5 Kasım’da başkanlık seçimi için sandığa gidecek ABD’de Demokrat aday Kamala Harris ile Cumhuriyetçi Donald Trump arasındaki yarış sürüyor. Anketler, iki adayın oylarının çok yakın olduğunu gösterirken, Rusya lideri Putin'den Çin lideri Xi Jinping'e, Avrupa ve NATO liderlerine kadar herkes yarışı yakından takip ediyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Harris'i başkan olarak tercih edebileceğini ima etse de, birçok işaret Putin'in aslında Trump'ı desteklediğini gösteriyor. İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'dan araştırmacı Timothy Ash, "Putin, çeşitli nedenlerle Trump'ın başkan olmasını isterdi. Öncelikle Putin, Trump'ın Rusya'ya karşı yumuşak davrandığını ve Ukrayna konusunda askeri desteği kesip Rusya'ya yönelik yaptırımları kaldırarak büyük bir anlaşma yapacağını düşünüyor” dedi.
Al Jazeera’da yayınlanan habere göre, Ash, “Sanırım Putin Trump'a baktığında kendisinin bir aynadaki yansımasını görüyor. Otoriter, sosyopat… Muhtemelen Trump'ı anladığını düşünüyor. Dahası, Putin Batı liberal piyasa demokrasisi sisteminden nefret ediyor ve Rus lider, Trump'ın bıraktığı yerden devam edip NATO ve Avrupa Birliği gibi kurumları baltalayarak bölünme ve kaos yaratacağını düşünüyor” diye ekledi.
Putin daha önce ABD başkanlık politikaları hakkındaki düşüncelerini açıkça dile getirmişti ve 2004'ten bu yana adayları çok kez destekledi. 2016 seçimlerinden önce Putin, yıllık bir basın toplantısında Trump'tan övgüyle söz ederek “Hiç şüphesiz zeki ve yetenekli bir insan” demişti.
TRUMP: ÇİN LİDERİYLE İYİ ANLAŞIYORUM
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, kamuoyuna açık bir şekilde aday ismini zikretmese de, Rusya'da olduğu gibi, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler Çin'e karşı sert bir duruş sergiledi. Trump’ın başkanlığı sırasında Çin ile bir ticaret savaşı başlattı ve 2018'de 250 milyar dolarlık Çin ithalatına gümrük vergisi koydu. Çin de karşılık vererek 110 milyar dolarlık ABD ithalatına gümrük vergisi koydu.
Biden başkan olduğunda Trump'ın gümrük vergilerini devam ettirdi. Ayrıca, bu yıl 13 Eylül'de Biden yönetimi belirli Çin yapımı ürünlere gümrük vergilerinde artış duyurdu. Harris kazanırsa, Biden'ın Çin'e yönelik politikasına uygun davranması bekleniyor.
Diğer yandan Trump ve Harris, seçilirlerse Çin'e karşı eylem planlarının ne olacağı konusunda ayrıntılı bilgi vermedi. Trump'ın ticaret savaşına rağmen, Çin lideriyle olan iyi ilişkisinden övündü. Trump, suikast girişiminden kurtulduktan sonra, dünya liderlerinin kendisine ulaştığını söyledi. Trump bir mitingde, "Başkan Xi ile çok iyi anlaşıyorum. Harika bir adam, olanları duyduğunda geçen gün bana güzel bir not yazdı" dedi.
Pekin Üniversitesi’nden eski dekan Jia Qingguo, Çinli yetkililer hafifçe Harris'e doğru eğiliyor olabileceğini söyledi. Ash ise, "İronik olan şu ki, Xi muhtemelen Harris'i istiyor, İran da öyle" diye konuştu.
NETANYAHU İLE TRUMP’IN ARASINDAN SU SIZMIYOR
7 Ekim’den bu yana Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren Netanyahu, açıkça bir adaya ilişkin görüş belirtmese de, Trump'tan yana olduğu belirtiliyor. Başkanlık döneminde Trump’ın Netanyahu ile iyi bir ilişkisi vardı. Trump, 2019'da İsrail-Amerikan Konseyi'nde "Yahudi devletinin Beyaz Saray'da şimdiki başkandan daha iyi bir dostu hiç olmadı" demişti. Netanyahu ise, 2020'deki bir açıklamasında Trump'ın "İsrail'in Beyaz Saray'da sahip olduğu en büyük dost" olduğunu söylemişti.
