Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Latif Kurt, son yıllarda yaşanan kuraklığın 50 yıldaki en yüksek kuraklıklardan biri olduğuna dikkat çekerek, "2021, son 44 yılın en kurak yılı oldu. Türkiye kuraklıktan en çok etkilenecek ülkelerin başında geliyor" uyarısında bulunuyor.
"VERİLER ISINMANIN OLDUĞUNU BİZLERE KANITLIYOR"
Prof. Dr. Orhan Şen, 1981 ila 2010 yılları arasında Türkiye'deki sıcaklık ortalamasının 24.5 derece iken şu anda bu rakamın 26 dereceye yükselmiş olduğunu belirtti.
Orhan Şen "Bu veri bize ısınmanın olduğunu net bir şekilde söylüyor. Son 50 yılın en sıcak 6'ncı ağustos ayını yaşadığımızı hatırlatmak isterim. Bu yıl 22 meteoroloji istasyonu yeni ekstremler yaşadı, rekorlar kırıldı. En yüksek sıcaklık Cizre'de 47.5 derece, Marmaris'te 45.5 derece, Kastamonu'da 41 derece ölçüldü. Sarıkamış en soğuk ilçelerimizden ama orada bile 40.8 dereceye ulaşıldı" ifadelerini kullandı.
"İKLİM KRİZİ Mİ YAŞIYORUZ?"
"Bir iklim krizi yaşıyor muyuz?" sorusuna Prof. Şen: "Evet, şu anda önemli bir iklim krizi yaşanıyor diyebiliriz. Geçtiğimiz 10 yıl dünyanın en sıcak 10 yılı oldu. Önemli bir iklim krizi var, hatta bu krizi iliklerimize kadar yaşıyoruz. Sivil toplum kuruluşları, öğretmenler bu farkındalığı yaratmak için uğraşıyorlar ama iklim krizinde esas karar vericiler hükümetlerdir. Küresel çapta tüm hükümetlerin bu farkındalığı yaratması lazım" cevabını verdi.
Şen, Paris Anlaşması'nın en önemli maddelerinden biri olan 'küresel ısınma artışını 1.5 derecede tutmak' maddesini bizlere hatırlatıp sözlerine şu şekilde devam ediyor:
"Bu artış hızının 2 dereceyi aşmaması gerekiyor. Eğer 2 dereceyi geçerseniz freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidersiniz. 2 derecelik bir artış dünyada tarımsal açıdan önemli bir eşiktir. Evet, 1.5 derece ile başa çıkabilir ve uyum sağlayabiliriz. Ancak artış hızının 2 dereceyi asla aşmaması gerekiyor"
"İLK OLARAK KURAKLIĞA ÇARE BULUNMALI"
Prof. Dr. Orhan Şen, "Yağış, su ve tarımsal alanlar yetmiyor. Suyu tutmanız lazım. Yağan yağmur suyunu tutup yağmur hasadı yapmanız gerekiyor. Buharlaşma kayıplarını önlemeniz lazım" vurgusunda bulunuyor. Küresel ısınmayla birlikte yüzde 20 olan buharlaşma kayıplarının yüzde 30'lara çıktığını söyleyen Orhan Şen, buna çözüm olarak güneş enerjisi panellerini öneriyor. Şen, "Buharlaşmayı önlemek için örneğin göllerin üzerine güneş enerjisi panelleri koyulmalı. Bu şekilde yüzde 50 oranında önlersiniz. Buharlaşma yüzde 30'sa bu oranı yüzde 15'e çekersiniz" diyor.
"TARIMDA SULAMA PLANLI OLMALI"
"Kanallarla vahşi sulamayı bitirmemiz lazım. Gölden sulama barajından açık kanallara su veriyorsunuz. Bu da buharlaşmaya sebep oluyor. Kapalı kanallara çevirmeniz lazım. Çiftçiye damla sulama ve yağmurlama sulamayı şart koşmanız gerekiyor."
Vahşi sulamadan kesinlikle vazgeçilmesi gerektiğini vurgulayan Şen, "Hangi ürünlerin yetiştirileceğinin planlanması lazım. Çok su gerektiren ürünler yerine az su gerektiren ürünlerin üretimine geçilmeli" diye devam ediyor.
"KÜRESEL ISINMA KANSER GİBİ YAVAŞ YAVAŞ İLERLİYOR"
"Biz Türkiye olarak Akdeniz iklimi etkisindeydik. Kuzey bölgelerde tropik gece sayısı temmuz ve ağustos aylarında, ayda 4-5 günü geçmezdi" diyen Şen, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Şimdi yaz aylarına mayıs ve eylül de eklendi. Yaz ayları demek illa 45 derece sıcaklık olması anlamına gelmiyor. Yaz ayları genişledi, bahar ayları ortadan kalktı. Küresel ısınmanın meydana getirdiği yarı kurak iklim özelliğine girdik. Akdeniz ikliminden çıktık ve artık yarı kurak iklim özelliğine girdik."
"2070-2080 YILLARINDA NE YAZIK Kİ..."
"Küresel ısınmanın 4-5 dereceye ulaşması demek tropik iklimin kuzey 400-500 kilometreye ulaşması demek. Bu senaryo gerçekleştiğinde güney bölgelerimiz tropik iklimin etkisi altına gireceği anlamına geliyor. Paris Anlaşması yerine getirilmezse bu senaryo gerçek olacak. Kötü senaryo devam ederse 2070-2080 yıllarında küresel ısınma ne yazık ki 4-5 dereceye ulaşabilir. Bu ihtimal gerçekleştiğinde 2070-2080 yıllarında Türkiye'nin özellikle güney bölgeleri tropik iklimi etkisi altına girecek" diye belirtiyor.
"KALP KRİZİ VAKALARINDA ARTIŞ OLACAK"
Doç. Dr. İsmail Dabanlı da ciddi bir iklim krizinin yaşandığına dikkat çekiyor. Dabanlı, "2021 yılında ağustos ayı uzun dönem ortalamalarını 22 istasyonda geçerek rekor tazeledik. Türkiye'de 2021 yılı ağustos ayı, son 50 yılın en sıcak 6'ıncı ağustos ayı olarak yaşandı. Batı Karadeniz sel felaketinde özellikle Bartın’da 1 (133.8 mm), 2 (210 mm) ve 3 (252.8 mm) saatlik yağışlarda rekor tazeledik. Önemli bir iklim krizi değil, iklim buhranının zirvesine doğru çıkıyoruz" şeklinde yorum yapıyor.
Dabanlı, özellikle tansiyon, kalp damar hastalıkları ve kalp krizi vakalarında artış yaşanacağına dikkat çekiyor. Sık ve bol miktarda içilmesi gerektiğini söyleyen Dabanlı, "Özellikle bağıl nemin çok düşük olduğu ve hava sıcaklığının 40 santigrat derecenin üzerinde seyrettiği bölgelerde ve gündüz sıcaklıklarının en etkili olduğu saatlerde (10:00-16:00) dışarı çıkma konusunda tedbir alınmalı" diyor.
"SOLUNUM VE AKCİĞER HASTALIKLARI ARTACAK"
Dabanlı, "Solunum yolları ve akciğer kaynaklı hastalıkların özellikle astım, zatürre gibi akciğerle doğrudan ilişkisi olan hastalıkların artması muhtemeldir" diyerek sözlerini bitiriyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...