"Birçok yatırımcı için yerel varlıkların cazibesi konusunda karar verirken baktıkları en önemli faktör para politikası olmakla beraber, bu sadece Türkiye değil diğer gelişmekte olan ülke piyasaları için de geçerli" diyen Rabobank kur stratejisti Piotr Matys, önceki seçimlerde AKP ve lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim zaferlerinin yatırımcılar tarafından "istikrar" olarak görüldüğünü belirtirken, bu sefer bunun değiştiğinin altını çiziyor.
Matys "Ancak, bu kez, ilk piyasa tepkisi, yatırımcıların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi ve faiz oranlarına ilişkin olağandışı görüşleri hakkında endişeler nedeniyle farklı olabilir" ifadelerini kullanıyor.
Ortodoks politika beklentisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen ay Bloomberg’e verdiği bir söyleşide tekrar seçilirse para politikasında daha aktif bir rol oynayacağını söylemesi sonrası TL döviz kurları kaşısında tarihi düşük seviyelerine inmiş, bunun üzerinde Merkez Bankası (TCMB) faiz arttırmak zorunda kalmıştı.
Londra merkezli Capital Economics'ten kıdemli ekonomist Jason Tuvey ise, "Bu hafta sonu yapılacak ve başkanlık sistemine geçişi sağlayacak seçimler, piyasalarda (güçlendirilmiş) bir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde ortodoks olmayan bir politikaya daha da fazla yönelme korkusu yaratıyor" ifadelerini kullanıyor.
Erdoğan ve AKP için önceki zaferlerinin piyasalar tarafından istikrarın işareti olarak kabul edildiğini belirten Tuvey, "Ancak bu kez, yatırımcıların Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminde politikanın yönünün ne olacağı konusundaki endişeleri, piyasa tepkisinin daha ihtiyatlı olacağına işaret ediyor” dedi.
Ekonomi alanında ortodoks politikalar geleneksel görüş ve yaklaşımlardan oluşuyor. Para politikasında mesela merkez bankasının tek faizle piyasaları yönlendirmeye çalışması buna örnek olarak gösteriliyor.
Erdoğan etkisi
Seçim sonuçlarının önümüzdeki dönemde zaten yavaşlama beklentisi olan ekonominin görünümünü büyük boyutta etkilemeyeceğini söyleyen Tuvey, seçim sonuçları ile ilgili risklerin daha çok uzun dönemli olduğunun altını çizdi. Tuvey, riskleri Erdoğan ve AKP hükümetinin göreve gelmesi halinde sürdürecekleri gevşek para ve maliye politikaları olarak değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi politikasında daha fazla söz sahibi olması halinde ekonomik göstergelerdeki bozulmanın artarak devam edeceği öngörülüyor.
Tuvey, "Bu durum, Türkiye ekonomisinde devam eden kırılganlıklara neden olacak ve daha yüksek enflasyon ve daha dalgalı (ve daha zayıf) bir büyüme için zemin hazırlayacaktır. Bunun piyasadaki sonuçları, TL’de daha sert değer kayıpları ve bono faizlerinde yükseliş olacaktır" görüşünde.
TL dolara karşı bu yıl içinde yüzde 30'a varan değer kayıpları yaşayarak, tarihi düşük seviyelerini test etti. Enflasyon Mayıs ayında yüzde 12,15'e yükselirken, cari açık Nisan ayında 57,07 milyar dolara çıktı. Toplam dış borç Nisan ayında 453,2 milyar dolara yükselirken, bunun 125,5 milyar dolarlık kısmını vadesine bir yıl daha az kalmış kısa vadeli dış borçlar oluşturdu.
Rabobank'tan Matys seçim sonrası dönemle ilgili olarak "Yatırımcılar çift haneli enflasyon ve dalgalı sermaye akımları tarafından finanse edilen ve genişleyen cari açığı ele alan somut önlemlere bakıyor olacaklar" dedi.
Dolar/TL Cuma günü TSİ 15:34'te 4.68 seviyesinde işlem görürken, Euro/TL 5.46 seviyesinde, BIST-100 endeksi ise yüzde 1.11 yükselişle 96,099 puanda işlem görüyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...