İki lider arasındaki ilişkiler, Biden seçildikten sonra bozuldu. Biden yemin ettiğinde Netanyahu onu tebrik etti. Trump bir röportajda bundan dolayı ihanete uğramış hissettiğini söyledi. Ancak Netanyahu, eski bağı tekrar canlandırmak için girişimlerde bulundu. Netanyahu, bu yılın Temmuz ayında ABD'yi ziyaret ederken Trump'ı Florida'daki Mar-a-Lago’daki evinde ziyaret etti.
Netanyahu ayrıca, Trump'a yönelik suikast girişimiyle ilgili şokunu dile getirdiği bir videoyu sosyal medyada yayınladı ve Trump bu videoyu kendi sosyal medya platformu Truth Social'da yeniden yayınladı.
AVRUPA VE NATO HARRIS’TEN YANA
Al Jazeera’da yayınlanan habere göre, Avrupa liderlerinin çoğu ABD başkanı olarak Harris'i tercih ediyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, "Onu iyi tanıyorum, kesinlikle iyi bir başkan olur" dedi. Trump birkaç kez, Batılı ülkeleri NATO'dan çıkmakla tehdit etti. Ancak Politico, ulusal güvenlik danışmanlarının ve savunma uzmanlarının ittifaktan çıkmasının pek olası olmadığını söylediğini bildirdi.
Buna rağmen NATO hakkındaki şikayetleri devam ediyor. NATO müttefiklerinin savunma harcama hedeflerini artırmasını isteyeceği bekleniyor. Şubat ayında Trump, Rusya'ya "suçlu" olarak gördüğü NATO müttefiklerine saldırmasını söyleyeceğini ima ederek Avrupa'daki müttefikleri karıştırdı.
Öte yandan Harris'in, ABD’de mevcut Enflasyon Azaltma Yasası ve temiz enerjiye geçiş politikasına devam etmesi muhtemel ve bu da Avrupa ile iş birliği yapma fırsatını artırıyor.
‘HİNDİSTAN LİDER FARK ETMEKSİZİN MÜTTEFİK’
Son yıllarda ekonomik açıdan yükselişte olan dünyanın en kalabalık ülkesi Hindistan’ın Başbakanı Narendra Modi, Trump'ın başkanlığı sırasında onunla yakın bir ilişki içinde olsa da, Modi aynı zamanda Biden'ı 2020 seçim zaferinden dolayı tebrik eden ilk dünya liderlerinden biriydi.
Chatham House'dan araştırmacı Chietigj Bajpaee, "Modi'nin bir adayı diğerine göre güçlü bir şekilde tercih ettiğini zannetmiyorum" dedi. Bajpaee, "ABD’de Hindistan ile ilişkileri derinleştirme ve stratejik ortak olarak görme konusunda fikir birliği var. Tartışmasız Çin'i stratejik rakip olarak görme konusunda olduğu kadar…" diye ekledi.
Bajpaee ayrıca, ABD'nin Hindistan ile etkileşiminin üç temel ayağının Hindistan'ın dünyanın en büyük demokrasisi olması, ABD'nin Hindistan'ı Çin'e ve Hindistan'ın potansiyel olarak büyüyen ekonomisine karşı bir siper olarak görmesi olduğunu belirtti.
‘GÜNEY KORE, ÇİN TEHDİDİNE KARŞI…’
ABD'nin Hint-Pasifik'teki önemli bir müttefiki olan Güney Kore’nin lideri Yoon Suk Yeol, açıkça bir adayı desteklememiş olsa da, Güney Kore ile ABD arasındaki ilişki Biden döneminde gelişti.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings tarafından eylül ayında yayınlanan yorumda, Trump yönetimi sırasında "Güney Koreli, Kuzey’e karşı ön cephedeki muharebe güçlerinin çoğunu sağlamalarına rağmen savunmalarına ve ABD güçlerinin bakımına yeterince katkıda bulunmadıkları suçlamalarıyla dehşete düşmüştü" denildi.
Öte yandan, Oxford Üniversitesi'nden Edward Howell, "Biden yönetimi Kuzey Kore nükleer tehdidine karşı çok şey yapmadı. Ancak, Washington, Tokyo ve Seul arasındaki ikili ve üçlü bağları güçlendirmeye odaklandı" dedi.
Howell, Güney Kore'nin, "Doğu Asya bölgesinin yalnızca nükleer bir Kuzey Kore tehdidiyle değil, aynı zamanda giderek daha baskıcı ve saldırgan bir Çin tehdidiyle karşı karşıya olduğu bir zamanda", bir sonraki başkan döneminde ABD'nin kendisine verdiği desteğin azalmamasını isteyeceğini ekledi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...