TBMM Başkanı Binali Yıldırım, 16 yıllık iktidarları döneminde şeytan taşlamaktan iş yapmaya neredeyse vakit bulamadıklarını belirterek, "Bulduğumuz vakitlerde de Türkiye'ye neler yaptığımız ortadadır. Yollar, hava alanları, sağlık sistemleri, internet, erişim teknolojileri bakımından dünyanın 39. ülkesinden 9. ülkesine yükseldik." dedi.
Yıldırım, TBMM'de düzenlenen, "Kamu Denetçiliği Kurumunun 6. Yılında Ombudsmanlığın Dünü Bugünü ve Yarını" konulu çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, görevlerine yeniden seçilmesi dolayısıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ı ve Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit'i tebrik etti.
Kamu Denetçiliği Kurumunun (KDK) anayasaya yeni girdiğine işaret eden Yıldırım, KDK'nin, vatandaşın mahkemeye gitmeden, vatandaşı yormadan işini çözen kurumlardan biri olduğunu söyledi. Yıldırım, bu kurumun tek olmadığını, TBMM Dilekçe Komisyonu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, CİMER, Beyaz Masa, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun bulunduğunu anımsattı.
Yıldırım, Türkiye'nin 15 Temmuz'da alçak, haince bir darbeyle karşı karşıya kaldığını, bu darbenin sorumlularını kamudan temizlemek, gerekli cezaları hukuk devleti kurallarına göre vermek üzere çalışmaların yapıldığını anlattı. Bir yandan da çok kapsamlı bir iş olduğu için şikayetlerin gelmeye başladığını dile getiren Yıldırım, 15 Temmuz gecesi sesi çıkmayan AİHM, bazı dost kuruluşlar ve ülkelerin, insan hakları ihlalleri, yanlış uygulamalar, hukuk devleti ilkeleri gibi konularda çokça konuşmaya başladığına dikkati çekti.
O dönem başbakan olduğunu ve konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile değerlendirdiklerini, Anayasa Mahkemesi ile çalışma yaptıklarını aktaran Yıldırım, Türkiye'ye yöneltilen haksız eleştirilerin önüne geçebilmek için yasal düzenleme yaptıklarını söyledi. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"OHAL ile başlayan, terör örgütüyle mücadele kapsamında yapılan işlemlerin, memuriyetten çıkarma, açığa alma, darbeye katılma, FETÖ'ye üyelik, destek gibi birçok konuda itham edilenlerin yargı yoluna gitme imkanları yoktu. Çünkü OHAL uygulaması vardı. Hak kaybını önlemek için olağanüstü hal işlemlerini inceleme ve itiraz komisyonu diye bir düzenleme yapıldı. 130 bin civarında başvuru oldu. Burada tek tek bütün dosyalar inceleniyor, idarenin bir yanlışı varsa o işlem düzeltiliyor, idare de göreve iade ediyor. Değilse hak arama yolu başlamış oluyor. OHAL'in getirdiği o kısıtlama kalkmış oluyor, yargı yoluna başvurabiliyor, bütün yargı silsilelerini takip etme hakkını elde ediyor.
Bu düzenlemeyi yapmakla beraber bizim uluslararası camiada, hukuk devleti algısını tartışmaya açan birçok konuyu da ortadan kaldırmış olduk. Hatta AİHM'e gidenler, 'Sizde böyle hukuki mekanizma var, gidin derdinizi oraya anlatın.' şeklinde bir cevapla karşılaştılar. Bu kurumlara niye ihtiyaç var? Belli ki mahkemeler hem uzun sürüyor hem adil yargılamayla ilgili insanların içine sinmeyen sonuçlar var. Bir de ufak tefek, hiç sağa sola gitmeden çözülebilecek işler var. Bunun için KDK ihdas edildi. 6 yıllık bir süre içinde fevkalade mesafe alındı. 17 bin üzerindeki dosyadan yüzde 70'e varan bir uygulama başarıdır. Tavsiye kararı deyince, MGK'nın da tavsiye kararları var. 28 Şubat'ta onların sonuçlarının nasıl olduğunu biliyorsunuz. Tavsiye kararı demek, 'tavsiye ediyorum ama sen bunu yapacaksın' demek, idareye verilen mesaj odur. "
"KDK dert babası"
Yıldırım, vatandaşların bireysel başvuru yapmaktan, KDK'ye, TBMM Dilekçe Komisyonuna, CİMER'e ve benzer kuruluşlara başvurmaktan çekinmemelerini istedi. Yıldırım, bu kuruluşların, vatandaşların hak ve hukukunu en iyi şekilde vatandaşlar adına takip edeceğini vurguladı.
