Japonya, endüstriyel başarıları ile zenginleştikten sonra, lüks markalarının "gözde tüketici ülkesi" haline gelmişti. Tokyo'da açılan lüks mağazalar, Avrupa'ya gelip alış veriş yapan, lüks dünyasının ünlü markalarının kapısında saatlerce bekleyen Japon turistler, bir dönemin "çantada keklik" tüketicileri olarak ünlenmişti.
Dünyanın en prestijli moda etkinliği olarak kabul edilen ve sadece Fransa'ya özgü olan, "Haute-Couture (Yüksek Terzilik) Federasyonunun ilk kez bir yabancı modacıyı, Hanae Mori'yi kabul etmesi ile başlayan Japon tarzının kabulü, 70'li yıllardan itibaren hız kazanmıştı.
Kenzo Takada, Paris'te açtığı mini butiği ile ünlenerek "Avrupalı tasarımcılar" kervanına katılmış ve moda dünyasında yeni bir dönemin başlamasına öncülük etmişti.
Ancak, 1975-80'li yıllarda "Japonizm Akımı" olarak adlandırılıp dünyayı kasıp kavuracak olan değişim, İssey Miyake, Yohji Yamamoto, Rei Kawabuko'nun maestoluğundaki Comme des Garçons'un Paris'e göç etmesi ile yaşanacaktı.
Miyake, Japonya'nın artizanal kumaş dokuma tekinlerinden esinlenerek yarattığı tarzı ile ünlenirken, Yamamoto ve Kawabuko, o güne dek gelmiş olan Avrupai moda kodlarını tamamen değiştirerek moda tarihine altın harflerle yazılacak olan akıma imza atacaklardı.
Yarattıkları volüm ve kup çalışmaları, kadınla erkeği birleştiren "androgyne" tarz ve yalın siluet, uluslararası basının ayağa kalkmasına neden olmuştu.
Siyah rengin hâkim olduğu bu yeni akımda, lüks kodları rafa kalkmış, bilinçli olarak yırtılmış paralanmış kumaşlardan tasarlanmış koleksiyonlar tüm dünyada ilgi ile karşılanmıştı.
Ülkelerinde moda dünyasına adım atan ancak tarzları kabul görmeyince "Modanın Merkezi Paris"e gelerek şanslarını denemek isteyen bu tasarımcılar istediklerini elde etmişlerdi. Japonya artık sadece lüks endüstrisisin gözde tüketici ülkesi değil, tasarımcıları ile trendlere yön veren, moda dünyasını yöneten bir konum elde etmişti.
Japonizm akımı, ilerleyen yıllarda etkisini kaybetmiş olsa da markalar olağan değişimlere ayak uydurarak günümüze kadar geldiler.
Hanae Mori, Kenzo, İssey Miyake'nin aramızdan ayrılmış olması Yamamoto ve Kawakubo'nun da yaşlarının ilerlemiş olması, genç Japon moda tasarımcılarını harekete geçirmiş durumda.
100 yıllık geçmişi ile Japonya'nın en kıdemli moda okulu olarak bilinen ve birçok ünlü tasarımcıyı mezun etmiş olan Bunka yöneticileri ile yapılmış olan bir röportaj, bu haftaki yazıma ışık tutmuş oldu.
Okul yöneticileri, genç nesil tasarımcıların Japonya'da usta anlamına gelen "Sensei"lerinin miraslarının devamını sağlamak arzusunda olduklarını dile getirmiş. Yani bu ünlü markaların devamının, yabancı tasarımcılar tarafından değil de aynı kültürden gelmiş olan genç neslin sağlamasını arzu ediyorlarmış.
Ancak başarının Paris, Londra, Milano ve New York gibi moda merkezlerinde oluşacak deneyimlerden geçtiği gerçeğini de göz ardı etmiyorlar.
Nitekim LVMH grubu tarafından satın alınmış olan Kenzo'nun sanat yönetmenliği, bir müddet önce Japon Tasarımcı Nigo'ya teslim edildi.
Sokak giyim markası A Bathing Ape'le ünlenen Tomoki Nagao yeni görevinde Kenzo'nun kodlarına sadık gelerek geleceğe bakacağını dile getirmiş.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...