Kaftancıoğlu, altı yıl önce yaptığı bazı sosyal medya paylaşımları ve üretilen sahte içerikler delil kabul edilerek hakkında açılan davaya ilişkin “Bir, tam yedi yıl önce attığım tweet'ler ve il başkanı olduğum günden beri sürekli bir karalama ile karşı karşıyayım. Seçim döneminde akla geldi bu tweetler. Yedi yıl öncesinde neredeydiniz? İl yöneticisi olunca mı aklınıza geldi?” sorusunu dile getirdi.
Kaftancıoğlu, “Ben yedi yıl önceki twitlerimi bugün de savunuyorum. CHP’li bir kadın olarak doğru olduğunu düşündüğüm şeyleri söyleyip ve siyasi eleştiriler yapmışsam eğer bu eleştirilerden rahatsız olanların açtığı bir cezalandırma davasıyla karşı karşıyayım demektir.
Bu dava ile hiç ilgilenmiyorum ama tarih ve zaman onları yargılar diye düşünüyorum. Benim davam Türkiye ve dünya kamuoyunda takip ediliyor. Oysa benimle aynı durumda olan on binlerce insan bugün cezaevinde. Aynı mağduriyeti yaşayıp için ismini bilmediğimiz sırf düşüncesini tarif ettiği için anlattığı için cezaevinde olan on binlerce insan var. O insanların da hakkını savunmak için hukuksal haklarımı kullanacağım” dedi.
Bianet'ten Evrim Kepenek'in sorularını yanıtlayan Kaftancıoğlu'nun açıklamalarının bir kısmı şöyle:
Seçim gecesi nasıl geçti? Daha doğrusu seçimler geceleri…
31 Mart akşamı da tahmin etmediğimiz kadar uzun bir akşam yaşadık. Devamında uzun uzun geceler yaşadık. Öyle ki seçim koordinasyon merkezinde hiç çay kahve kalmamıştı.
23 Haziran'da her şeyi planlayıp bütün detayları düşündük. En azından çayı kahvemizi hazırladık. Her şey hazır bir şekilde bekledik. Bu seferde beklediğimizden çok daha kısa bir şekilde oradan çıkmak zorunda kaldık.
31 Mart gecesinden sonra 23 Haziran gecesi oldukça kısa geçti. Sandıklar açılmaya başladığında sonucu anladık. Sonrasında zaten Binali Yıldırım'ın da çıkıp kutlaması ile birlikte o süreç bizim içinde tamamlanmış oldu. Oradan çıkıp Beylikdüzü'ne gittik.
Sonucun mimarı siz olarak görünüyorsunuz. Buna dair ne söylemek istersiniz?
31 Mart'ta ve 23 Haziran'da “İstanbul seçimini kazanacağız” dediğim andan itibaren bunun gereğini yapan İstanbul örgütüne, İstanbul halkına korkunç minnet duymamız lazım. Sürecin kahramanları, çuvalların başında, sandıklarda bekleyenler.
CHP Türkiye örgütü ve bu sürece destek veren diğer partiler ve dünyanın hemen her yerinden oy vermeye gelenler de bu sürecin mimarı. Onlar bu dönemin görülmez kahramanlarıdır hep birlikte bu başarıyı sonucu ortaya çıkardığımız için kendi adıma çok mutluyum.
Dava hakkında ne söyleyeceksiniz?
Hiç umursamıyorum. Cezayı verecek ya da vermeyecek kişi, ben olmadığım için başkalarını yapacağı işler hakkında tahminde bulunmam. Benim bildiğim üç şey var.
Bir, tam yedi yıl önce attığım tweet'ler ve il başkanı olduğum günden beri sürekli bir karalama ile karşı karşıyayım. Seçim döneminde akla geldi bu tweetler. Yedi yıl öncesinde neredeydiniz? İl yöneticisi olunca mı aklınıza geldi?
Yaşamım boyunca nefret söylemine karşı mücadele etmiş, terörü lanetlemiş ve şiddetsiz bir toplum için siyasetle uğraşan biri olarak benim, terör örgütleriyle ilişkilendirilmem, halkı kin ve nefrete sürüklediğim iddiasına kargalar bile güler.
Ben yedi yıl önceki twitlerimi bugün de savunuyorum. CHP’li bir kadın olarak doğru olduğunu düşündüğüm şeyleri söyleyip ve siyasi eleştiriler yapmışsam eğer bu eleştirilerden rahatsız olanların açtığı bir cezalandırma davasıyla karşı karşıyayım demektir.
Bu dava ile hiç ilgilenmiyorum ama tarih ve zaman onları yargılar diye düşünüyorum.
Benim davam Türkiye ve dünya kamuoyunda takip ediliyor. Oysa benimle aynı durumda olan on binlerce insan bugün cezaevinde. Aynı mağduriyeti yaşayıp için ismini bilmediğimiz sırf düşüncesini tarif ettiği için anlattığı için cezaevinde olan on binlerce insan var. O insanların da hakkını savunmak için hukuksal haklarımı kullanacağım.
Matrix’teki kadın kahraman Trinity’e benzetiliyorsunuz..
(Gülümsüyor) Bazen üzerek bazen gülerek görüyorum. Söylüyorum hep böyle bir kurtarıcı hep insan üstü güçler üstlenen Trinity gibi Superman gibi kişiler bekliyoruz. Aslında bakılınca üzücü bir durum.
Bu toplumun hakikaten siyasetçilerin de insan olduğunu unutması anlamına geliyor. Hata yapabileceği, uykusuz kalabileceği unutuluyor. İnsani yanları göz ardı eden bir yaklaşım bu. Bu sorumluluğu arttırıyor ama o kadar çok insanların beklentileri var ki neredeyse Trinity gibi uçma mı bekleyecekler. Bu beni gülümsetiyor. Gönül isterdi ki Türkiye siyasetinde böyle insan üstü güçler beklentisi olmasın.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|