Adalet Bakanı Bozdağ, Hollanda'nın skandal tavrıyla ilgili, "Orada vatandaşların üzerine polislerin ve polis köpeklerinin saldırtılması son derece büyük bir hak ihlalidir, insan hakları ihlalidir, toplanma gösteri hakkının ihlalidir. Sayın Bakan'ın yolunun kesilmesi seyahat hürriyetinin ihlalidir. Vatandaşların bir araya gelmesinin engellenmesi, toplantı ve ifade hürriyetinin ihlalidir. Basın mensuplarına yapılan saldırılar da basın hürriyetinin çok açık ihlali. Bu kadar hak ihlali yapılan bir yerde bütün uluslararası toplumun ayağa kalkması lazım." dedi.
Bozdağ, AK Parti İl Başkanlığı'nın Yozgat'ta bir otelde düzenlediği "Geçmişten geleceğe teşkilat" konulu toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bozdağ, bir basın mensubunun "Hollanda'nın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik skandal tavrına yönelik ne tür adımlar atılacak?" şeklindeki sorusu üzerine, bununla ilgili Başbakan Binali Yıldırım'ın ve Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Hükümet Sözcüsü'nün gerekli açıklamaları yaptığını anımsattı.
Türk devletinin, Türk milletine ve Türk devletine yaraşır bir şekilde tedbirler alacağını, adımlar atacağını belirten Bozdağ, şunları söyledi:
"Hollanda hükümetinin yaptığı gibi, Hollanda milletini ve devletini küçük düşüren ve tarih önünde bir utanç fotoğrafıyla mahkum eden bir yaklaşım gibi bir yaklaşım ortaya koymayacaktır. Bizim tavrımız çok nettir. Bu milletin büyüklüğüne, bu devletin büyüklüğüne, kadim bir devlet geleneğine yaraşır bir şekilde gereken yapılacaktır. Türk bakanlarına, oradaki Türk vatandaşlarına dönük yapılan haksız, hukuksuz, uluslararası sözleşmelere aykırı, diplomatik nezaket kurallarını ayaklar altına alan, bütün bu kararlara karşı atılması gereken adımlar tereddütsüz atılacaktır. Zaten alınan kararlar açıklanmıştır. Bunu çok net bir şekilde ifade etmekte fayda var. Bizim tutumumuz Hollanda hükümetinin bu olumsuz yaklaşımına karşıdır yoksa Hollanda halkı ile Türk halkı arasında Hollanda toplumu ile Türk toplumu arasında herhangi bir sorun ve sıkıntı yoktur, bunun da bilinmesinde fayda vardır. Bizim tutumumuz sadece Hollanda hükümetinin ırkçılara, ayrımcılara esasında Hollanda'ya ve Hollanda halkına da düşmanlık yapan bu hasta anlayışlara, kesimlere prim veren, Hollanda'yı da Hollanda halkını da rencide eden, oradaki Türk toplumunu da rencide eden bu saygısız, hukuksuz, diplomatik nezakete aykırı yaklaşımlarına karşıdır."
"Orada vatandaşların üzerine polislerin ve polis köpeklerinin saldırtılması son derece büyük bir hak ihlalidir. İnsan hakları ihlalidir. Toplanma, gösteri hakkının ihlalidir. Sayın Bakan'ın yolunun kesilmesi seyahat hürriyetinin ihlalidir. Vatandaşların bir araya gelmesinin engellenmesi, toplantı ve ifade hürriyetinin ihlalidir." diyen Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
"Basın mensuplarına yapılan saldırılar da basın hürriyetinin çok açık ihlali. Bu kadar hak ihlali yapılan bir yerde bütün uluslararası toplumun ayağa kalkması lazım. Ama görüyoruz ki Avrupa Birliği kurumları ve Avrupa Konseyi ve 'demokrasi, hukuk' diyen her gün Türkiye'ye en ufacık bir olay olduğunda ki haksız olay, esasında terör örgütlerinin anlatımlarına göre Türkiye'yi suçlayanlar, terör örgütü anlatımı değil, canlı yayında televizyonlarda bu haksızlığı, hukuksuzluğu yapanlar karşısında sessiz kalmışlardır. Buna karşı sessiz kalan herkesi de buradan kınadığımı ifade etmek isterim. Türk vatandaşların üzerine polisleri saldırtanlar en büyük insan hakları ihlalini gerçekleştirenlerdir. Hollanda hükümeti bu tutumuyla suçüstü yakalanmıştır. Uluslararası hukuktan kaynaklanan bütün yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmiştir."
AB Adalet Divanı'nın başörtüsüyle ilgili aldığı kararı nasıl değerlendirdiğini sormaları üzerine Bozdağ, "Avrupa Adalet Divanı'nın aldığı karar din ve vicdan hürriyeti, çalışma hürriyeti, insan haklarına ilişkin bütün uluslararası düzenlemeler ve AB değerlerinin katledilmesinden ibaret." ifadesini kullandı.
Çok net bir şekilde Adalet Divanı'nın adaleti ve hukukun evrensel ilkelerini ayaklar altına aldığını, Avrupa Birliğinin değerlerini çiğnediğini vurgulayan Bozdağ, "İnsanları inancıyla işi arasında tercihe zorlamak demokratik bir hukuk devletine yakışmaz, büyük bir ilkelliktir, büyük bir çağ dışılıktır, orta çağ zihniyetinin 21. yüzyılda mahkeme eliyle hortlatılmasından başka bir anlam taşımamaktadır." diye konuştu.
