FETÖ’nün siyasi ayağının bir türlü temizlenmediği ve FETÖ mensubu çok sayıda kişinin halen kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştıklarına dair tartışmalar devam ederken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla çarpıcı bir açıklama yaptı.
Başsavcılık yürüttükleri soruşturma kapsamında 176 muvazzaf askerin gözaltına alındığını belirterek, FETÖ’yle irtibatlı olan muvazzaf subay ve astsubayların sayısının, darbe girişimine katılan ve deşifre olanlardan daha fazla olduğunu açıkladı.
Cumhuriyet gazetesinden Seyhan Avşar'ın haberine göre Başsavcılığın açıklamasını değerlendiren eski subaylar TSK içerisinde halen çok sayıda FETÖ üyesinin olduğunu belirterek, FETÖ’ye karşın TSK’da verilen mücadelenin, FETÖ’nün siyasi ayağına yönelikte verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kumpas davaları mağduru Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, Başsavcılığın yaptığı açıklamanın doğru olduğunu belirterek “2006 yılından itibaren TSK’deki insan kaynakları sistemini ele geçiren FETÖ ile iltisaklı olmayan hiç kimseyi orduya almadı. Dolayısıyla TSK’de nerdeyse 40 bin subay, 100 bin civarında ise astsubay var. 140 bin subay ve astsubayın yarısından fazlası FETÖ ile iltisaklı olarak TSK’ye girdi. FETÖ’yü darbeye katılanlarla sınırlamak doğru değil” dedi.
Bugüne kadar 17 bin kişinin TSK’den atıldığını anımsatan Üçok, “Ben atılanlardan daha da çok kişinin TSK’de görev yaptığını düşünüyorum. FETÖ ile iltisaklı olarak TSK’ye girenlerin yüzde 80 olduğu bilirkişi raporunda tespit edildi. TSK’ye her yıl yaklaşık 5 bin kişi alınıyor. Bu rakamın yüzde 80’i ise 4 bin kişi eder. Bu durumda 2006 yılından 2016’ya kadar 40 bin kişi TSK’ye alınmış. Tabii ondan önceki yıllar var. TSK içerisinde 60-70 bin civarında FETÖ ile bağlantılı kişi var” diye konuştu.
Eski cumhuriyet başsavcı şimdi ise CHP PM üyesi İlhan Cihaner ise 15 Temmuz’u yaşamış bir ülkede bu soruşturmaların ana kaynaklarından biri olan İstanbul Başsavcılığı’nın bu açıklamayı yapmasının son derece önemli olduğuna dikkat çekti. “Bu yapının neler yaptığını 15 Temmuz’da gördük” diyen Cihaner, “15 Temmuz’a katılanlardan daha fazla bu örgütle bağlantılı insanlar varsa herkesin birincil sorun olarak bunu ele alması gerekir. Yapılan bu tespit bir başsavcılıktan çıkıyor.
Bunu siyasi bir tespit olarak ele alamayız. Demek ki elde veriler var. Bir daha 15 Temmuz gibi bir şeyin yapılıp yapılmayacağını kimse kestiremez” dedi. Cihaner konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özellikle iktidarın orduya bu kadar sızmanın hesabını siyasilere, buna yol verenlere de sorması lazım. Tam da Ali Babacan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun tartışıldığı günlerde yurttaşlarımız siyasi tercihlerinde bulunurken bunu kafalarında tutmaları lazım.”
Balyoz kumpasının mağduru Deniz Kurmay Albay Ali Yasin Türker ise TSK içindeki asıl kırılmanın 2010 yılında başladığını söyledi. 2010 yılından sonra FETÖ’nün TSK’de etkin bir yere geldiğine dikkat çeken Türker, “TSK’deki asıl kırılma Balyoz ve askeri casusluk davalarındaki tutuklanmayla başladı. Bu bir toptan tasfiye operasyonuydu. Bunun yerine halihazırda o dönemde TSK içinde görev yapan bu örgüte mensup kişilerin yönetim kadrolarına gelmeleri amaçlanıyor. Bunu da başarıyorlar. 15 Temmuz’a baktığımızda bu isimlerin rütbelerine ve görev yerlerine baktığımızda son 15 yıl içerisinde bu insanların etkin yerlerde olduğunu görüyoruz. Etkin yerlerden kastım kuvvetlerde ya da karargâhlarda belirli süreçleri yönetecek kişiler. Personeli alacak kişiler, personel görevlendirmelerini yapacak kişiler... Böyle olunca TSK’nin kaynak ihtiyacını karşılama bu örgütün eline geçiyor. Daha önceden de varlardı. Ancak 2010’dan sonra musluğun başına geçtiler. Bu tarihten sonra TSK’ye giren herkese şüphe ile bakılmalıdır. Askeriyenin çeşitli sınavlarında ÖSYM skandalı gibi olayların yaşandığını da düşünüyorum.”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...