Fehmi Koru, Yeni Şafak'taki köşesinde şunları yazdı:
Yanlış yanlış içinde
Son 48 saattir en fazla işittiğiniz isimlerden biri olduğumu biliyorum. Türkiye'den uzaktayım, ama kulaklarım çın çın çınlıyor. Ergenekon operasyonu kapsamında yeni gözaltına almalarla irtibatlı geçiyor ismim. Ben hedef gösterme amacıyla yazıyormuşum, polis ve savcılar da harekete geçiyormuş; temel iddia bu.
Başından sonuna yanlışlarla dolu bir yaklaşım.
Bir kere 'Ergenekon' olayında hedef gösteren değil, hedef gösterilenim ben. 2001 yılında elime geçen bir belgeden varlığını öğrendiğim yapılanmayı birkaç kez ele almıştım. Meğer onlar da beni hedeflerine almışlar. Hedef olduğumu öğrendiğim andan itibaren, beni bizzat ilgilendirdiği için ve duygusal yaklaşabilirim endişesiyle, konuya pek az değindiğimin okurlarım farkındadır.
Son birkaç aylık yazılarım incelendiğinde bu durum açıkça görülecektir: Öncesinde ve başlarda konuya gösterdiğim ilgi, hedef olduğuma kanaat getirmemden sonra, yerini ihtiyatlı bir bekleyişe terk etti. Devlet görevlilerin yürüttüğü soruşturmayı büyük bir dikkatle izliyorum, ancak soruşturmayı etkileyebilecek katkılardan ısrarla kaçınıyorum.
Son gürültünün sebebi gözaltına alınması olan İlhan Selçuk'un kişiliğine ve yazdıklarına yakın ilgim 'Ergenekon' konusu ile irtibatsızdır.
Cumhuriyet gazetesi “Tehlikenin farkında mısınız?” temasını işleyen reklâm kampanyasından beri Türkiye'yi farklı bir yöne götürme yolunda yayınlar yapıyor. ABD Başkanı Bush'a “Bunları bırak, bizleri destekle” diyen yazıyla başlayan süreçte çok tuhaf yazılar çıktı Cumhuriyet'te; ben de bu sütunda bir yılı aşkın bir süreden beri onları değerlendirip duruyorum. Son zamanlarda sıklaştı garip yazılar, benim ilgim de yoğunlaştı. Hepsi bu kadar.
“Biliyordu” diye üzerine gidilen yazımda, sanki başıma gelecekleri biliyormuşum gibi, yazdıklarımın muhatapları Ergenekon ile ilintilendirmediğini özellikle belirtme ihtiyacı duymuşum. Eğer bir ilişki kurulacaksa olan ile yazdıklarım arasında, gözaltına almaların kanaatimin aksine olduğu, benim yanlış teşhiste bulunduğum biçiminde bir ilişki kurulabilir. Oysa gördüğünüz gibi neredeyse bütün operasyonu bana bağlayacaklar...
Bunun da sebebi üçüncü bir gazetede daha önce çıkan bir yakıştırma. Orada, benim bazı isimleri kulaklara fısıldadığım, o kişilerin de sonradan tutuklandığı yakıştırması yapıldı. Büyük bir yanlış da bu: Tanıyanlar bilir, ya bildiğimi en yakınlarıma bile söylemeyecek kadar ketumumdur, ya da bazı kulaklara fısıldamak yerine okurlarıma aktaracak kadar paylaşmacı... Kimseyle ilgili bir şey yazmadığım gibi, kimseye de -ne geçmişte ne yakın zamanda- Ergenekon konusunda herhangi bir isim telâffuz etmedim. Aksini kimse ispat edemez.
Bunları yazmam, savunmaya ihtiyacım olduğu için değil, farklı bir sebepten: Şu sıralar olup-biten herşey, serseri mayın gibi dolaşan çetenin tetikçilerine kolay bir yem haline dönüştürme çabası olarak görünüyor gözüme. Çetelerin benden kurtulmak istemesini bir parça anlıyorum da, bu kadar yaygın bir 'hedef gösterme' cephesi oluşması yine de beni tedirgin ediyor. Böyle ortamlarda kimin kime ne yapacağı belli olmaz; bu noktada bir yanlışlığı en az isteyecek kişi olmamı ise herhalde doğal karşılarsınız.
Gözaltına alınacakları ve alınma biçimlerini bana soruyor olsalardı savcıların tercihlerini bütünüyle paylaşır mıydım? Sanmıyorum. Kimse, iyi ki, ne yapacağını bana sormuyor; tıpkı benim de ne yazacağımı kimselere sormadığım gibi... Herkesin işi kendine. Çok çok uzun yıllardır bağımsız tavrımı sürdürüyorum, bundan sonra değişecek değilim.
Biliyorum, bütün bunların altında benim ile hükümet ve Ak Parti arasında kurulan bağlantı yatıyor. Defalarca düzeltmeye çalıştığım bir büyük yanlış da bu. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın hükümet ediş tarzı siyasetçi-gazeteci yakınlığına müsaade etmiyor; ama benim bugüne kadar izlediğim meslekî ilkeler de siyasetçilerle yorumlarımı etkileyecek bir yakınlığa girmeme elverişli değil zaten. Eskiden olduğu gibi, bire bir ilişki kurarak değil, yazılarımla insanları etkilemeyi yeğlerim ben. Bundan dolayı da kimseden özür dileyecek değilim.
Yine de bir özür borcum var: 48 saattir süregiden bilgi ve yorum kirliliğinden dolayı, kirliliğe sebep olduğum için, hepinizden özür dilerim.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...