KDK'nin ve Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç'un dert babası olduğunu ifade eden Yıldırım, hem mahkemelerin fazla meşgul olmayacağını hem de vatandaşın mahkeme kapılarına git-gel yapıp yorulmayacağını söyledi.
Yıldırım, bunun güzel gelişmeler, hukuk devleti algısını daha da sağlamlaştıran uygulamalar olduğunu dile getirdi.
Bunun başlangıcının Osmanlı'ya gittiğini, o dönemde kadi-l kudat; kadıların kadısı kurumu olduğunun altını çizen Yıldırım, "Yüzyıl sonra kendimize ait bir kurumu yeniden keşfetmiş olduk. Kurumlar da insanlar gibi. İlk kuruluş yılları toyluk, gençlik yılları olarak kabul edilir, kurum kültürünün oluşması zaman istiyor. Ama KDK, bu konuda çok hızlı bir mesafe katetti. Bugün eriştiği sonuç ülkemiz, milletimiz adına gurur verici." dedi.
"Hukuk devleti eksiksiz uygulanmalı"
Bir ülkede her şeyin başının hukuk olduğuna dikkati çeken Yıldırım, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti algısının yara aldığı, zarar gördüğü ülkelerde hiçbir alanda gelişme kaydetmenin mümkün olmadığını belirtti.
Binali Yıldırım, yabancı yatırımcının daha fazla gelmesi, içerideki vatandaşın devlete güveninin daha da artması için hukuk devletinin, istisnasız ve eksiksiz uygulanması gerektiğini bildirdi.
Hukuk devleti konusundaki eleştirilerin kaynağını sadece idarede, idarenin uygulamalarında aramanın yanlışlığına işaret eden Yıldırım, hukuk kurumlarının da iş ve işlemlerini yaparken layüsel davranmaması, hukuktan ayrılmamasının esas olması gerektiğini vurguladı. Konjonktürel davranışların Türkiye'ye ne kadar büyük yaralar açtığını, zararlar verdiğini geçmiş dönemlerde yaşadıklarını, gördüklerini ifade eden Meclis Başkanı Yıldırım, Türkiye'nin, son 16 yılda her alanda büyük mesafe aldığına dikkati çekti. Yıldırım, bir yandan Türkiye ekonomisinin 3 kat büyütüldüğünü, bir yandan altyapı, sağlık, eğitim birçok sorunu hallettiklerini, hukuk, yargı reformuyla ilgili de çok ciddi işler yaptıklarını anlattı.
TBMM Başkanı Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak üst üste karşılaştığımız vesayet faaliyetleri, yargı darbesi, başka türlü darbe ve vesayet girişimleri nedeniyle maalesef bu alanda idare çok meşgul oldu, çok başımız ağrıdı. Bunların üstesinden geleceğiz. Bugün ülkemizin bulunduğu coğrafya itibarıyla birçok ülkeye göre çok daha büyük tehditlerle, büyük sıkıntılarla karşı karşıyayız. Ancak şunu herkes bilmelidir ki Türkiye sadece kendi geleceği için değil coğrafyasındaki 1,5 milyar insanın da güvencesidir, geleceğidir. İbn-i Haldun'un dediği gibi coğrafya kaderdir, bu coğrafya kaderimizdir. Burada yaşayan milyarların geleceğinden kendimizi sorumlu hissediyoruz.
İdarenin 16 yılda karşılaştığı en büyük sıkıntıların başında maalesef milli iradeye karşı bir takım girişimler olmuştur. Bizi sistem değişikliğine zorlayan da budur. 16 yıllık iktidar döneminde şeytan taşlamaktan iş yapmaya neredeyse vakit bulamadık. Bulduğumuz vakitlerde de Türkiye'ye neler yaptığımız ortadadır. Yollar, hava alanları, sağlık sistemleri, internet, erişim teknolojileri bakımından dünyanın 39. ülkesinden 9. ülkesine yükseldik. Amacımız zaten Türkiye'yi ilk 10 ülke arasına sokmaktı. Sağlık ve altyapıda başardık. Başka alanlarda da başaracağız. Bütün bunları bir yandan insan hak ve özgürlüklerini korumak, daha da geliştirmek, bir yandan ülkemizi tehdit eden terör örgütlerine karşı amansız mücadeleyi yaparak başardık."
"Neredeyse her on yılda bir vesayet odakları dadandı"
Yıldırım, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişin de bu yaşadıkları zorluklardan dolayı olduğunu dile getirdi. Yıldırım, 1960 darbesinden bu yana neredeyse her on yılda bir milli iradeye vesayet odaklarının dadandığını, bir çoğunda başarılı olduğunu söyledi.
15 Temmuz'da da milletin, vatansever yargı mensuplarının, güvenlik güçlerinin gayretleriyle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dik duruşu, hükümetin, milli iradeden başka hiçbir iradenin iktidarı ele geçiremez duruşuyla büyük destan yazdıklarını anlatan Yıldırım, bunu millet olarak yazdıklarını, ülkeye, ülkenin liderliğine, geleceğine inandıklarını vurguladı.
Yıldırım, o gün siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin meydanlarda olduğunu, "asosyal", "memleket sorunlarıyla alakası yok" denilen gençlerin şahadet için meydanlara koştuğunu, meydandakilerin yarısının kadınlardan oluştuğunu belirtti. Yıldırım, bu manzarayı yaşayan biri olarak, bu milletin evlatı olmaktan büyük bahtiyarlık duyduğunu, böyle bir milleti olduğu için Rabbine şükrettiğini söyledi.
"Kamu adına güç kullananlar mutlaka hesap vermeli"
Yeni sistem ile beraber artık yapmaları gereken şeyin, vatandaşı yoran işleri azaltmak ve hukuk devleti algısını daha da güçlendirmek olduğunu ifade eden Yıldırım, KDK, bireysel başvuru imkanı gibi birçok konunun daha etkin olarak işlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Yıldırım, kamu adına güç, yetki kullananların mutlaka hesap verir olması gerektiğini bildirerek, "Layüsellik olduğu sürece, bir takım yanlış kararlar, uygulamalar mutlaka olacaktır. Bunun bedelini de vatandaş, ülke ödüyor. Buna izin vermememiz gerekiyor. Türkiye bu yönde epey mesafe aldı, bilinçlenme artı." dedi.
Hedeflerinin, Türkiye ve dünyayı daha huzurlu şekilde, yaşanabilir hale getirmek olduğuna işaret eden Yıldırım, aldıkları kararlar, düzenlemelerin amacının da bu olması gerektiğini belirtti.
"Ortada devleti ne kadar az görüyorsak..."
Yıldırım, "Yıllardan beri sağda, solda yazılar görürüz; güçlü devlet, güçlü millet. Ben bunun tersine çevrilmesi gerektiğini düşünüyorum. Güçlü millet, güçlü devlet. Millet güçlü olması lazım, devletin onun hizmetinde olması lazım. Bu olgu vesayet ihtimalleri tamamen ortadan kalktığı oranda gerçeğe dönüşmüş oluyor, onu da görmüş oluyoruz. Devletin görünürlüğü, işini iyi yapacak ama görünürlüğü azalacak. Gelişmenin şartı bu. Ortada devleti ne kadar az görüyorsak o kadar gelişen bir ülkeyiz demektir. İnşallah Türkiye bu yolda kararlı adımlarla devam etmektedir." diye konuştu.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, idareciler olarak amaçlarının vatandaşların hayatını kolaylaştırmak, yaşam kalitesini artırmak, insanı yüceltmek olması gerektiğini kaydetti.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |