G.C., 1995’te kiralık olarak oturduğu evi 2000 senesinde boşalttı. İddiaya göre, kiracı G.C., üzerine kayıtlı elektrik abonesini sonlandırmadı. 12 sene sonra, ödenmemiş 33 adet elektrik faturası borcu sebebiyle hakkında başlatılan icra kararıyla karşılaşan G.C., itiraz etti. İcranın durdurulmasıyla harekete geçen elektrik dağıtım şirketi Tüketici Mahkemesi’ne müracaat ederek itirazın iptalini ve icra inkâr tazminatı talebiyle dava açtı.
Emsal bir karara imza atan Tüketici Mahkemesi, davalının tesisatın bulunduğu evden taşınmasına rağmen aboneliğini sonlandırmaması nedeniyle yapılan tahakkuktan sorumlu olduğunu; ancak enerjiyi kesmeyen dağıtım şirketinin de kusurlu olduğuna hükmetti.
Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği uyarınca ödemenin zamanında yapılmaması halinde abonenin elektriğinin kesilmesi gerekirken yönetmeliğe uygun işlem yapmayan davacının borcun artmasına sebebiyet verdiği, açıklanan nedenlerle davalının tesisatın bulunduğu evde oturduğu döneme ait tüm borç ile birlikte evden ayrılmasından sonraki döneme ait fatura bedellerinin, gecikme zammının ve KDV’sinin sadece yüzde 20’sinden, davacının ise geri kalan borcun yüzde 80’inden sorumlu olduğuna dikkat çekildi.
'HEM ŞİRKET HEM ABONE SORUMLU'
Davacı kurum kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada 5. Tüketici Mahkemesi ilk kararında direndi. Kararı davacı kurum temyiz edince devreye bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Genel Kurul, evi boşaltırken üzerine kayıtlı abonman sözleşmesini feshetmeyen tüketici ile faturanın ödenmemesine rağmen enerjiyi kesmeyen Boğaziçi dağıtım şirketinin ortak kusurlu olduğuna hükmetti.
Yargıtay Hukuk Genel Kurul'u kararında şu ifadelere yer verildi:
"Yönetmeliğe göre, fatura bedeli ödenmediğinde muayyen bir süre sonunda abonenin elektriğinin kesilmesi gerekir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında da ödenmeyen elektrik faturalarına rağmen davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil ettiği ve indirim gerektirdiği konusunda görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık alacak aslından müterafik kusur indirimi yapılıp yapılamayacağı hususundadır. Abonman sözleşmesi feshedilmemekle ayakta olduğundan, Özel Daire bozma kararında da belirtildiği üzere, öncelikle ilgili tesisata kullandırılan elektrik bedelinin karşılığı olan ödenmeyen fatura asıllarının tamamından davalı abonenin sorumlu olduğunun kabulü; bunun yanında yönetmelik hükümlerine göre abonenin elektriğinin kesilmesi gerekli olan tarih belirlenip bu tarihe kadar ki sarfiyatın gecikme zammı ile faizinden davalının sorumlu olduğu ancak daha sonraki süre yönünden ancak tazminat niteliği açıklanan gecikme zammı ve işleyecek faizden davacının müterafik kusuruna dayanılarak tenkis düşünülmelidir. Yapılan görüşmelerde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin bozma görüşü yasalara uygun olduğu görüşü benimsenmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire kararında belirtilen nedenlerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesinin atfı dikkate alınarak 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince bozulmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir"
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...