Yeşilçam’ın efsane ismi Hülya Koçyiğit ve eşi Selim Soydan, Hürriyet’e verdikleri söyleşide, ABD’deki ameliyat sürecini ve Türkiye’ye döndükten sonra neler yaptıklarını anlattı. Şu anda iyi olduğunu anlatan Koçyiğit, “İyi olmamda ailem çok önemli ama inanıyorum ki sevenlerimin kalpten ettiği dualar çok etkili oldu. Türk halkının hâlâ koruduğu çok güzel bir duygusu var. ‘Bir' olmayı bilen bir tarafı var. Benim hastalığım onlara bir değeri hatırlattı. Hülya Koçyiğit müşterek bir değerdi onlar için ve zarar gelmesini istemediler” dedi. Hafif bir ağrısı olduğunu anlatan Koçyiğit, “Nefes almada sıkıntım var. Sık sık nefes almam gerekiyor, yetmiyor. Çok çabuk yoruluyorum. Bunların da geçeceğini düşünüyorum. Temiz hava almaya çalışıyorum” dedi.
Doktorların “ciğer sönebilir” diye imza aldıklarını anlatan Koçyiğit, “Ciğer sönmesi ne demek onu da bilmiyorum. İki saat 35 dakika sürdü biyopsi. Selim dışarıda çok endişeli, delirmiş. O arada beni göremiyor, hemşire geliyor, bir torba içinde benim eşyalarımı veriyor ona. Kalakalmış, bir daha beni göremeyecek sanmış” açıklamasını yaptı. Selim Soydan ise Koçyiğit’in biyopsiye girerken kendisine “Benim eşyalarımı orada unutma sakın, sen teslim al” dediğini anlatarak, “Yani o gidiyordu, ölecek gibi konuştu. Arkamı döndüm ne ağlamak, ne ağlamak. ‘Bu nasıl laftır’ diyemiyorsun, o kadar zor durumda ki. Bir de ameliyata girerken ‘Artık buraya kadarmış Selim’ dedi. O zaman da çok kötü oldum” diyerek yaşadıklarını anlattı.
Koçyiğit, hastalığı süresince ölümden çok korktuğunu söyleyerek, “O zaman dedim işte, ‘Buraya kadarmış’ diye” dedi. Kendisini toplumsal barışa inanan bir insan olarak tarif eden Yeşilçam’ın efsane ismi, şöyle konuştu: “Müşterek bir vatanımız var. Beraber yaşayacağız. Silahlar sussun, barış konuşmaları başlasın. İnsanlar tekrar barışa yaklaşsınlar çok isterim. Ama şu an çok acı bir an. Ben dışarıdaki insanlar gibi bakamıyorum. Dışarıda Türkiye'nin algısı çok kötü. Kendimizi iyi ifade edemediğimizi sanıyorum. Son senelerde akıl almaz, hiç hak etmediğimiz saldırılara uğruyoruz. Böyle olduğu halde yurtdışından çok olumsuz, çok kötü görünüyoruz. Özellikle ‘Başımızda bir diktatör var’ söylemine katılmıyorum”.
Koçyiğit, Mediha Olgun, Gökmen Ulu, Ahmet Şık, Turhan Günay gibi isimlerin de bulunduğu 150’den fazla gazetecinin cezaevinde yattığı saptamasına karşı çıkarak, Gazetecilik yaptıkları için bu insanların suçlu olduklarına inanmıyorum ben. Teröre hizmet eden insanlar var. Her eline kalemi alan, her gazeteye yazı yazan gazeteci değildir. Bugün de her telefonu olan insan kendi filmini çekiyor, bu onun yönetmen olduğunu mu gösteriyor?
Sözcü
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |