Recep Tayyip Erdoğan, kumpas davaları için 'ben bu davanın savcısıyım' dediği için özür dilemelidir" görüşünü savunan Altay, "Kumpas davalarının savcısı Zekeriya Öz yurt dışına kaçtı. Erdoğan'ın çıkıp 'yanlış yaptık' demesi gerekir. Devlet adamlığı bunu gerektirir. Aksi durum devlet adamlığı sıfatı ile bağdaşmaz" dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ TARTIŞMALARI
Altay, yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tartışmaya açtığını öne sürerek, "CHP eleştirilerinde haklı çıktı. Biz bu sistemin 'ucube' bir sistem olduğunu, yargının bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracağını hep söyledik. AK Parti ise bu sistemin Türkiye'yi uçuracağını söyledi. Ama adalet ve eğitim başta olmak üzere sistem çakıldı" değerlendirmesinde bulundu.
Altay, 17 yıllık AK Parti döneminde yargının siyasallaştığını ve linç kültürünün oluştuğunu savunarak, "Siyaset kurumunun bunun üzerine düşünmesi lazım. Türkiye'nin normale dönmesi için Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerekiyor. Türkiye'nin kaotik ortamdan kurtulması için atılması gereken ilk adım budur. Yürürlükteki maddeler ve Anayasa'daki yetkilerle tek adam rejiminin en ağır biçimini dünya izliyor. Demokrasi liginden uzaklaşıyoruz. Dünyada demokrasinin işlemediği bir ülke algısı oluşuyor" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sistemdeki tıkanıklığı gidermek için yeni yöntemlere başvurduğunu, ancak bu yöntemlerden sonuç alınamayacağını öne süren Altay, şöyle devam etti:
"Krizden kurtulmak için iki adım atıldı. Bunlardan birincisi Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu kuruldu. İkincisi ise yeniden kumpas davaları açılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı sistemden rahatsız olan eski AK Parti'lilerden bir kurul oluşturarak AK Parti'nin dağılmasını önlemeye çalışıyor. Meral Akşener'e FETÖ'den soruşturma açıldı. Attığı tweetler nedeniyle CHP İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu hakkında dava açıldı. Şimdi bunlara Ali Babacan da eklendi. Onu da FETÖ ile irtibatlandırıyorlar. Bu millet, aklıyla alay edenlere sandıkta dersini verir. Kendisine karşı olan herkesi FETÖ ile ilişkilendirip cezaevine koyarsan 50 milyonu cezaevine koyman lazım" dedi.
Kaftancıoğlu'nun 6 yıl önceki sosyal medya paylaşımları nedeniyle 17 yıl ceza ile yargılandığını anımsatan Altay, "Eski defterleri karıştıracaksak eğer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 1991 yılında Kürt sorununa ilişkin yayınladığı raporda 'bölge halkı, PKK terörü ile Devlet terörü arasında sıkışmış' diyor. Canan Kaftancıoğlu 6 yıl önceki tweetinden 17 yıl ile yargılanıyorsa, devlete 'terörist' diyen Erdoğan'ın daha ağır bir ceza ile yargılanması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyelerinin maaşlarına yapılan zammı da eleştiren Altay, kurul üyelerinin maaşını belirleme yetkisinin Cumhurbaşkanına verilmesinin doğru olmadığını söyledi. Engin Altay, "Cumhurbaşkanı istediği kişiye istediği maaşı bağlıyorsa bunun adı maaş olmaz, ulufe olur. Sistemin adı da demokrasi olmaz" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Altay, bu durumu, keyfiliğe neden olduğu için Anayasa Mahkemesine taşıdıkları bilgisini de verdi.
Altay, "Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın terör örgütleri PKK, FETÖ ve DAEŞ'e yardım ve yatıklık ettiğini söyledi. Buna karşı dava açılmadı. Şimdi burada bir kez daha ben söylüyorum; Cumhuriyet savcıları ne bekliyorsunuz? Size ne oluyor? En azından bir tazminat davası açın" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın S-400 füze savunma sistemi konusundaki görüşmesine ilişkin bir soru üzerine de Altay, "Türkiye'de tek adam rejimi var. Erdoğan, ABD'yi de Türkiye'ye benzetmiş. Trump, eski yönetimi suçlayarak iç politikaya oynamış. ABD'de kongre, senato, yüksek yargı, kongre var. ABD Trump'tan ibaret değil" dedi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...