Doğan Grubu'na kesilen vergi cezası gerek büyüklüğü gerek medya dengelerine etkisi gerekse dış boyutu ile tartışılmaya devam ediyor. Konunun, dikkat çekmek istediğimiz yönü "mali" ve "hukuki" açılarıyla ilgili. Zira Doğan Yayın Holding, bağlı veya dolaylı bağlı ortaklıklarına dönük vergi inceleme raporlarının kritik bir yönüne itiraz ediyor. KDV yönüne. Gecikme faiziyle birlikte 4.8 milyar lirayı bulan fatura için "Basın özgürlüğünü kısıtlıyor" çıkışı yapılıyor. Olayın "siyasi arka planı" olduğu ileri sürülüyor. Bu tablo haliyle, derin analiz yapmamızı gerektiriyor.
DÜZELTME BEKLENTİSİ KIRILDI
Önce, Doğan Grubu'nun vergi cezası haberini aldıktan sonra izlediği yola, buna karşı Maliye'nin stratejisine bir göz atalım. Uygulamada, incelemeye alınan şirketin, vergi raporunu hemen görme şansı yok. Denetim elemanı raporunu yazar, okuma komisyonundan geçer. Nihai halini alan rapor, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine gönderilir. Vergi dairesi rapordaki tespitlere göre teminat ister. Mükellefin, inceleme raporuna erken ulaşması yalnızca "tarhiyat öncesi uzlaşma" ile mümkün. Bunun anlamı, inceleme elemanlarının değil ama üstatların bulunduğu bir heyetle, rap o r d a k i bulguların müzakere edilmesidir. Bu yaklaşım ( z ı m - nen) mükellef için "Hata yaptık ama söylediğiniz kadar değil" mesajını içerir. Nitekim Doğan Grubu, taktik olarak bu yöntemi denedi. Rapora hakim olduktan sonra tarhiyat öncesi uzlaşmadan vazgeçti. Lakin bu kararın Gruba sürpriz maliyeti olduğu sonradan fark edildi. Çünkü düzeltme beklentisi kırıldı. Doğan Grubu'nun ağırlıklı tezi, KDV cezasının hatalı olduğuna dayanıyor. Grup, hisse devrini ilmuhaberle yaptığını, kanuna göre hisse senetleri yerine ilmuhaber düzenlenebileceğini, hisse teslimlerinin de KDV'ye tabi olmadığını savunuyor. Hatta bu gerekçe ile Gelir İdaresi'nden "düzeltme" de talep ediyor. Peki ne mi oluyor? Maliye, Doğan Yayın Holding'e, "Tarhiyat öncesi uzlaşma talep ettiğinizden yapılacak işlem yoktur" mealinde yazı gönderiyor. Bir bakıma, "uzlaşma aşamasında gerekçelerinizi anlatabilirsiniz" demeye getiriyor. Doğan Grubu'nun, "Tarhiyat öncesi uzlaşma hakkımızdan vazgeçtik, dilekçemizi yeniden değerlendirin" deme şansı var mı? Var. Ama sonuç alması mümkün mü? Pek öyle görünmüyor. Çünkü, bu yönde bir başvuru yinelenirse Maliye'nin, dilekçeyi yanıtlamak için 60 günlük süresi bulunuyor. Buna karşın Grubun, vergi raporlarındaki tutarların tebliğ edildiği 24 Eylül'den itibaren 30 gün içinde dava açabileceği görülüyor. Dava açılırsa "düzeltme talebi" yine Ankara'dan dönebilir. Merkezi Uzlaşma Komisyonu'yla pazarlığa oturulursa, "Düzeltme isteğinizi Komisyon'da ifade edin" denilmesi söz konusu olabilir.
CEZANIN 3 MİLYAR TL'Sİ KDV İLE İLGİLİ
4.8 milyar liralık ceza toplamının 3 milyar lirayı aşkın kısmının KDV ile ilgili olduğu düşünülürse, Doğan Grubu'nun ısrarının nedeni daha iyi anlaşılıyor. Ancak Grubun, maliyedeki girişimlerinden sonuç alamayacağı kanaati, idari yargı seçeneğine engel teşkil etmiyor. Teminat talebinin yürütmesinin durdurulması için açılması muhtemel davada, yukarıdaki dayanakların dile getirilmesi sürpriz olmayacak. Böylece, "hukuka açıkça aykırılığın yanısıra telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağı" iddiasıyla teminatın önemli bölümünün yargıdan döndürülmesine çalışılacağı ve Grubun bir nebze rahatlatılmasının hedeflendiği anlaşılıyor. Bu arada merak edenler için söyleyelim, Danıştay kararları Doğan Grubu ortaklarının şahsi malvarlıklarına gidilemeyeceğine ilişkin örneklerle içeriyorsa da Maliye'nin, gerektiğinde patronun kişisel nakit akışını kontrol altında tutmasına ilişkin örnekler olduğu da hatırlatılıyor.(sabah)