Her ne kadar Bismarc’a izafe edilen “İki şey gizli yapılır. Bir sosis üretimi diğeri siyasi pazarlıklar. Çünkü ikisi de iğrençtir” sözünde olduğu gibi karanlık ya da bilinmeyen siyasi pazarlıkları hiçbir zaman “önceden” bilemesek ve olayları bu pazarlıkları öğrendikten sonra geriye dönük yorumlasak da yine de görece öngörebilir ve analiz edebilirdik gündemi.
Ama şimdi…
Çok açık bir şekilde ifade edebiliriz ki
hiçbir muhayyile gücü analiz için yeterli değil.
Hiçbir analitik zekâ günden güne taban tabana zıt bir yönde değişen ve akıl yaran siyasi çıkışların neden öyle olduğunu yerli yerine koyacak kadar keskin değil.
Bir şeyler oluyor, o şeyleri yerli yerine koymaya çalışırken bambaşka bir şey oluyor ve tam bu yeni olanı bir yere koymaya çalışırken bambaşka bir şey daha oluyor. Üstelik tüm bu şeyler asla yan yana düşünülemeyecek şeyler olabiliyor.
İşte tüm bu iniş çıkışlardan geriye kalan, cinnet hali.
Düşünün…
MHP lideri Devlet Bahçeli çıkıp
“Abdullah Öcalan gelsin TBMM’de konuşsun” diyor, herkes bu şoku atlatmaya, atlatmak için de bir şekilde bu inanılmaz çıkışa makul bir açıklama bulmaya çalışıyor, bir şekilde o çıkışı hazmediyor ve tam o şok geçerken bir anda önce CHP’nin sonra DEM’in belediyelerine kayyum atanıyor.
Yeni şok.
Ve bu şok devam ederken Bahçeli bir kez daha aynı çağrıyı yineliyor.
Bu çizgi ne zamandır böyle.
Mesela koca koca tasarruf kampanyaları yapılıyor, memurun servisi öğrencinin yemeği bile tasarrufa kurban veriliyor ama o kurbanı kesenler gizli de değil, açıktan açığa lüksten, şatafattan zerre ödün vermediklerini gösteriyor.
Mesela uçan kuştan esen yele bir kez daha verginin vergisi bindiriliyor ama
seçilmişlerin vergileri tek kalemde açıktan silinebiliyor.
Mesela diye başlattığımız cümleleri sonsuza kadar uzatabiliriz ama zaten bunlar herkesin yaşadığı, bildiği, acılar içinde duyumsadığı gerçekler.
Benzer onca örneğe bakıp “Nasıl olur da oluyor?” diyen sıradan insana ise duruma göre şaşırma, hayret etme, inanmakta zorlansa da en sonunda inanma ve nihayetinde şok ve cinnet hali kalıyor.
Sokaklarda sinek öldürür gibi birbirini öldüren insanlara, para için kundaktaki bebekleri öldürecek kadar alçalabilen organize canilere, kendisine hiçbir kötülüğü dokunmamış, kötülükten kavram olarak bile haberi olmayacak bir
hayvana işkence edecek kadar insanlıktan çıkmış yaratıklara dönüşmemiz, dönüşme yenlerin de bunları izlerken ürpermemesi tam da bu şok ve cinnet halinin sonucu.
İlgisiz olduğunu düşünebilirsiniz.
Ama değil.
İnsani olan hiçbir şey insana yabancı değil derken Yunanlı filozof, bu kadarını kastetmiyordu.
Çünkü insani olan hiçbir şey insana yabancı olmasa da asgari tutarlılık, ilkesel tavır, öz saygı, onur gibi kavramlar da insana dairdi.
Tüm bunların kaybıyla inşa edilen siyasi ve dolayısıyla toplumsal hikâye sonunda tek duygu olan şok insana dair olan kötü olan ne varsa onu çağırıyordu.
Onu çağırdık ve geldi.
Şimdi elimizdekiyle ne yapacağımızı düşünelim.
Umarım yanılırız!
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...