Beka sorununun, Cumhur İttifakı'nın 'var olması, yok olması' meselesine evrildiğini savunan Ayata, "Beka gündemi oturmadı, iktidar şimdi onun sancısını çekiyor" dedi.
Sosyolog Prof. Dr. Sencer Ayata ile Cumhur İttifakı tarafından seçim meydanlarında sıkça dile getirilen 'beka sorunu' argümanını konuştuk.
Beka sorunu nedir, siyaset neden bu kavramı öne alıyor, nasıl propaganda başlığı haline geldi, bu soruları Sputnik'e değerlendiren Ayata'ya göre beka söylemi, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından geliştirildi.
Ayata, "Darbede hem demokrasinin askıya alınması söz konusuydu hem de mevcut siyasi iktidara ve parlamentoya karşı yapılmış bir girişimdi. Bu süreçte demokrasi açısından bir var olma, yok olma sorunu olarak görülüyordu" dedi.
'BEKA SORUNUN ANAHTAR KAVRAMI, DIŞ GÜÇLER'
Daha sonra büyük ölçüde bu tehlikenin ortadadan kaldırılmasına rağmen "Bunu bize yapanlar gayri milli güçledir, dış güçlerdir" şeklinde bir ittifak ortaya çıktığını anlatan Ayata, "Beka sorununun anahtar kavramı, ‘dış güçler' kavramıdır. Yani Türkiye'de 17 yılda iyi olan ne varsa bu iktidarın başarısıdır, başarısızlık varsa yönetimden kaynaklanmaz, tamamıyla ‘dışarının' oyunlarıdır" ifadesini kullandı.
‘Dış oyunlar' tanımının da gündeme göre şekil aldığını söyleyen Ayata, "Bu zaman zaman Batı dünyasıdır, zaman zaman siyonizmdir, zaman zaman Amerikan oyunudur, taraf değişiyor ama net bir tanım yok. Bir bakıyorsunuz tarih spekülatörleri oluyor, bir bakıyorsunuz içeride fiyatı artıran kabzımallar oluyor, bir bakıyorsunuz AB oluyor. Böyle genel bir kavram" diye konuştu.
'ORBAN'A GÖRE DE MACARİSTAN'I KUŞATAN BİR İSLAM TEHLİKESİ VAR'
Ayata, söz konusu düşünce tarzının mevcut iktidara özgü olmadığını da vurgularken, dünyada otoriterleşen bütün iktidarların hepsinin aynı söylemi kullandıklarını ifade etti.
Macaristan'dan örnek veren Ayata, "Macaristan'da Müslüman nüfus yok, Macaristan'ın etrafında ciddi olarak ona bir tehdit teşkil etmeyi bırakın Müslüman ülke yok. Otoriterleşen Orban'a (Macaristan Başbakanı) göre ise bütün Macaristan'ı işgal altına almakta olan, kuşatan bir İslam tehlikesi var. Benzeri aynen burada oluyor; karşılığı olsun olmasın bir var olma-yok olma…" dedi.
'DİNE SAYGISIZ ELİTLE —MÜSLÜMAN HALK' KUTUPLAŞMASI ARTIK İŞLEMEMEYE BAŞLADI'
Bu yolla kutuplaşma söyleminin de başka bir zemine oturtulduğunu belirten Ayata, şöyle devam etti:
"Eskiden yabancılaşmış, dine saygısız elitlerle onun karşısında Müslüman halk varken, bu kutuplaşma işlememeye başladığı için kan bulundu; ‘Türk milleti ve onun düşmanları' şeklinde. Ekonominin de, dış politikanın da kötü gidişinin sorumlusu bu. Hatta bunun çapı da büyütüldü; ‘yedi düvele artık meydan okuyoruz, eskiden olduğu gibi teslim olan bir Türkiye yok ve Türkiye bir var olma-yok olma mücadelesi veriyor'. Terörün daha yoğun olduğu dönemde bu, birinci derecede bir siyasi söylem olabilir ama şimdi terör zayıflayınca vatandaşın birinci derecede gündemi itibariyle bir söylem olmuyor, hele ekonominin yakıp kavurduğu bir yerde. Şimdi başka bir kulp bulunuyor buna, deniyor ki ‘Bu iki terör örgütünün (PKK-FETÖ) aslında içeride koruyucuları, hamileri var, onlara destek verenler var'. Kim bunlar, ‘bizim karşımızda olan herkes', CHP ile İYİ Parti. Demek ki bunlar bakın, ‘Türkiye'yi kuşatmak isteyen, şahlanışı durdurmak isteyen, tekrar teslimiyetçi Türkiye isteyen dış güçlerin içerideki uzantıları'. Böylelikle dış güçler söylemi siyasi iç dengelere de oturan bir zemine yerleştirilmiş oluyor. Beka nedir o zaman, aslında fiilen Cumhur İttifakı'nın var olması, yok olması."
EKONOMİ VURGUSU: 'CUMHUR İTTİFAKI BEKA KONUSUYLA HATA YAPTI'
Ekonomideki gelişmelerin altını çizen Ayata, "Son seçim itibariyle de; ekonomi toplumun her kesimini o kadar yakından ilgilendiriyor ki yoksul, zengin, sermaye sahibi, işsiz dinlemiyor, bütün kesimleri kavuruyor. Böyle bir ortamda beka söylemi, var olma, yok olma tutmadı" dedi.
Cumhur İttifakı'nın kendi açılarından beka konusuyla çıkarak hata yaptığını savunan Ayata, toplumun bir kısmının hala bekanın ne demek olduğunu bilmediğini ifade etti.
Ayata, "Halbuki dış güçler dedikleri zaman farklı farklı siyasi görüşteki kimseler açısından bir karşlığı oluyordu. Şimdi dış güçlerden bekaya geçince tutmadı, ekonomiye çarptı tutamadı, anlaşılmadı tutmadı. Son dönemde de, Yeni Zelanda'daki terör olayını içeride kullanma başladı, AP'nin kararı bir yanda, 8 Mart'ta kadınların bir başka olayı protesto için ıslıklamaları hemen ezan olayına dönüştürüldü, Ayasofya ortaya atıldı, birden bire bir paket sunuldu; ‘Biz beka diyorduk, siz inanmıyordunuz gördünüz mü?' Keşke olmasaydı ama bu olaylar olmasaydı söylenecek bir söz de bulamayacaklardı, beka sorunu eriyip geçiyordu" diye konuştu.
'BEKANIN İÇERİK SÖYLEMİ ZAYIF'
Seçimin ana gündeminin ekonomi olduğunu yineleyen Ayata, "İktidarın beka gündemi oturmadı, şimdi iktidar onun sancısını çekiyor. Beka, Cumhur İttifakı'nın çıkışı açısından başarılı bir söylem değildir, içerik söylemi zayıf, abartılmış, otoriter rejimlere özgü, bütün sorumluluğu ‘ben yapmadım, başkaları yaptı' şeklinde dışarıya atan bir söylem" değerlendirmesinde bulundu.
CHP'den milletvekillliği de yapmış olan Prof. Dr. Ayata, "Bugün vatandaş ekonomideki duruma bakıyor. Dış borcun iyi kullanılmadığını, özelleştirmeden, kamu varlıklarının satışından gelen kaynakların kötü kullanıldığını, en kaba tabirle betona yatırıldığını, Türkiye'nin teknoloji, katma değer yarışında çok geriye düştüğünü anlatan kudretli bir ekonomi hikayesi karşısına konsaydı vatandaşın, beka söylemi daha da zor durumda kalırdı" diye konuştu.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...