Dünyanın birçok yerinde etkili olan kızamık salgını ve kızamık kaynaklı ölüm haberlerinin sonuncusu Güney Pasifikteki Samoa Adası'ndan geldi ve adada 72 kişi kızamıktan öldü.
İstanbul’da yapılan ‘Aşı Sempozyumu’nda konuşan uzmanlar da Türkiye’de giderek artan aşı reddi nedeniyle kızamık başta olmak üzere aşı ile önlenebilir bulaşıcı hastalıkların yarattığı tehlikeye bir kez daha dikkat çekti.
Sağlık-Yaşam Derneği (SAYADER) ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen sempozyumda konuşan BVÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Kazım Karaaslan, “Ülkemizde ve dünyada aşı içerikleri ve aşıların immün sisteme etkileri konusunda negatif bir kampanya yürütülmekte ve gün geçtikçe aşı karşıtlığı artmaktadır” dedi.
“Türkiye’de 2019’un ilk 10 ayında bildirilen kızamık olgu sayısı 2719 olup önceki yıla göre 4 kat artış mevcuttur” diyen BVÜ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşegül Doğan Demir, aşılanma oranlarındaki düşüş nedeniyle kızamığın tüm dünyada arttığını söyledi:
“DSÖ’ye göre 2016-2017 arasında aşı reddi küresel olarak %30 arttı, 2017’de 110 bin kişi, 2018’de 140 bin kişi kızamıktan öldü. 2019’da en yoğun olgu bildirimleri Madagaskar, Filipinler, Ukrayna, Nijerya, Kazakistan, Hindistan’dan geldi. Yılın ilk yarısında, Kongo Cumhuriyeti’nde 2600 ölüm, Nijerya’da 38 bin olgu, 125 ölüm, Ukrayna’da 56 bin olgu 17 ölüm var. Bunlar, aşı ile önlenebilir bir hastalığa bağlı ölümlerdir.”
ÇOCUKLARINA AŞI YAPTIRMAYAN AİLE SAYISI GİDEREK ARTIYOR!
Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesinden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Karabay, son yıllarda ülkemizde aşı karşıtlarının sayısındaki artışa vurgu yaptı:
“Elimizdeki bilgilere göre, çocuklarına aşı yaptırmayan aile sayısı 2017'de yaklaşık 23 bin iken günümüzde 40 bine yaklaştığı düşünülüyor. Artış böyle devam ederse önümüzdeki yıllarda salgın kaçınılmaz olacaktır.”
“ÇİÇEK HASTALIĞI 20. YÜZYILDA 300 İLA 500 MİLYON İNSANI ÖLDÜRÜYORDU”
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı, aşı karşıtlarının kızamık salgınlarındaki rolünü, aşı sayesinde yok edilen çiçek hastalığını örnek vererek şöyle değerlendirdi:
“Çiçek hastalığı 20. yüzyılda 300 ila 500 milyon insanı öldürdü. DSÖ’nün çalışmaları sayesinde 1978’den beri çiçek hastalığı dünyadan tamamen yok edildi. Difteri, çocuk felci, suçiçeği gibi hastalıklar aşı sayesinde neredeyse hiç görülmez oldu. Hepatit A, B, menenjit, zatürre gibi birçok hastalık aşı ile korunabilir hale geldi.
“AŞI KARŞITLARI TOPLUMUN HASTALIKLARA DİRENCİNİ KIRIYOR”
Özetle; aşı sadece bireyi korumaz, hastalıktan korunan bireyler yoluyla etkenlerin toplumda yayılmasını da önler. Buna ‘sürü şeklinde bağışıklama’ denir. Bir toplumda sürü bağışıklama oranı düşerse, hastalık etkenleri okullarda, otobüslerde, işyerlerinde ve kamusal alanlarda çılgın partiler vermeye başlar ve bu partiler ne yazık ki insanların cenaze törenine dönüşebilir. İşte aşı karşıtları bunu yapmaktadır yani toplumun hastalıklara karşı direncini kırmaktadır.”
Aşı karşıtları,
1- Hastalıkların iyileşen sanitasyon ve hijyen uygulamaları ile yok olduğunu,
2- Hastalık olan bireylerin çoğunun daha önceden aşılandığını,
3- Aynı aşının bazı özel serilerinin öldürücü olduğunu,
4- Aşıların kısa sürede çok ciddi yan etkileri olduğunu ve uzun dönemdeki yan etkilerinin bilinmediğini,
5- Aşıyla önlenebilen hastalıkların zaten kendi ülkelerinde kalmadığını ve aşıya gerek olmadığını,
6- Çoklu aşı uygulamalarının bağışıklık sistemini aşırı uyararak bazı hastalıklara sebep olduğunu ileri sürüyor.
7- Ayrıca dini nedenle aşı içeriğindeki jelatine karşı çıkılabiliyor. Domuz jelatini içeren aşıların Türkiye'de bulunmadığı belirtilen Sağlık Bakanlığının resmi web sitesinde, "Bakanlık olarak kullandığımız aşılarda sığır jelatini bulunmaktadır" deniliyor.
Prof. Karabay, aşı karşıtlarının iddiaları için “Bu bilgilerin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur, bunlar uydurmadır” ifadesini kullanırken, Doç. Demir’in görüşü şöyle:
“Otizm, kanser, nörolojik hastalıklarla ilgili pek çok aşı suçlanmış ancak bunların gerçek dışı olduğu bilimsel zeminde yapılmış, gerçek araştırmalarla defalarca ispatlanmıştır. Kızamık aşısı ile de otizm arasında ilişki kurulmaya çalışılmış, 1998’de 12 olgu üzerinde çalışma yapıp yayınlayan Andrew Wakfield’in makalesi, bilimsel metodolojisi sağlam olmadığı, nedensellik içermediği, verilerin bazılarının sahte olduğu, araştırmacı ile otizmli çocukların ailelerinin arasında legal olmayan ilişki belirlendiği için yayıncı kuruluş tarafından geri çekilmiştir. Ancak kamuoyunda oluşan ve bilimsel temele dayanmayan bu olumsuz süreç, Avrupa ve ABD’de aşılanma oranlarını düşürmüş, 2011'den itibaren bizi de etkileyen bir sürece dönüşmüştür. Dr. Wakefield meslekten men edilmiş ancak bu durum kızamık nedeniyle yitirilen yaşamları geri getirmemiş, ortaya çıkan sağlık riskleri ve maliyetlerini geri döndürmemiştir.”
AŞI KARŞITLARI AŞILANMA ORANLARINI DÜŞÜRDÜ
Çocuk Hastalıkları Uzmanı, aşı reddinin doğal sonucu olan aşılanma oranlarındaki düşüşe de dikkat çekerek, “Sağlık Bakanlığı verilerine göre aşılanma oranları 2016’da %98 iken, 2017’de %96’ya düşmüştür. 2016-2018 yılları arasında yeni vaka sayısı 10 kat artmıştır. Aşı reddi sayısının 50 bini geçmesi halinde ki maalesef son yıllardaki artışla bu muhtemel olarak ortaya çıkacaktır, salgın ihtimali oldukça yüksektir” şeklinde konuştu.
Sempozyumda Türkiye’de yerli aşı üretiminin de tartışıldığını belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı, “Bakanlığımız bünyesinde Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından halen akrep ve difteri serum üretimi devam etmektedir. Bunun yanında öncelikle diğer stratejik serumlar ile hepatit A, B, suçiçeği için milli aşı üretimleri de hedeflenmektedir” dedi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...