HYP'nin parti otobüsüyle gerçekleştirdiği Anadolu Yürüyüşleri kapsamında ilk etap olan Erzincan, Elazığ, Malatya ve Gaziantep'ten sonra ikinci etap için bugün Adana'ya gelen Genel Başkan Öztürk, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde Adana Milletvekili Adayları Erol Denizli, Fatih Müftüoğlu ve Özlenen Deniz İnanç ile bir basın toplantısı düzenledi. Adana'dan sonra Hatay ve Mersin'i de ziyaret ederek İstanbul'a döneceğini, daha sonra da Antalya etabı için yola çıkacaklarını belirten Öztürk, 7 aydır süren yürüyüş
programının bir bölümünü, seçimlerin 22 Temmuz'a alınması nedeniyle iptal ettiğini söyledi.
Bugün itibariyle 60 bin kilometre katetmesine ve çarpıcı açıklamalar yapmasına rağmen, bunlara içerisinde 32 yıl çalıştığı ve 20 yıl birinci sayfalarında yer aldığı medya tarafından yeterince yer verilmediğinden dert yanan Öztürk, "Bizim Türk siyasetine getirdiğimiz yeni tavır, Avrupa ülkelerinde şimdiden tez olmaya başladı ve bu tezlerin içinde Türk basınının bize vurduğu bu ambargo ifade edilmiştir. 20 yılı aşkın zaman aralıksız içlerinde bulunduğum, yazdığım, sayfalarının en müstesna yerlerinde yer
aldığım basın organları, partiyi kurduktan sonra bu partiye ve bana bir satır yer ayırmadılar. Dünyada eşi görülmüş bir şey değil. Ben buna 'ambargo' diyorum. Basının duayenlerinden bazıları buna 'soykırım' diyorlar. Yani HYP'ye ve bu münasebetle Yaşar Nuri'ye vurulan ambargonun, amborgo kelimesiyle ifade edilemeyeceğini ve buna soykırım demek lazım geldiğini önemli kalemler yazdılar. Ben medya mağduruyum. Ama medyada yaşadıklarımı tarihin çöplüğünü atmayacak, kitap haline getirerek dünyanın önüne
çıkaracağım"diye konuştu.
76 ilde 9.5 ayda teşkilatlanarak, 1.5 yıl önce de partiyi 81 ilde 85 seçim bölgesinde seçimlere hazır duruma getirip 202 kadın adayla ve sıralamada fermuar sistemi uygulamasıyla rekor üstüne rekorlar kırdıklarını belirten Öztürk, "Türk siyasetinde böyle bir şey bugüne kadar görülmemiştir. Türk siyasetinde kadınları biz Avrupa ölçeğinde taşıdık. Siyaset tarihimizde ilk defa partilerin milletvekili listelerinde kadın oranında büyük bir patlama varsa bunun tek sebebi ve teşvikçisi biziz. 8 Mart 2007
tarihinde parlamentoda yaptığım ve partilerimizi kadınlarımızın nüfus oranına uygun biçimde siyasete taşıma çağrımızı gündem yapan partiler, kadın sayısını listelerinde artırdılar. Bunu ifade etmek bizim hakkımızdır. İşte basının vurduğu ambargo bunları milletten saklıyor. Ne hazin tablo ki bugün Türk siyasetinde milletvekili listelerinde kadın sayısında büyük patlamaların olduğunu, evire çevire anlatan medya, HYP'nin adını anmıyor. Öyle bir insafsızlık, mesleğine saygısızlık ben Türk basınında, 32 yıl
içinde aralıksız yazmış bir insan olarak görmedim ve bunu kabul edemiyorum. Bunu Türk basınının haysiyetine, saygınlığına, dirayetine ve yüreğine yakıştıramıyorum. Böyle bir ayıp olabilir mi? Utanıyorum. Hem biz Türk basınına ne yapmışız hizmetten başka. Biz kumar çetesi mi kurduk, banka mı soyuyoruz, böyle bir çetemi oluşturduk, niçin biz haber olmuyoruz?" dedi.
Partisinin programını da anlatan Öztürk, Türkiye'nin AB'ye ortaklık talebini geri alacağını, idam cezasını geri getireceğini, Milli Güvenlik Kurulu'nun eski konumuna getireceğini anlatarak şöyle dedi:
"Bizim programımızda Türk siyasetinde devrim niteliğinde yenilikler var. İlk defa Türk siyasetinde ben milletvekili sıfatıyla meclis kürsüsünden dünyanın önünde 23 Nisan'da ifade ettim. 'AB ortaklık talebimizi geri çekeceğiz' dedim, bunu yapacağız. Bu millet bize bu vekaleti verecek, bunu yapacağız. Bir talan ve hıyanet kurumuna dönüşmüş Özelleştirme İdaresi'ni kapatacağız. Türkiye'de hukukun ve özellikle ceza hukukunun etkinliğini yok ettiler. Kopenhag kriterleri dayatmasıyla. Kopenhag kriterlerini bize
dayatanlar önce kendilerine bunları uygulasınlar. HYP olarak milletimiz bize vekalet verdiğinde idam cezasını derhal geri getirecek ve kapsamını genişleteceğiz, Türkiye'de başka türlü hukuku etkin kılamazsınız. 14-15 aylık bebelerin ırzına geçiliyor ve katlediliyorlar, bunu yapan canavarları o bebelerin babalarının verdiği vergilerle bunları hapishanelerde beslemeyiz. Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türkiye'nin hedefine varmasında önemli hizmet vermiş 'Vatana İhanet Kanunu'nu tekrar geri getirecek ve
kapsamını genişleteceğiz. Milli Güvenlik Kurulu'nu eski etkinliğine kavuşturacağız. Nostaljik, sembolik, hiçbir işe yaramayacak, eli kolu bağlanmış bir Milli Güvenlik Kurulu ile Türkiye'yi içine itildiği badirelerden çıkarmak ve Türkiye'nin geleceğine yönelik politikalar üretmek mümkün değildir. Vekaleti aldığımızda bunu mutlaka ve muhakkak yapacağız."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|