Avrupa ülkelerinde ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve Türkiye karşıtlığı gibi çok ciddi hastalıklar olduğuna dikkati çeken Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bu hastalıklar serpici nitelikte toplumun tamamını etkisi altına almış durumda ve siyasi iktidarlar dahi bundan etkilenip bu hastalıklara karşı sesini yükseltmek ve bu hastalıkları tedaviyle uğraşmak yerine bu hastalıkların yaygınlaşmasına yol açan eylem ve söylemler içerisine girmişlerdir. Bu son derece üzücü bir gelişmedir. Avrupa'nın geleceğini, Avrupa ülkelerinde yaşayan insanların geleceğini, demokratik hak ve özgürlüklerini de tehdit eden gelişmelerdir. Tabi insanların bu tür yaklaşımlar içerisinde olması bir dereceye kadar izah edilebilir, bunların tedavisi vardır, belki tedavi edilebilir, bir şeyler yapılabilir ama ana görevi bütün bu hastalıklara rağmen ve her türlü olumsuzluğa rağmen insan haklarını adaleti ve hakkı ayakta tutan Avrupa Adalet Divanı veya Belçika Mahkemesi gibi mahkemelerin bu aşırılıklara prim vermesi ve onlardan daha ileri kararlar alarak adaleti ve hukuku yok etmesi kabul edilemez."
Avrupa ve Avrupa Birliği adına üzüldüğünü dile getiren Bozdağ, "Avrupa ortak hukukunu korumakla görevli olan bir Adalet Divanının verdiği bu karar bu hukuku bombalamıştır, onlar adına çok üzgünüm." dedi.
Bu tür kararların insanların din ve vicdan özgürlüklerini yok edemeyeceğine dikkati çeken Adalet Bakanı Bozdağ, şunları söyledi:
"Bu kararların böyle bir gücü asla yoktur. Ama Türkiye'ye her defasında demokrasi, insan hakları hukuku dersi verenlerin Avrupa'daki demokrasinin, insan hakları, hukukun üstünlüğünün, ırkçıların, ayrımcıların, İslam düşmanlarının ve başkalarının inanç hürriyetine saygı göstermeyen radikallerin kabul ettiği kadar olduğunu göstermiş oldu bu karar. Sadece üzgünüz diyorum ve bu kararı verenleri bir hukukçu olarak kınıyorum."
Bozdağ, Yozgat'ta gazetecilerin, Venedik Komisyonunun hazırladığı raporda, bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerin feshini talep etmesini nasıl değerlendiği sorusu üzerine, Komisyonun Türkiye aleyhinde bir raporu kabul ettiğini söyledi.
Venedik Komisyonunun teknik komisyon özelliği taşıdığını vurgulayan Bozdağ, sadece uzman görüşü verebileceğine dikkati çekti.
Bozdağ, Türkiye hakkındaki raporun teknik değil, siyasi olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Venedik Komisyonu, Türkiye'deki anayasanın halk oylaması sürecine bu ortaya koyduğu raporla 'hayır'dan yana çok net bir şekilde taraf olmuştur. Çünkü Venedik Komisyonu raporu, adil, objektif değildir, subjektiftir, siyasidir. Tamamen baştan sona CHP'nin ve HDP'nin ve Anayasa Komisyonu ve genel kurul görüşmeleri sırasında söylediklerinin ve kendi internet sitelerinde yayınladıkları görüşlerin derli toplu bir arada ifade edilmesinden ibaret bir rapordur. Türkiye'de inceleme yaptılar, boş yere para harcadılar. Ben buradan Venedik Komisyonuna diyorum ki keşke bu kadar zaman harcayacağınıza para harcayıp bu raporu yayınlayacağınıza HDP ve CHP'nin internet sitesinden indirip oradaki CHP ve HDP logolarını çıkarıp, altına Venedik Komisyonu yazmış olsalardı daha zahmetsiz ve masrafsız bir rapor olurdu. Venedik Komisyonunun bu raporu, komisyonun görüşlerini değil, esasında CHP ve HDP'nin görüşlerini Venedik Komisyonu görüşü olarak ortaya koyan siyasi bir rapordur."
Raportörlerin, Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi üyelerini yanılttığına işaret eden Bozdağ, şunları kaydetti:
"Raporun dili ve üslubu da teknik bir rapor olmadığını gösteriyor. Tamamen siyasi bir dil ve üslupla yazılmıştır. Venedik Komisyonu, Türkiye'nin muhalefet partisi değildir. Teknik bir komisyondur ancak Türkiye'nin muhalefet partisi dili ve üslubuyla bir rapor alınmıştır. Komisyon, bu raporuyla Venedik Komisyonunun saygınlığına çok büyük bir leke sürmüştür. Bizim açımızdan Türkiye'de olup bitenleri objektif yansıtmayan, teknik ve uzman görüşü içermeyen tamamen CHP ve HDP'nin siyasi görüşlerini Venedik Komisyonu görüşüne dönüştüren bu raporun itibarı yoktur. Buradan, bu raporu referans gibi gören ve göstermek isteyen çevrelere de seslenmek isterim. Kim ki bu raporu referans alarak Türkiye'deki anayasa değişiklikleri hakkında bir kanaat veya karar oluşturursa kesinlikle yanlış bir kanaat oluşturmuş olur ve yanlış bir karar vermiş olur. Çünkü gerçeklere dayanmayan bir rapor üzerinden kanaat oluşturulamaz."
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...