Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır’da kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile bir araya geldi. Davutoğlu, "Son zamanlarda dış politikadaki başarıları kendilerine mal edip Suriye’deki başarısızlıklarını bize mal etmeye çalışanlar her şeyden önce büyük bir zafiyet içerisindedirler" dedi.
"Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu teşrif etmişler" anonsu ile salona giren Davutoğlu daha sonra gelenleri selamlayarak iftar yaptı.
Medyascope'tan Ferit Aslan'ın haberine göre, Davutoğlu konuşmasından satır başları şöyle:
- Çok değerli Diyarbekirliler, değerli dostlar Allah’ın rahmeti bereketi üzerinize olsun. Biri gurur biri hüzün olan bir günde birlikteyiz. Allah bize hep fetih nasip etsin. İster 28 Şubat, ister 15 Temmuz olsun Ankara, İstanbul, Diyarbakır hep birlikte mücadele ederiz. Diyarbakır ziyaretim nedeniyle çok farklı izahatlar yapıldı. Bizim Diyarbakır’a gelmemiz için farklı bir nedene gerek yoktur.
- Diyarbakır bizim her zaman gönlümüzdedir. Diyarbakır biziz biz Diyarbekiriz. Ülkede terini terine karıştırmayandan devlet adamı olmaz. Yüreğini yüreğine karıştırmayandan devlet adamı olmaz. İki elim kanda olsa nasıl Mekke, Medine ve Kudüs’ten gelen bir davete kayıtsız kalamayacaksam Diyarbakır’dan da gelecek bir davete kayıtsız kalmam.
- Dünya son zamanların en yoğun buhranı içindedir. Dünyada şu an nerede sokağa inerseniz inin sokağa indiğinizde büyük bir belirsizlik var. Bölgede uzun yıllardır kardeş kanı dökülüyor ve ciddi bir belirsizlik var. Ülkemizde kaygılı bir gelecek var. Bütün bu karamsarlık rüzgarından milletimizi Ortadoğu ve Balkanlar’da her zaman düzlüğe çıkmamız gerekir. Bir şeyin telafisi olmaz. Bilinçsizliğin telafisi olmaz. Ne olursa olsun bilincimizi ve vicdanımız kaybetmeyeceğiz. İnsanoğlu ne ister peki?
- İnsanoğlu bir güven içinde yaşamak ister, nesilleri güven içinde yaşatmak ister. İnsanoğlu özgürlük ister. Özgürlüğün olmadığı yerde otoriter rejimler insanoğlunun iradesini kırar. Gerçek meşruiyet, özgürlükle güvenlikle birlikte olur. 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbesini yapanlar özgürlük getirdiklerini iddia ediyorlardı. Bazı yerlerde özgürlüğü getireceklerini iddia edenler güvenli bir ortamı zedelerler. Birileri özgürlük için geldiklerini söyledi, bazıları ise güvenliğinizi sağlayacağız diye geldi. Kamu düzeni neden çok gereklidir.
- Kamu düzeni hepimizin ortak düzenidir. Eğer bir toplumda kamu düzeni varsa güvenlik de vardır. Türkiye bir taraftan 90’lı yıllardan kalan güvenlikçi anlayışla bir tarafta da hendek ve çukurlarla kamu düzenini yok sayan bir kaosa sürüklendi. Şimdi işte tam kamu düzenini sağlama zamanıdır. Hepimiz Türkiye’de kamu düzenini birlikte kurmaya kalkarsak hiç kimse bize hayatı zindan edemez.
- 82 milyon olarak özgürlüğümüzden fedakârlık etmeden kamu düzenini sağlayacağız. Temel şiarımız basit, herkese her yerde özgürlük. Herkese aynı şekilde özgürlüğü vermezsek sıkıntı olur. Hem güvenlik hem de özgürlük sağlayacağız. Diyarbakır ve Şırnak güvenli değilse Ankara ve Bursa da güvenli değil. Son dönemlerde yaptığımız şehirleşme ile artık Türkler ile Kürtler her yerde birlikte yaşıyor.
- Birçoğumuzun hafızasında çok önemli anılar var. Bekayı sağlayan ana unsur o toplumları bir arada tutan ortak aidiyet bilincidir. Ortak aidiyet bilinci olmazsa hiçbir şey olmaz. Biz tesadüfen bir araya gelmedik. Birlikte bir toplum olduk. Vatandaşlık da kimsenin kimseye verdiği bir lütuf değildir. Kimsenin kimseden alamayacağı ortak bir hukuktur. Ortak bir aidiyet ve vatandaşlık bağı olmazsa geleceğe de birlikte güvenle bakamayız.
- Biz aşkla Diyarbekir’i severken Toledo benzetmesine çok takılmışlar. Diyarbakır’ı hiçbir yer ile kıyaslamam. Doğunun Paris’i diyorlar Diyarbakır’a. Diyarbakır şehirken Paris köy bile değildi. Hiçbir yer, Diyarbakır ile kıyas edilemez. Toledo dünyada en iyi korunan biblo gibi bir kenttir. Diyarbakır Sur’un çarpık yapılaşmadan kurtarılarak tarihi dokunun korunması için kullandığım bir kavramdı Toledo.
- Suriye’deki kardeşlerimiz de bizim ortak tarihimiz içindeki yerlerini her zaman alacaklar. İsteriz ki sınır ötesindeki kardeşlerimiz hangi köken hangi dil ve milletten olursa olsun kardeşlerimizdir. Son zamanlarda dış politikadaki başarıları kendilerine mal edip Suriye’deki başarısızlıklarını bize mal etmeye çalışanlar her şeyden önce büyük bir zafiyet içerisindedirler. Suriye ile vize anlaşmasını kaldıran serbest ticaret anlaşmasını yapan da biziz. Erbil, Süleymaniye ve Kerkük’teki kardeşlerimiz aç olarak yatağa girerlerse tok olarak yatağa girmek bize haram olsun.
- Bize yakışan Erbil, Kerkük, Diyarbekir, Ankara ve İstanbul’daki kardeşlerimize aynı yaklaşmaktır. Bölgemizin üzerine çöken kara bulutları dağıtmak adına ne gerekiyorsa elimizden yaparız. Ortak vatandaşlık bağları ile birbirine bağlı olan hiç kimse ötekileştirilemez. Hiç kimse kimseye karamsarlıkla yaklaşmasın. Bu davete icabetime şu veya bu şekilde anlam yükleyenlere söylüyorum. Mekke, Medine Kudüs’ten gelen davete nasıl hayır demeyeceksem buradan gelen davete de asla hayır demem. İki elim kanda olsa da Diyarbekir’den gelen bir davete asla hayır demem.
Diğer yandan Davutoğlu, iftar programı sonrası basın mensuplarının "Parti kuracak mısınız?" sorusuna, "Gerekeni konuşmamda söyledim. Önemli olan memleketimizin en iyi şekilde geleceğe hazırlanması" yanıtını verdi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...