İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Akşener, Yeniden Refah Partisi'nin Cumhur İttifakı'na katılma şartı olarak "6284 sayılı, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un kaldırılmasını" talep etmesine açıkça tepki gösteren ve bu nedenle hedef gösterilen AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'e desteğini vurguladı.
"EMİN OLUN, ÇOK AZ KALDI"
Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Ne yazık ki bugün aynı güneşin altında buluşmamızı, aynı ateşin etrafında toplanmamızı, aynı sofraya oturmamızı istemeyenler var. Güneşi gölgeleyenler, ateşi, yangına çevirenler, saygıyı, düşmanlıkla kirletenler var. Soframızdan ekmeğimizi, hanemizden bereketi, gönlümüzden huzuru çalanlar var. Elbette görüyoruz. Yangın söndürmenin değil; yangını büyütüp, o nefret yangınından beslenmenin peşinde olanları elbette biliyoruz. Her fırsat bulduğumda söylüyorum. Bugün de buradan tekrar edeceğim. İYİ Parti olarak, bizim büyük bir hedefimiz var: Bu memleketin, her bir ferdini; bu memlekette yaşama iradesini ve arzusunu gösteren her bir vatandaşımızı; bir büyük memleket sofrasına oturtma hedefimiz var. İYİ Parti iktidarında bahar bayramımız Nevruz’umuzu resmî tatil olarak hep birlikte kutlayacağız. O ateşin üstünden bir büyük medeniyet olarak hep beraber atlayacağız. Emin olun, çok az kaldı.
"AK PARTİ'DE SİYASET YAPAN KADINLAR DA RAHATSIZ"
6284 sayılı, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun bugün ‘birileri’ tarafından tartışmaya açılıyor. Ancak artık bu durumdan rahatsız olan sadece biz değiliz. Bizzat AK Parti’de siyaset yapan kadınlar da rahatsız. AK Parti’nin Aile Bakanı bile o koltukta otururken böylesine ucube bir tartışmayı millete açıklayamayacaklarını biliyor. AK Parti’nin grup başkanvekili bile bu tartışmadan duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.
Hatta “6284 kırmızı çizgimiz” dediği için hedef haline getirildiğini, bunun esas sebebinin de kadın olmasından kaynaklandığını, eğer konuşan bir erkek olsaydı, sorun olmayacağını söylüyor. Evet, doğrudur. Tıpkı bu ülkede konuşan her kadın gibi. Tıpkı bu ülkede doğruları savunan her kadın gibi. Sayın Özlem Zengin de yaşadığı çirkinlikleri kadın olduğu için yaşıyor. Evet, ideolojisi, hayat tarzı ne olursa olsun, bu ülkede konuşan kadınlar sevilmiyor. Korkmayan, susmayan, inandıklarını savunan, yılmayan, pes etmeyen ve inatla doğruları konuşmaktan vazgeçmeyen kadınlar mobinge, linçe, tacize uğruyor.
'ÇADIRDA KALİTEYİ ARTIRMIŞLAR, ALLAH AKIL FİKİR VERSİN'
Sayın Erdoğan’ı kılavuz bilenlerin bu çamurda debelenmelerine elbette şaşırmıyoruz. Biliyorsunuz kendisi de her sıkıştığında 'kader' diyerek, 'şükür' diyerek kendi beceriksizliğini, örtmeye çalışıyor. Afet ve felaketlerde makamının gereğini yapıp, sorumluluk almak yerine sürekli olarak saçma sapan açıklamalara sığınıyor. Nitekim bu hafta da yine bunun bir örneğini yaşadık. Hiç utanmadan, zerre sıkılmadan, dedi ki; ‘Geçmişten bugüne, bu işi masaya yatırdığımızda, çadırda bile kalite neydi? Bugün çadırda geldiğimiz kalite ne? Bunu bile yeterli görmüyoruz. İnşallah çadırlarda bundan sonra çok daha farklı adımlar atacağız!' Üstelik bunu depremin 7’nci gününde bile, hâlâ çadır bekleyen aileler varken dedi. Üstelik bunu bugün bile çadır isteyen insanlarımız varken dedi. Üstelik bunu kendi dükkanlarına çevirdikleri Kızılay’ın çadır stoklayıp, tüccarlığa soyunduğu rezaleti gün gibi ortadayken söyledi.
Yaa görüyor musunuz? Depremin ilk günlerinde böbürlenerek duyurdukları battaniyede yaptıkları büyük atılımın sonrasında bu defa da bu arkadaşlarımız çadır teknolojilerinde imza attıkları önemli hamle sayesinde çadırda kaliteyi arttırmışlar… Ancak maalesef belli ki kalite o kadar artmış ki vatandaş çadır bulamıyor. Kalite o kadar artmış ki millet inim inim inlerken kendileri Kızılay üzerinden çadır satıyor. Ama buna da şükür. Çünkü artık iyice kurgusal bir karakter halini alan Bay Kriz, elbette çıkıp, ‘Çadırı biz bulduk. Bizden önce çadır mı vardı?’ da diyebilirdi… Ne diyelim? Allah akıl, fikir, izan versin.
"SADECE 53 GÜN KALDI"
Bak Sayın Erdoğan artık yeter! Daha önce söyledim, bir kez daha söylüyorum. Sirk yönetmiyorsunuz, devlet yönetiyorsunuz, devlet! Bu millet artık bıktı, usandı! Zaten şunun şurasında da sadece 53 gününüz kaldı. 21 yıl boyunca insanlarımızı zaten yeterince yaraladınız. Beceriksizliğinizle bu millete zaten çok şey kaybettirdiniz. Şuursuzluğunuzla zaten sabrımızı taşırdınız. Ve şükürler olsun ki nihayet, 21 yıllık zulümden kurtuluşa sadece 53 gün kaldı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...