Yazar Alain de Botton’ın Mutluluğun Mimarisi adlı bir kitabı vardır. Dünyanın farklı coğrafyalarındaki mimari üslupları anlatırken; bir yandan da mimarinin felsefeyle, politikayla, günlük hayatla olan ilişkisine dair ilginç bağlantılar kurar. Galeri Işık Teşvikiye’de süren “Mutluluk Fabrikaları” sergisini gezerken bu kitabı düşündüm. Hem serginin hem de kitabın sorduğu sorular içinde dolaştım. Kitap, güzel bir binanın nasıl olması gerektiğini ve mimari bir yapı ortaya koyma arzusunun kökenlerini sorgular, doğayla insan ilişkisine eğilir, nereye yuva dediğimizle ilgili saptamalar yapar. Dolayısıyla mimarinin hayatın ne denli içinde soluk alan bir disiplin olduğunu hatırlatır.
Vitra ve Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin işbirliğiyle sunulan “Mutluluk Fabrikaları” başlıklı sergi de Botton’ın kitabı gibi benzer soruları harekete geçiriyor. Her şeyden önce adıyla bunu başarıyor. Mutluluk ve Fabrikalar... “Haydi canım, ne ilgisi var” diye düşünüyorsunuz önce. Ama bu iki kavramı normalde yan yana getiremeyeceğiniz için daha çok meraklanıyorsunuz.
İçinde yürünen bir gençlik ansiklopedisi
“Mutluluk Fabrikaları” aslında beş dizilik uzun soluklu bir projenin ilk sergisi.
(Taraf)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...