Kılıçdaroğlu: "Seçimlerde sandıklara sahip çıkacağız. Demokrasiyi savunan bütün kesimlerle ortak hareket edeceğiz. Cumhurbaşkanı adayımız ise kazanacağından kuşku duymadığımız bir isim olacak."
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun makam odasında usta ressamların eserlerinin yanı sıra, üzerlerinde “Cezaevi Mektup Okuma Komisyonu” damgalı, mektupları görürsünüz. Bunlar, cezaevindeki gazetecilerin mektubudur. Çerçeveletilip odaya konulan son mektup ise CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun. Tabandan gelen bilgiler, araştırma şirketlerinin raporları, Kılıçdaroğlu'na “Üç seçimi de biz kazanacağız” dedirtiyor.
Kılıçdaroğlu, SÖZCÜ'den Saygı Öztürk'ün sorularını şöyle cevaplandırıyor:
DIŞ POLİTİKA BİR FELAKET
İktidarla hesaplaşma seçimde olacak. Dış politika tam bir felaket. En büyük darbeyi sanayici yiyor. Hükümet de borç batağında. 15 yılda 147 milyar dolar faiz ödediler. Faizi ödeyen bu ülkenin fakir fukarasıdır.
Saray efradı, ticareti vergi cennetlerinden yapıyor. Buna rağmen utanmadan sıkılmadan ‘yerliyiz, milliyiz' diyorlar.
Hapishaneler tıka bası dolu. Bir FETÖ borsası kurulduğunu herkes biliyor. İktidar milletvekilleri de bunun farkında.
Seçimde bütün sandıklara sahip çıkacağız. Sadece CHP'liler değil, demokrasiyi savunan bütün partiler, sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşlarıyla ortak hareket edeceğiz.
Seçim Yasası'nı değiştirerek nasıl daha fazla milletvekili çıkaracakları arayışını sürdüren iki parti ittifak yapacaklarını açıkladı. Bu onların millete güven duymadıklarının göstergesidir.
SONLARINI HAZIRLIYORLAR
Milletin oyu ile değil, yasada yapılan düzenlemelerle iktidarını nasıl sürdürebileceğinin arayışıdır. Bu arayışa giren partiler, kendi sonlarını hazırlıyorlar.
Bizim tarihimiz şunu göstermiştir: Kim seçim yasalarıyla oynadıysa hep kaybetmiştir. Bunlar da kaybedecekler. Bunun için en büyük görev seçimlerde vatandaşa düşüyor. Mutlaka sandığa gidip oy kullanmalılar.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için karar verecek olan Parti Meclisimizdir. Cumhurbaşkanı adayını belirlerken, yüzde 100 kazanacağından hiç kuşku duymadığımız, demokrasiden yana AKP tabanı ve diğer partilerden de destek almak istiyoruz. Bazı siyasi partilerle aday belirlemeden önce de oturup konuşacağız.
KAYBEDEN ÜLKEMİZ OLDU
Sayın Abdullah Gül ile bir yıl önce görüştüm. Koşullar uygun olursa kendisiyle yine görüşürüz. Devlete hizmet etmiş herkesle görüşürüz. Bu, mutlaka adaylık anlamına gelmez.
YANLIŞ Suriye politikası, ekonomik olarak da bizi vurdu. Çinliler, Suriye'de 2 milyar dolarlık ihale aldı. İranlılar ihale aldı. Rusya, sahada genişledi. ABD, Suriye'nin doğalgaz ve petrol yataklarının üzerinde konuşlandı. Ortadoğu coğrafyasında kaybeden sadece Türkiye oldu.
İCRALIK OLMAYAN YOK
Kılıçdaroğlu, “Ekonomi gerçekten çok kötü” diyor. “Mutfakta yangın”dan söz ediyor, işsizliğin büyük bir sorun olduğunu, vatandaşın “borç batağında” olduğunu vurguluyor. Ailelerin, gelirinin yüzde 65'iyle borç ödemek durumunda kaldığını ifade ediyor ve şöyle diyor: “İcra daireleri tıka basa dolu. 20 yaş üstü çalışabilir nüfusun yarısı icralık. Mazota, benzine sürekli zam geliyor. Dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyoruz. Sanayici dünyanın en pahalı elektriğini kullanıyor. İstanbul'da borcunu ödeyemediği için 1 milyona yakın ailenin elektrik ve suyu kesik. Sarayda oturanların bütün bunlardan haberi yok. Halk yoksulluk içinde, sarayda ise sefahat var. İnsanlar gergin ve toplumda ciddi bir kaygı var.”
DEVLETTE NE ADALET KALDI NE DE LİYAKAT
Kılıçdaroğlu, “Devlette ne adalet, ne liyakat kaldı. İkisi de çöktü” dedi ve ekledi: “Hakimler, sarayın önünde esas duruşa geçiyorlar. Bu gerçekten utanılacak bir tablo. Yasamayı da, yargıyı da kontrol eden bir saray çıktı ortaya. Sarayın avukatları, şu anda yargı üzerindeki en büyük güç. Yargı, Anayasa'nın kendisine tanıdığı hakkı unutmasın. Hiçbir makam, mercii, kişi, zümre yargıya emir ve talimat veremez. Bu anayasada yazıyor. Hakim ve savcıların kura çekiminden sonra Danıştay Başkanının kızı, bir ilimize atanıyor, aynı gün oradan alınıp Yargıtay'a tetkik hakimi olarak ataması yapılıyor. Bu, çürümüşlüğün en somut örneğidir. Olmaz böyle şey. Danıştay Başkanına ‘Danıştay Başkanı' demek doğru değil. O siyasi bir otoritenin, sarayın temsilcisi olan Danıştay Başkanıdır. Adalet yürüyüşümüzle ilgili yaptığı siyasi açıklamalar da onun demeçleri de sarayın Danıştay Başkanı olduğunun kanıtıdır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...