Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulunuyor. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
- Yunanistan ne siyasi ne ekonomik ne askeri bakımdan bizim dengimiz olmadığı için muhatabımız değildir.
- Önümüzdeki hafta Özbekistan’da Şhangay Beşlisi’nin toplantısına iştirak ederek ülkemizin haklarını Orta ve Doğu Asya’da geliştirmenin yollarını arayacağız. Bir sonraki hafta da BM Genel Kurulu’na katılarak hem dünya ve bölge gündemine dair görüşlerimizi dile getirecek ve çok sayıda toplantı yapacağız.
- Türkiye’nin dünyada artan gücü ve sorumlulukları ilişkilerimizi çeşitlendirmemiz ve fırsatları değerlendirmemiz gerektiğini söylüyor. Küresel gelişmeleri kendi lehimize çevirmemiz gerekiyor. Türkiye güçlü olmak, gücünü sürekli artırmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde ülkemizi, çevremizde sayısız örneğini görmüş olduğumuz felaketlere sürüklemek isteyenlere fırsat vermiş oluruz.
- Aziz Milletim, geçtiğimiz hafta açıklanan 2022 ikinci çeyrek büyüme rakamları, Türk ekonomisinin yükselişinin devam ettiğini göstermiştir. Bu kendi kendine ortaya çıkan bir başarı değildir. Bu,Türkiye Ekonomi Programı’na uygun şekilde yolumuza devam ettiğimizin işaretidir.
"MİLLİ GELİRİMİZİ 1 TRİLYON DOLARIN ÜZERİNE ÇIKARMAYI HEFELİYORUZ"
- Asgari ücretten emekli ve memur maaşlarını yükseltmeye, sosyal yardım programlarını yeni bir anlayışla genişletmeye kadar pek çok tedbiri hayata geçireceğiz.
- Orta Vadeli Program sonunda milli gelirimizi 1 trilyon doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.
- Önce 40'lı, ardından 30'lu, yıl sonuna doğru 20'li rakamlardaki enflasyonla ülkemizi bu tehdidin gölgesinden çıkarmayı planlıyoruz.
- Salgın döneminde bizi ekonomi politikalarımız sebebiyle eleştirmiş olsalar da geldiğimiz noktada ne kadar doğru bir karar verdiğimizi onlar dahi inkar edemiyor. Gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarını, klasik modelleri kenara bırakarak bizimkine benzer bir anlayışla değiştirmeye başlamaları da programımızın isabetini teyit eden bir diğer gelişmedir. Bizim mandacı iktisatçılar dediğimiz kesim bile artık eski görüşlerinde ısrar edemiyor.
- Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.5 olan büyüme oranımız ikinci çeyrekte yüzde 7.6 olarak gerçekleşmiştir. İkinci çeyrekteki büyüme oranımızla hem OECD hem de G20 içinde en yüksek büyüme kaydeden ikinci ülke konumundayız. Üstelik bu büyümeyi iç talep yanında dış talepteki güçlü artış da desteklemiştir.
- Dengeli büyümemizin içindeki makine teçhizat yatırımı harcamalarının ortalamanın neredeyse 2 katı seviyesinde bir yere sahip olması, gelecekte daha iyi seviyelere ulaşma umudumuzu güçlendiriyor. Bu büyüme oranlarına, ülkemize yönelik pek çok saldırıya rağmen ulaştığımızı da unutmamalıyız.
- Kış mevsiminin yaklaşmasıyla Avrupa merkezli olarak başlayan ancak küresel etkilere sahip enerji krizinin derinleşme kaygısı, Türkiye’nin üretim ve ihracat potansiyelini daha da önemli hale getiriyor. Artık 251 milyar dolarlık bir ihracat seviyesine ulaşan ekonomimizin küresel mal ticaretinden aldığı pay da yüzde 1’in üzerine çıkmıştır.
- Turizmde de hedeflerin üzerinde bir gerçekleşmeye gidiyoruz. Sadece güneyde değil, ülkemizin her yerinde boş yer bulmanın neredeyse imkansız olduğu bir sezon geçiriyoruz.
- İthalatımızdaki artışın ve dolayısıyla cari denge hedefimizdeki bozulmanın sebebi ise enerji ve emtia fiyatındaki ön görülemez yükselişlerdir. Nitekim, yılın ilk 6 ayındaki cari işlemler dengemiz enerji hariç bakıldığında 8.1 milyar dolar fazla vermektedir. Buna rağmen enerji dahil cari fazla verme çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
- Güvenlik krizleri başta olmak üzere, küresel dengeleri bozan gelişmelerin normalleşmeye başlamasıyla bu sorunu da aşacağımıza inanıyorum. Yine bu çerçevede ülkemizin enerji ihtiyacının yerli, milli ve sürdürülebilir kaynaklardan teminine yönelik çok sayıda projeyi hayata geçiriyoruz. Yeni programımızı istihdam merkezli oluşturduğumuzu her fırsatta söylüyoruz. Son 2 yılda istihdamda net 5 milyon kişilik artışla toplam istihdamın, tarihimizin en yüksek rakamı olan 31 milyon sınırına dayanmış olması buy anlamdaki hedeflerimize de ulaştığımızın ispatıdır.
- Merkez Bankası rezervlerinden milli gelir hesaplarına kadar her alanda benzer olumlu gelişmeleri görmek mümkündür. Vatandaşlarımıza yaptığımız kendi paramıza sahip çıkma çağrımız hamdolsun çok önemli bir karşılık bulmuştur. Kur korumalı mevduat hesaplarına geçişe gösterilen ilgi sayesinde bir ara 239 milyar dolar seviyesine kadar ulaşan vatandaşımızın yabancı para hesap tutarları geçtiğimiz ay sonu 212 milyar dolara kadar gerilemiştir.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...