Beştepe'de kaymakamlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
Türkiye içerde ve dıaşrda çok büyük bir saldırı altındadır. Bu saldırı zayıf bir ülke olduğumuzdan kaynaklanmıyor. Güçlü, güçlenen bir ülke olduğumuz için bu saldırılar oluyor. Bugün ülkemiz sınırları içinde 3 milyonun üzerinde Suriyeli ve Iraklıyı misafir ediyoruz. Elbette sıkıntılar yaşanıyor ama bunlar üstesinden gelinemeyecek meseleler değil. İçişleri Bakanlığı bazı mültecilere vatandaşlık verilmesi için çalışma yürütüyor.
Asıl çözüm Suriye ve Irak'ın huzura kavuşmasıdır. Suriye ve Irak'ta yaşanan her gelişme ülkemizi doğrudan etkiliyor.
Düne kadar DEAŞ'la mücadeleyi ilk sıraya koyan ülkelerin bugün neredeyse DEAŞ'ı himayeleri altına alacak hale geldiklerini ibretle takip ediyoruz. Bölgenin tarihi, dini, etnik, kültürel yapısını dikkate almadan, tamamen kağıt üzerindeki planlamalarla yürütülen projeler, birer birer çöküyor. Türkiye, işte tüm bu kaos içerisinde hem kendisi hem de kardeşleri için en iyisini yapmanın çabasını veriyor.
Uluslararası alanda ve sınırlarımız dışında verdiğimiz mücadelenin başarısının birinci şartı, ülkemizin içini sağlam tutmamızdır. Eğer, biz kendi topraklarımızın içinde huzuru, güveni, refahı temin edemezsek, dışarıda ne sözümüzün bir kıymeti kalır ne de tek bir adım atacak zemin bulabiliriz. Terör örgütlerini, adeta vardiya usulü ülkemizde eylem yapmaya teşvik edenler, işte bunu istiyor.
Milletimiz ülkesine sahip çıktıkça, karşımızdakiler ahlaksızlık çıtasını yükseltiyor. Türkiye'nin karşısında isimleri farklı harflerden oluşuyor olsa da aynı örgüt var. Bunların topuna birden terör örgütü diyoruz. Hepsi ülkemizin, milletimizin düşmanıdır. Askerimizle, polisimizle, hariciyemizle güçlü olmalıyız. Yaşadığımız dönem rutin bir dönem değildir, olağanüstüdür. Bugün Türkiye yeni bir istiklal ve istikbal mücadelesi vermektedir. Çalışmalarımızı da bu olağanüstü hale mütenasip yürütmeliyiz.
Türkiye, terörle mücadelesini ve bunun için bölgesinde tüm operasyonları tek başına, kendi imkanlarıyla ve kendi evlatlarıyla yürütmek mecburiyetindedir. Bu durumu anlamayan veya buna karşı çıkan, hakikatlere gözünü kapatıyor demektir. Dostluk, müttefiklik, iyi ilişkiler, dayanışma, işbirliği gibi hususlar ancak siz güçlüyseniz bir karşılık buluyor, yoksa inanın sözden ibaret kalıyor. Bunun için Türkiye olarak güçlü olmak zorundayız, ülke olarak güçlü olmalıyız, hükümet olarak güçlü olmalıyız.
Hiçbir terör örgütüne en küçük müsamaha göstermeyeceğiz. İsim isim, ev ev, mahalle mahalle mülkiye amirlerimiz her şeye hakim olmalıdır. Muhtarları asla ihmal etmeyiniz, sizin için uçbeyi gibidir.
Eğer görev yaptığınız yörelerde terör örgütleri taban buluyorsa, öyle veya böyle oradan bir teröristin çıkıp silahını size ve bu ülkedeki herhangi bir masuma doğrultması, unutmayın, kaçınılmazdır. Bu bakımdan işimizi savsaklama, hata yapma, gaflete düşme, rehavete kapılma hakkımız olmadığını çok iyi bilmemiz lazım. Hani 'milli seferberlik' diyorum ya, işte bu çağrımın en başta gelen muhatapları sizlersiniz. Sizler, bu milli seferberliğin en önemli planlayıcısı ve uygulayıcısı olarak arazidesiniz.
Sputnik
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |