Okuyucularımın bana en çok sordukları sorulardan biri de şudur: “Osmanlı dönemindeki bizim İttihatçılar’la Naziler arasında ne gibi bir benzerlik vardır?”
Bu sorularını sorarken de, daima benim İTTİHATÇI VE NAZİ ÇILGINLIKLARI(*) kitabımdan yola çıkarlar.. Evet ben bu kitabımda İttihatçıları, Talat, Enver Cemal Paşaları, ülkemizdeki faaliyetlerini, yurt dışına kaçışlarını, oralardaki sonlarını ayrıntılı bir biçimde ele alır, Mussolini ve Adolf Hitlerle onları ve hayalini kurdukları rejimleri araştırıp inceler, aralarında karşılaştırmalar yaparım.. Benzerliklerini ve farklı yanlarını dile getiririm.. 440 sayfalık kitabı da zaten bu tarihsel bilgilerle oluşturdum.
Yıllardır devam eden bu sütundaki yazılarımda, bu konuyu ele almış mıydım hatırlamıyorum.. Bugün, işte o kitabımdan bazı alıntılar sunarak, okuyucularımın merak ettiği İttihatçı ve Naziler, Faşistler arasındaki benzerliklere ışık tutmağa çalışacağım.
Ülkelerinde egemen oldukları tarihlerde, tarihin seyrini değiştiren, çılgınlıklarıyla milletlerinin kaderine yön veren bu ideolojilerin mensupları, gerçekten enteresan yaratıklardı.
İTTİHATÇILAR: (Kitabın önsözünde bunlar hakkında özetle şöyle diyorum:)
Devleti I. Dünya Savaşına sokarak, 622 yıllık Osmanlı İmparatorluğunu, çılgınlıklarıyla tarihe gömen Paşalar bunlar..
İttihat Terakki’nin kuruluşu, Selanik’teki faaliyetleri, Harekat Ordusu, Abdülhamit’e 2. Meşrutiyetin ilan ettirilmesi (23.7.1908), Abdülhamit’in tahttan indirilmesi gibi ayrıntılar üzerinde durmayacağım. Merak edenler kitaptan okurlar.
Yalnız burada bir iki satırla “İttihatçı andı”ndan söz edeyim..
İttihatçı cemiyetine girmek isteyenler önce üyelerce yönetime tavsiye edilirdi.. Üyeliğe alınma kararı verilen kişiye, son olarak; “üyemiz olmakta kesin kararlı mısın?” diye sorulur. “Evet” cevabı alınınca, şöyle denilirdi:
“Sağında Kur’an-ı Azimüşşan, solunda bir tabanca var. Ayağa kalk, sağ elini Kur’anın üzerine, sol elini tabancanın üzerine koy, okuyacağımız yemini tekrarla” denilerek İttihatçı yemini yaptırılırdı.
Enver Paşa, İttihat Terakkinin 2. Numaralı üyesi idi. Paşa, Hürriyet kahramanı, Osmanlı Orduları Başkomutan vekili, Sarıkamış çılgınlığı sorumlusu, Pamir şehidi gibi unvanları ile Türk tarihinde çok önemli bir yer işgal etmiştir. Fakat bugünkü konumuz bu ayrıntılar değil elbette..
İttihatçıların son dönemleri.. Yani, “Turancılık”ı Devlete resmi ideoloji yaptıklarından sonraki gelişmeler asıl konumuz.. Onların Turancılığı ile, sonraki yıllarda Almanya’da Hitler’in “saf ve üstün ırk” temeline dayanan Nasyonal sosyalizm arasında çok büyük benzerlikler vardı.
Bunları, yani Enver Paşa’nın Hitler’le benzerliklerinin hepsini saymaya kalksak sayfalar yetmez.. Kaşındaki beyazlığı İmparatorluk simgesi sayan, Bu yüzden kendini Napolyon Bonapart’a benzeterek konağının her yerini Napolyon resimleri ile donatan Paşa, hep Damad-ı Şehriyari hayalleri içinde yüzmüştü. Şu söz de ona aittir:
“İki tümen gönderip, Tahran’ı, Türkistan’ı fethedeceğim!”
İşte hep böyle büyüklenmeler..
1.Dünya Savaşının kaybedilmesi üzerine, İttihatçı Sadrazam Talat Paşa istifa etti.. İttihat Terakki de son Kongresini yaparak kendini feshetti. Bunun üzerine İttihatçılar, 1 Kasım 1918 gece yarısı U-67 isimli Alman denizaltısına binerek ülkeden kaçtılar.
Gemiye, Üç Paşalar’dan ilk Talat Paşa binmiş, onu Enver, Cemal Paşalar ve Bahattin Şakir’le Doktor Nazım gibi ileri gelenler izlemişlerdi.
Kaçaklar o sıra Alman işgali altında olan Kırım Gözleve’de karaya çıktılar.. Talat Paşa oradan Avrupa’ya gidip kenara çekilme kararlısı idi. Nitekim, diğer 6 kişi ile birlikte trenle Berlin’e gidip yerleşti.. Fakat orada 15 Mart 1921 tarihinde Telleryan isimi bir Ermeni tarafından öldürüldü.
Enver Paşa ise; “Rusya’da kalmak, Türkistan’a giderek milleti ayaklandırmak, başarılı olamazsa hiç olmazsa bu yolda ölmek”planı yapıyordu. Planını geliştirme amacıyla o da Berlin’e gitti.. “Çiftçi Ali” takma adı ile bir pansiyona yerleşti. (Nisan 1919) Tabii aklı hala Türkistan ve Turan’da idi.. Bunun yolu ise Rusya’dan geçiyordu. Demek ki, Rus Devlet büyüklerinin yardımı şarttı.
Ressam Malessa adı ile kiraladığı uçağın Litvanya’da benzini bitince orada kaldı. Litvanya’lılar kendisini ve uçağın pilotunu Bolşevik sanıp hapse attılar. Hapiste çeşitli dümenler çevirip, pansiyonun aşçısı kadına, kendisini Alman ressam olarak tanıtıp, kurtarılmasına yardımcı olmasını istedi.. Ona mektup yazdırdı..
… Yok yok konu daha çok uzayacak..
Enver Paşa’nın Türkistan’daki faaliyetleri falan var daha.. Sonra Mussolini, Hitler konuları var.. Zaten sütunum doldu.. Onun için burada bugünkü yazıma son vereyim de devamını ilerdeki yazılarımda ele alayım..