Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, 18 Eylül'de kaleme aldığı köşe yazısında, bir et lokantasıyla ilgili görüşlerini yazmıştı. Gazetenin Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, bugünkü yazısında, Hakan'ın o restoranla ilgili övgü dozunu açtığını söyleyerek, eleştirilerde bulundu.
Bildirici'nin yazısından bir bölüm şöyle;
ÖVGÜNÜN DOZU
GAZETECİLİKTE sorun marka, ürün, şirket isimlerinin yazılmasında değil, nasıl, neden ve kim tarafından yazıldığıdır. Örneğin Hürriyet’in gurme yazarları Mehmet Yaşin ya da Vedat Milor, restoranları yazıyor. Reklama kaçmadan uzman gözüyle kaleme alıyorlar restoranları ve bazen de eleştiriyorlar.
Ahmet Hakan da 18 Eylül’de “Et lokantasında yeni moda: Sc...” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. İstanbul’da beş ay önce açılan restorandan söz ediyordu. Fakat yazısı övgüyle doluydu, sonunda da zirve yapmıştı bu güzelleme: “Ferah ve kasmayan atmosferi, enfes lezzetleri, enteresan kokteylleri, abartısız fiyat politikası ve zararsız tatlılarıyla Sc..., bazı pabuçları dama atacak gibi.”
Daha önce de yazmıştım. Reklam ile gazete yazısı arasındaki temel fark tanıtma ve tüketime yönlendirme. Bir haber/yazı restoran hakkında olumlu/olumsuz bilgi verir, reklam ise tanıtır ve okuyucuyu oraya yönlendirmeye çalışır. Ahmet Hakan’ın bu yazısı da Alican Uludağ, Haluk Yiğit ve başka okurların gönderdikleri e-postalarda belirttikleri gibi fena halde tanıtıma kaçmış. O restoranın sahibi de reklam verse herhalde böyle yazardı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...