Tebrik borcumu ödüyorum
Bugün bir borcumu yerine getireceğim: Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olmayacağını önceden bilenlere ödemek zorunda olduğum borcumu…
Son güne kadar sürdürdüğüm inancımın ne olduğunu biliyorsunuz: Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olacağına ve seçileceğine hep inandım. Hakkıydı bir kere, sonrasında ortaya çıkacak tablonun kendisi, partisi ve ülke için doğru olacağı da belliydi. Yüz küsur yıldır korkularla yaşayan Türkiye'yi en büyük kamburdan kurtarmaya yarayacak 'şok tedavi' yerine de geçecekti onun cumhurbaşkanlığı… Olmadı, Tayyip Erdoğan Çankaya Köşkü'ne çıkmamayı tercih etti.
Belki başkaları da vardır, ama sonucun böyle olacağını çok önceden bana söyleyen iki kişiyi tebrik etmem gerekiyor…
İlki CHP lideri Deniz Baykal… Birkaç ay önce kendisiyle gittiğim Almanya'nın Münih kentinde sohbet ederken, "Hiç heyecanlanma, Tayyip Erdoğan aday olmayacak" demişti Deniz Bey… Benim, "Neden olmasın?" ısrarım üzerine, CHP lideri, "Cumhurbaşkanının kim olacağını ararken Tayyip Bey'den başka yere bak" dedi…
Aynı ısrarı televizyon ekranlarında da tekrarladığını görmüşsünüzdür. En son dört gazetenin yayın yönetmeni karşısına çıktığı programda, o sırada herkes Tayyip Erdoğan'ın adaylığına kesin gözüyle bakarken, Deniz Baykal "Hayır, çıkmayacak" deyip durdu.
Böylesine keskin bir uzgörüye sahip olduğu için CHP liderini kutluyorum…
Bir tebrik de Zaman yazarı Tamer Korkmaz'a… O da aylar öncesinden "Boşuna umutlanıyorsunuz, Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmayacak" uyarısında bulundu. Bu beklentisini, bazen açık bazen kapalı bir üslupla, gazetedeki sütununda da yazdı Tamer Korkmaz…
Deniz Baykal'ın beklentisinin altında yatan gerekçe, bazıları tarafından, "İki kişi çıkar, neden olmaması gerektiğini söyler, o da olmaz" biçiminde özetlenmişti. Başbakan Erdoğan'ın yanına kimsenin çıkıp da "Olma" dediğini sanmıyorum. Tayyip Bey, "Kulağımıza fısıldanan sözlerin etkisiyle hareket etmeyeceğimizi herkes bilir, böyle bir şeye cüret eden de çıkmaz" dediğinde, sanıyorum, benzer dedikodulara cevap veriyordu…
Tamer Korkmaz'ın "Çıkmayacak" beklentisi ise yazılarında işlediği bir tahlile dayanıyor: Zaman yazarı Türkiye'de dengelerin köklü bir biçimde değiştiği kanaatinde; "Daha önce dış etkenlerin ağır bastığı bir ülkeydi Türkiye, şimdi ise yerli unsurlar duruma el koydu" diyor.
En iyisi, 2004 yılında yaşanan iki darbe girişimine değindiği yazısından bir bölümü aktarayım. Okuyalım:
"Bu tablonun anlamını doğru kavramak gerekir. Evet, darbeyi engelleyen Özkök'tür; kendisinin son dönemde Türkiye'de yaşanan sivilleşme ve normalleşme sürecinde çok büyük/başat bir rolü vardır. Bununla birlikte, Ordu'nun üst kademesinde muhtıra yanlısı hava öne çıkmışken sadece onun 'hayır' demesiyle askerî müdahale ihtimali ortadan kalkabiliyorsa; perde arkasında başka baskın bir faktörün var olması gerekir!
"İşte bu temel etken, 1 Mart tezkeresinden itibaren gelişen olaylar bağlamında, Mayıs 2006'da, Türkiye'de Statüko'nun bağımsızlık ekseninde değişmiş olduğu gerçeğidir. Normalleşmenin kaynağı, omurgası bu hadisedir...
"Hatırlayınız, çokları -muhafazakâr kesimdeki kimileri dahil- 3 Kasım 2002 öncesinde Erdoğan'a seçimi kazansa bile başbakanlığın verilmeyebileceğini öne sürüyordu... / Okuduğu bir şiir yüzünden siyasi koşusu bitirilmeye çalışılan ve 'muhtar bile olamayacak hale getirilmek istenen' Erdoğan (hem de Siirt'ten seçilerek!) 2003 Mart'ında başbakanlık koltuğuna oturdu. Demek ki, Ankara'da bir değişim yaşanıyordu!
"2004'te iki darbe atlatmış olmamız; geçen mayıs-haziranda ekonomik kriz çıkarmaya yönelik 'test edici provokasyon'un başarılı olamayışı; Danıştay ve Dink provokasyonlarının 'Gulyabaniler'in hedeflediği kâbus sonuçları elde edememesi -bu cümledendir. Son dönemde Ankara hükümetten kaynaklanmayan büyük bir tarihî dönüşüm yaşadı. Uzun lafın kısası, Erdoğan'ın bütün bu gerçekleri doğru okuması gerekiyor!
"Başbakan, geçen Ağustos'ta Büyükanıt'ı teamüllere aykırı olarak bir gün önceden atarken (Çankaya?) söz konusu okumayı doğru yapamamıştı. Darbe günlükleri açığa çıktığında savcıları göreve çağıran Erdoğan, Şemdinli İddianamesi'ne imza atan savcı Ferhat Sarıkaya'nın kellesi koparıldığında sessiz kalmıştı!"
Tamer Korkmaz'ın tezinin özünü yansıtıyor bu satırlar…
Herhalde baştan itibaren "Tayyip Erdoğan aday olmayacak, Çankaya'ya çıkmayacak" diyen başkaları da vardır, ama benim kulak hizamda dile getirilmiş iki görüşün sahibine teşekkürle yetinmek istiyorum.
Ben ise, "Abdullah Gül cumhurbaşkanı adayı" haberinin güzelliğiyle yetinme yanlısıyım. Yeni Şafak
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...