Türkiye ve Dünyanın sanırım en merak ettiği soru; “Yarın ne olacak?”
Tarih boyunca geleceğe dair merak hep olmuştur ama sanırım hiç bu kadar eldeki verilerin flu ve çok boyutlu olduğu zaman dilimi olmadı.
Dostumuz kim, düşmanımız kim?
Avrupa ne zamana kadar Türkiye’ye at gözlüğü ile bakmaya devam edecek? Tekme yemeden bu iri atları sahiden devirebilecek miyiz?
Bu toprakların tarihi imkanla sınırlı olmamıştır. İmkansızlık bizim belimizi büken belirleyici bir özne hiç olmadı.
Bazen direkten, bazen ofsayt giderken çektiğimiz şutlar gol oldu.
Hiçbir zaman canlı yayın kameraları eşliğinde terör örgütlerine silah yardımı yapılmadı.
Hele bir süper devlet bunu hiç yapmadı.
Mesele karışık gibi görünse de, aslında çok net.
ABD, Türkiye’yi diz çöktürerek Ortadoğu’yu teslim almak, Rusya’da bu paylaşımdan büyük hisse almak istiyor.
Peki bundan sonra ne olacak?
ABD dostumuz değil ama Rusya’nın da şimdilik bizi idare ettiğini görerek bir çözüm üretebiliriz.
Geç de olsa Afrin operasyonu bizi büyük devletlerin masasına koyacaktır.
Dipten gelen bir soru var;
Türkiye ile ABD savaşır mı?
Münferit ya da bir kaza olmazsa bu mümkün değil.
Bana göre ABD bu büyük kafa karışıklığını kısa sürede atacak ve Türkiye’yi memnun edecek somut adımlar atacak.
Böyle bir durumda Rusya ile karşı karşıya gelmemek için Türkiye şimdiden siyaset üretmeli.
ABD haydut bir devlet. Haydut haydutluğunu bırakmaz, işine geldiği sürece ancak saklar.
Türkiye ABD’nin bu somut adımları karşısında hemen gevşemeden ve ABD’nin yaptıklarını unutmadan kontrollü bir iyileşme yapabilir ama bu tırnak içindeki ABD-TÜRKİYE barışı her zaman fay hatları üzerinde olacaktır.
ABD; Türkiye’ye karşı yaptığı büyük hataları unutturmak için büyük adımlar atacaktır.
ABD’nin bu adımlarının birkaç amacı olduğunu düşünüyorum.
Rusya ile Türkiye’nin arasını bozarak başta S400 olmak üzere kazanımlarımızı riske sokarken, İncirlik dahil kendi kazanımlarını korumayı hedefleyecektir.
Gazı alınan bir Türkiye ile ilk fırsatta Ortadoğu emellerini yeniden hayata geçirmeyi deneyecektir.
Türkiye, ABD’nin bu oyununu yutmuş gibi davranarak ama temkini başrolde tutarak stratejik bir barış yapabilir.
Düşmanını tanıyorsan barışmış gibi yapman fena bir fikir olmayabilir ama Rusya denklemini unutmadan.
ALANSIZ KALAN MUHALEFET VE ERKEN SEÇİM
Bir başka öngörüm de erken seçimin bu yıl yapılacağına dair.
Bu öngörümü yaklaşık 1 senedir tekrarlıyorum.
İktidar yerel seçimleri öne almaz.
Yerel seçimlerde bazı kritik noktalar iktidar partisi için riskli.
Kısmen bile olsa kaybedilmiş bir seçimle, büyük zafer kazanılmaz!
Öyle ise ilk fırsatta bir BAŞKANLIK seçimi çok büyük ihtimalle kapıdadır.
Yerel seçimde ne kadar çok risk varsa, BAŞKANLIK seçiminde o kadar az risk var.
Halen Erdoğan kadar dengeleri değiştiren, kitleleri peşinden sürükleyen ikinci bir lider yok Türkiye’de.
Erdoğan muhafazakarlık, milliyetçilik ve hatta ulusalcılık bandını tek başına sırtlamış görünüyor.
Hatta bazen solculuğu bile solculara bırakmıyor!
Erdoğan, muhalefetin alanını o kadar daraltıyor ki;
Muhalefet, muhalefet etmek istediği alanlarda bile halkın tepkisinden çekindiği için istemeden de olsa Erdoğan’a destek veriyor.
İşte Afrin olayı…
CHP yönetiminin Afrin’e yönelik ağır tereddütleri olduğu biliniyor ama istemeye istemeye, “DESTEKLİYORUZ!” demek zorunda kalıyorlar.
Erdoğan siyasetinin muhalefeti püskürtme operasyonu bunlarla da sınırlı değil.
CHP savunduğu bir çok fikri, Erdoğan’ın psikolojik ambargosu ile geriye çekti.
Mesela 15 Temmuz…
Kayıtlarda duruyor. Daha dün TBMM’yi, “15 Temmuz tiyatrodur!” diye inleten CHP değil miydi?
3-4 gün önce CHP Gurup Başkan Vekili Özgür Özel’in ağzı ile, “15 TEMMUZ ZİNHAR TİYATRO DEĞİL” diyen yine CHP olmadı mı?
Oysa, 15 Temmuz’un tiyatro olduğuna halen inandıklarına adım gibi eminim.
Çok erken ama finalle ilgili tahminimi söyleyeyim;
Akşener denklemi olmasa Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığı için çok iştahlı.
Akşener kendisinden fazla oy alırsa o koltukta duramayacağından endişe ettiği için tereddüt ediyor.
Bu psikolojik barajı aştığı anda adaylığını açıklayacaktır.
Tahmin demiştim.
Erdoğan, yüzde 54 ile kazanır.
(Son seçim ve referandumları yarım puan farkı ile bildiğimi söylesem acaba ukalalık yapmış olur muyum bilmiyorum!)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...