Yeni Zelanda'ya giden Boochani'nin cep telefonuyla yazdığı roman Avustralya'nın en önemli ödülünü almış, çektiği belgesel festivallerde gösterilmişti.
2013'te konulduğu Papua Yeni Gine'ye (PYG) bağlı Manus Adası'ndaki gözaltı merkezinden hem medyaya haberler geçen hem de "No Friend But the Mountains: Writing from Manus Prison" (Dağlardan başka dost yok: Manus hapishanesinden notlar) isimli kitabıyla girmesine izin verilmeyen Avustralya'nın Victoria Edebiyat Ödülü'nü alan Boochani, nihayet serbest bırakıldı.
Yeni Zelanda'ya varan İranlı Kürt gazeteci-yazar, PYG veya Avustralya'nın göçmen rejimine asla geri dönmeyeceğini söyledi.
Geçmişte Manus Adası'ndan haber geçtiği İngiliz gazetesi The Guardian'a açıklamalar yapan Boochani, "O yere asla geri gitmeyeceğim. O sistemden, o süreçten azade olmak istiyorum. Tek istediğim, bir sayı, 'sığınmacı' etiketi değil de bir kişi olduğum yerde bulunmak" dedi.
Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:
"Yeni Zelanda'ya yeni vardım. Altı yılı aşkın süreden sonra özgür olmak öyle heyecan verici ki. Christchurch'deki Word edebiyat festivaline davet edildim ve orada bir etkinliğe katılacağım. Bunun gerçekleşmesini sağlayan tüm dostlara teşekkür ederim."
6 yılı aşan esaretten sonra çok yorgun olduğunu ve hala kesinlik kazanmamış özgürlüğüne uyum göstermeye çalıştığını belirten Boochani, kendisine bir aylık vize veren Yeni Zelanda'dan ABD'ye yerleşmeye çalışacak.
Ama "Manus Adası'ndaki herkesin ıstırap dolu o kadar çok anısı var ki, onları asla orada bırakamayız" diye uyardı.
2012'den beri Avustralya'nın PYG 'ye gönderdiği göçmenlerle sığınmacıların dörtte üçünün bırakıldığını ve Avustralya, ABD ya da diğer ülkelere gittiğini aktaran Boochani, 7'sinin ise öldüğünü kaydetti.
Diğerlerinin orada kapana kısılmış halde kaldıklarını düşündükçe çıldırdığını söyleyen gazeteci-yazar, özellikle Port Moresby'deki Bomana hapishanesinde 46 erkeğin kimseyle görüştürülmeden hücrede tecrit altında tutulduğuna dikkat çekti.
İranlı sığınmacı, 6 yıllık esareti sırasında Manus Adası'ndaki gardiyanlar tarafından dostlarının vurulması, bıçaklanması ve öldürülmesine, diğerlerinin sağlık sorunlarının kimse tarafından umursanmamasından ölmesine, bazısının umutsuzluğa kapılıp intihar etmesine tanık olduğunu aktardı.
Kendisinin de artık yıkılmış olan Manus gözaltı merkezinin Chauka tecrit hücreleri blokunda günlerce tutulduğunu ve günde iki kez işkenceden geçirildiğini belirtti.
Gözaltı merkezinde protesto amacıyla başlatılan ve PYG polisi tarafından zor kullanılarak bastırılan açlık grevini haberleştirdiği için orada 8 gün hapisle cezalandırılmıştı.
Buna rağmen esareti boyunca görev başındaki gazeteci olarak hareket etti ve gizli esir alma-zulmetme rejimini dünyaya duyuran tek ses oldu.
Gözaltı merkezinde yasak olan cep telefonunu saklamayı başaran Boochani, telefonuna Farsça yazdığı kitabını WhatsApp üzerinden Avustralya'daki İranlı bir çevirmene göndererek İngilizce'ye çevirtti. Aynı telefonla Manus merkezindeki hayata dair çektiği 'Chauka, lütfen bize zamanı söyle' isimli belgesel Avustralya çapında, Londra ve Berlin'deki festivallerde gösterildi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...