Muhalif yazarı İnanç Uysal bugünkü köşe yazısında, AKP eski Merkez Yürütme kurulu üyesi, eski milletvekili ve halen de akademisyen olan Mazhar Bağlı'ya ait sözleri köşesine taşıdı.
İŞTE O YAZI:
"Türkler bir araya gelerek bir Türk Devleti kurmadılar, İttihatçı entrikacılar bir devlet kurdular, dediler ki bu Türk devletidir" Bu sözler AKP eski Merkez Yürütme kurulu üyesi, eski milletvekili ve halen de akademisyen olan Mazhar Bağlı'ya ait. Bağlı Habertürk televizyonunda yayınlanan bir tartışma programında yaptığı ilk tur konuşma ile aslında son derece dikkat çekici bir biçimde bilinçaltı ifşasına imza attı, ama nedense yine gerektiği gibi gündem olmadı. Bağlı'nın sözleri 2018 öncesi AKP'si için alışıldık olabilir elbette, mesela bugün TRT yönetim kurulu üyesi olan Hilal Kaplan'ın da benzer cümlelerini 2018 öncesinden çok sıklıkla hatırlıyoruz. Ancak MHP ile kurulan Cumhur ittifakından sonra sanki bu konularda biraz daha dikkatli konuşuyorlardı. Ama demek ki bazen fikir sürçmesi de yaşayabiliyorlar. Bağlı'nın o ilk tur konuşması aslında başından sonuna enteresandı. Mesela özel olarak CHP'yi, genel olarak da bütün muhalefeti terörle mücadelenin karşısında olmakla itham etti. Hatta CHP yi PKK ve FETÖ terör örgütlerine lojistik sağlamakla. Bağlı konuşmasının o bölümünde "Türkiye'nin terörle mücadelesinde uluslararası meşruiyet çok önemlidir. AK parti bütün mümkün, meşru yolları kullanarak bu işi bitirmek istiyor. Bütün muhalefet bunun karşısında duruyor. Türkiye'nin terörle mücadelesindeki meşruiyete bir katkıda bulunduklarını dair bütün sözleri havada kalır. Hatta bu meşruiyet konusunda en önemli kara propaganda konusu olan Türkiye'nin DAEŞ'e destek verdiği iddiasını iki terör örgütü, FETÖ ve PKK dile getiriyor, peki buna kim lojistik destek sağlıyor içeride CHP" Dedi. Ardından AKP'nin vesayet mücadelesini anlatırken Menderes ve Tevfik İleri'nin sözlü talimatını kabul etmeyen ve yazılı talimat isteyen zamanın genel müdürü Cemalettin Öktem'in yazılı talimat istemesini bürokratik vesayet olarak dile getirdi. Aslında bu örnekle de nasıl bir devlet hayal ettiğini açık etti Bağlı. Evrak yoksa denetlenecek bir şey de olmaz değil mi? Demek ki vesayetten asıl kasıt denetlenme endişesi. Bağlı ekonominin kötü gittiğini teslim etse de yapılması gereken fedakarlıklar olduğunu ima etmeyi de ihmal etmedi ve bu fedakarlıkları halka anlatmak gerektiğini de söyledi. Bunu söylerken de "Bizler entelektüel olarak konuşuruz ama sorumlusu kimse, bakan, bakan yardımcısı bürokrat bunu onların anlatması gerek"dedi. Oysa Mazhar Bağlı, şu an meri olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde sorumluluğun kimde olduğunu bilecek kadar da kendi ifadesiyle entelektüel olsa gerek. Sırası gelmişken, entelektüellerin temel olarak onaylama değil eleştirme görevlerinin olduğunu da burada hatırlatalım. Mazhar Bağlı'nın 10 dakika bile sürmeyen konuşmasını dinlerken daha ne kadar fikir sürçmesi yaşayabilir diye düşündüm, ama hemen ardından nasıl da kendisini aştığına şahit oludum: "Biz bir imparatorluk mirasından sonra travmatik biçimde yeni kurulmuş ve bütün farklılıkları içinde barındıran, onları birinci sınıf vatandaş kabul eden bir yapının içerisinden farklı bir sosyoloji oluşturmuş bir yapıyız. Yani bizdeki travma şu, dünyada Almanlar bir araya gelerek Alman Devletini, Fransızlar Fransız Devletini kurdular. Ama Türkler bir araya gelerek bir Türk Devleti kurmadılar, İttihatçı Entrikacılar bir devlet kurdular, dediler bu Türk Devletidir." Şimdi bir entelektüelin alanı sosyoloji de olsa az buçuk tarih bildiğini varsaymak gerekir diye düşünüyorum. Cumhuriyetin kurucu kadrosunun bir ara İttihat Terakki de yer almış olmasına rağmen neticede çok keskin yöntem farklılıkları nedeniyle ayrıldıklarını bir entelektüelin bilmemesi de mümkün değildir. Yukarıdaki 10 dakikalık konuşma da en az iki dava konusu görünmektedir. Buna rağmen Bağlı'nın sözleri ne stüdyoda, ne de programdan sonra medyada gerektiği gibi tepkiye neden olmadı nedense. Sadece kendileriyle ilgili konuda CHP yönetiminin dava açacağı mesajı program modaratörü tarafından dile getirildi. Diğeri ve kurucu değerlerle ilgili olan kısmı bir dava konusu olacak mı göreceğiz, elbette sonuçlarını da. Sahi yakın zamanda kamuoyunun gündemine gelen TCK 301. Maddede bahsi geçen Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılamak suçu nasıl oluşuyordu ki?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...