Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, Daily Sabah gazetesi için bir yazı kaleme aldı.
Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini stratejik ortaklıktan alımsatımsal bir ilişkiye indirgediğine dair iddiaları değerlendiren Aybet, bu tip iddiaların Türkiye'yi yanlış okumaya sevk ettiğini belirtti. Aybet, bu iddiaların tam tersine, Türkiye'nin Batı ile alımsatımsal düzeye indirgenmiş bir ilişki istemediğini ve esas şimdi stratejik ortak konumuna geldiğini vurguladı.
Türkiye'nin 1945 sonrası kurgulanan liberal dünya düzeninin kalbini oluşturan transatlantik ittifakının içinde hiçbir zaman bir stratejik ortak konumunda olmadığını aktaran Aybet, Türkiye'nin Batı tarafından sadece işlevsel bir müttefik olarak görüldüğünü ifade etti.
Türkiye'nin 1945 sonrası dünya düzeninin kurgulanmasında masada olmadığı gibi aynı düzenin Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra komünizmden boşalan alanları içine katma sürecinde de masada bulunmadığının altını çizen Aybet, fakat hem soğuk savaş hem sonrasında bu tasarımların destekçisi olarak Batı eksenli düzenin vazgeçilmez jeo-stratejik konumlu ve askeri yetenekli müttefiki olarak konuşlandığını yazdı.
Aybet, Küba füze krizinde Türkiye'de konuşlanan Amerikan Jüpiter füzelerinin kriz çözümünde Sovyetler ve Amerika arasında pazarlık konusu olmasına rağmen bu konuda Türkiye’ye danışılmadığını örnek olarak gösterdi.
Gülnur Aybet, aynı şekilde 1990'larda Türkiye, Batı eksenli düzenin sürdürebilirliği ve meşruiyeti için esas olan Afganistan ve Balkanlardaki barış güçlerinde rol almasına rağmen, liberal düzenin yeniden 1990'lardaki kurgulanmasında Türkiye'nin yine masada olmadığını hatırlattı.
Türkiye'nin hiçbir zaman stratejik ortak muamelesi de görmediğini, sadece işlevsel müttefik konumunda algılandığını anlatan Aybet, sadece zaman zaman Türkiye'nin bölgede Batı müttefiklerinden ayrı bir müdahalede bulunmaması için "sözde" stratejik ortak söyleminin ortaya atıldığı fakat özde bunun hiçbir zaman gerçekleşmediğini aktardı.
"Batı'nın artık Türkiye'yi gerçek stratejik ortak olarak gördüğünün en önemli sınavı Suriye olacaktır." ifadesini kullanan Aybet, Türkiye'nin Astana sürecinde garantör ülke olarak Rusya ve İran’ ile çatışmasızlık bölgeleri için çalışan tek NATO müttefiki olduğuna dikkati çekti.
Ayrıca Türkiye'nin barışın inşası konusunda Afganistan'da yerel halkın sevgi ve güvenini kazanan tek NATO gücü olarak çok önemli tecrübesi olduğunu vurgulayan Aybet, Türkiye'nin savaş sonrası eğitim alanında da Suriye'de önemli rol oynayabileceğini kaydetti.
Aybet, bilhassa Bosna'da savaş sonrası yapılanmada, Batı'nın tasarladığı eğitim müfredatlarının yerel kültür ve eğitim ihtiyaçları ile tam bağdaşmadığına işaret etti.
Gülnur Aybet, savaşın ardından Suriye'de evrensel değerler ve yerel kültürü bir arada taşıyabilecek eğitim yapılanmasını da Türkiye'nin geliştirebileceğini ifade etti.
Türkiye'nin Batılı müttefikleri tarafından sözde olmayan, gerçek stratejik ortak olarak değerlendirilmesinin vaktinin geldiğini vurgulayan Aybet, Türkiye'nin Batılı müttefikleri ile Suriye'den de öteye sürdürülebilir bölgesel istikrar için birlikte çalışabileceğini kaydetti.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...